
Uzak bir ormanın kalbinde, yemyeşil ağaçların arasında gizli bir okul vardı: Hayvan Okulu. Bu okulda hem ormanda yaşayan hayvanlar hem de ormana ziyarete gelen kuşlar, böcekler ve küçük memeliler, doğanın sırlarını öğrenmek için bir araya gelirdi. Okulun müdürü, bilge baykuş Profesör Bilgeboz’dur. Büyük gözleriyle etrafı seyreder, her canlıya sevgiyle yaklaşırdı. İlk ders gününde, ormandaki tüm öğrenciler heyecanla toplanmıştı. Minik sincap Sincik, cesur tavşan Pıtırcık, meraklı kaplumbağa Kaplumbağo, neşeli kirpi Kıpır, renkli kanatlı kelebek Lila ve daha niceleri, sıralarında yerini almıştı.

Profesör Bilgeboz, sabah güneşiyle birlikte okulun avlusunda “Hoş geldiniz sevgili öğrenciler!” diye seslendi. “Bugün doğanın dilini, arkadaşlığın gücünü ve sorumluluğun önemini öğreneceğiz.” Sincik heyecanla kuyruk salladı Pıtırcık dört nala zıpladı. Ders, ormanın bitki çeşitlerini tanımayla başladı. Profesör, “Bu yaprak, meşe yaprağı. Kışın dalları korur,” dedi. Kaplumbağo, ağır adımlarla yaklaşıp yaprağı inceledi “Bu yaprak ne zaman düşer?” diye sordu. Profesör, “Sonbaharda, ağaçlar dinlenmeye hazırlanırken,” diye yanıtladı.

Ardından, ağaç gövdesine çizilmiş haritaya baktılar. Ormanın farklı bölgeleri, nehirler, çiçek tarlaları, büyük kayalar işaretliydi. “Yarınki keşif gezisinde buradan başlayacağız,” dedi Bilgeboz. Öğrenciler coşkuyla “Tamam!” diye bağırdı. Dersin sonunda, her öğrenciye küçük bir defter ve kalem verildi doğada gördüklerini çizmeleri ve not almaları istendi.
Ertesi gün, grup ikiye ayrıldı. Profesör Bilgeboz, Sincik, Lila ve Kıpır’ı bir gruba Pıtırcık, Kaplumbağo ve diğerlerini diğer gruba liderlik etmek için görevlendirdi. Sincik ve arkadaşları, çiçek tarlasına yöneldi. Renk renk çiçeklerin arasında dolaşırken Lila, “Bu çiçeğin adı papatya, beyaz yapraklarıyla neşemizi artırır,” dedi. Kıpır ise çiçeklerin dibindeki karıncaları izleyerek, “Karıncalar birlikte çalışarak yiyecek taşır, tıpkı bizim notlarımızı defterimize kaydetmemiz gibi,” diye ekledi. Sincik, defterine hızlıca “Karıncalar paylaşır ve birlikte çalışır” yazdı.

Diğer grup nehir kenarına ulaştı. Pıtırcık suya bakarak “Balıklar burada yaşıyor,” dedi. Kaplumbağo, “Suyun içinde nefes almıyorlar, solungaçları var,” diye açıkladı. Diğer öğrenciler merakla balıkları izlerken, suyun temizliğini kontrol ettiler. Profesör Bilgeboz, “Doğayı korumak için suyu kirletmemeliyiz,” diyerek sorumluluğun önemini vurguladı.

Keşif gezisinin sonunda, tüm öğrenciler avluya geri döndü. Her grup, defterlerindeki notları ve çizimleri paylaştı. Sincik, papatyayı çizdi Pıtırcık, balığı Kaplumbağo, suyun içindeki yosunları Kıpır, karıncaları Lila ise çiçekleri çizdi. Profesör, “Harika iş çıkardınız,” dedi. “Şimdi öğrendiklerinizi birbirinize öğretin.” Böylece öğrenciler küçük sunumlar yaparak öğrendiklerini pekiştirdiler.

Öğleden sonra dersinde, Profesör Bilgeboz onlara doğada kaybolma durumunda ne yapacaklarını öğretti. “Önce sakin olun,” dedi. “Küçük hayvanlar iz bırakmalı, büyük hayvanlar ses çıkarmalı. Hep birlikte yardım isteyin.” Ardından herkes birer ikişer eşleşti. Sincik ve Kaplumbağo, Lila ve Kıpır, Pıtırcık ve diğerleri olarak gruplar kuruldu. Birkaç küçük oyunla kaybolma tatbikatı yaptılar Kıpır iz bırakmak için minik taşlar dizdi, Kaplumbağo ağır adımlarla ses çıkarıp yardım çağırdı. Herkes güldü ve öğrendi.

Günün son dersinde, doğadaki arkadaşlık ve paylaşma üzerine konuşuldu. Profesör Bilgeboz, “Her canlı, ormanın dengesi için önemlidir. Birbirimize yardım etmek, birlikte yaşamak demektir,” dedi. Öğrenciler, birbirlerine bakıp gülümsediler. Kıpır, “Ben dikenlerimle savunma yaparım ama yardım etmek için de buradayım,” dedi. Lila, “Ben çiçeklerden nektar toplar, arıları beslerim,” diye ekledi. Böylece herkes, kendi güçlü yönünü paylaştı.

Okul çanı akşamüstü çaldığında, öğrenciler evlerine dönmeye hazırdı. Her biri defterini sırtına taktı, sevinçle veda etti. Sincik, “Yarın yeni maceralara hazır mısınız?” diye sordu. Hep bir ağızdan “Hazırız!” dediler. Profesör Bilgeboz, “Unutmayın, öğrendiklerinizi evde de paylaşın,” diyerek onları uğurladı.
Ertesi sabah, Sincik ailesine ormandaki keşif gezisini anlattı Lila çiçeklerle dans etti, Kıpır minik karıncaları gösterdi. Pıtırcık annesine balıkların ne kadar ilginç olduğunu söyledi Kaplumbağo babasına suyun temizliğinin önemini anlattı. Herkes öğrendiklerini paylaştıkça hem aileleri hem de kendileri mutlu oldu.

Günler geçti, Hayvan Okulu’nda dersler devam etti. Öğrenciler ormanın sırlarını keşfederken, arkadaşlığın, paylaşmanın ve sorumluluğun ne demek olduğunu öğrendiler. Her yeni bilgi, defterlerinde bir yıldız gibi parladı. En sonunda okulun büyük mezuniyet töreni geldi. Profesör Bilgeboz, mezuniyet kepini Sincik’in başına taktı ve “Ormanın koruyucusu sensin,” dedi. Tüm hayvanlar alkışladı, konfetiler patladı. Mezunlar, defterlerini göğüslerine bastırıp mutlulukla ormanın dört bir yanına dağıldı.

Ve böylece Hayvan Okulu’nun minik öğrencileri, öğrendikleri değerlerle dolu yürekleriyle ormanda yeni bir günün ışığını karşıladı. Dostluk, merak ve sorumlulukla dolu bu macera, her canlının kalbinde sonsuza dek parladı. Mutlu son, ormanın her köşesinde yankılandı: Bilgi paylaştıkça çoğalır, doğa korundukça güzelleşir, arkadaşlıkla büyür.
Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!