
Bir varmış bir yokmuş, yemyeşil çam ağaçlarıyla kaplı, rengârenk çiçeklerin açtığı Çiçekli Orman diye bir yer varmış. Bu ormanda yaşayan tüm hayvanlar, doğanın güzellikleriyle çevrili, huzurlu bir hayat sürermiş. Kuşlar sabahın ilk ışıklarıyla cıvıldar, kelebekler çiçekten çiçeğe uçar, sincaplar kozalak toplar, tavşanlar hoplaya zıplaya gezinirmiş. Ormanın en meraklı, en neşeli sakinlerinden biri de Minik Tavşan Lila’ymış. Lila’nın kürkü bembeyaz, gözleri zümrüt yeşiliymiş. Her gün ormanda yeni şeyler keşfetmek, arkadaşlarıyla oyunlar oynamak en büyük mutluluğuymuş.

Bir sabah Lila, arkadaşı Sincap Misket’le birlikte ormanın derinliklerine doğru oyun oynamaya çıkmış. Toprak patikada hoplarken, birden ayaklarının altında bir plastik şişe hissedince duraklamış. Misket de durup bakmış: Ormanın ortasında, çiçeklerin arasında, kirli plastikler, kağıt parçaları ve poşetler varmış. “Bu ne böyle?” diye sormuş Lila. Misket omuz silkmüş: “Bilmiyorum, Lila. Bu çöpler ormana nasıl geldi acaba?” Lila’nın kalbi sıkışmış, çünkü Çiçekli Orman’ın tertemiz, çiçek kokan havasına yabancıydı bu görüntü. “Ormanımızı kirletmek neden kimsenin aklına gelmiş?” diye düşünmüş.

O sırada gökyüzünden süzülen bilge Baykuş Bilge konmuş dalların arasına. Lila ve Misket’e bakarak mırıldanmış: “Merhaba çocuklar, ne arıyorsunuz burada?” Lila, “Baykuş Bilge, ormanda çöpler var, kim yaptı bilmiyoruz,” demiş. Bilge Baykuş kanatlarını hafifçe çırpıp, “Ne yazık ki insanlar bazen çöplerini doğaya atıyor. Biz hayvanlar temiz havayı severiz, pırıl pırıl suları, çiçek kokusunu,” demiş. Lila ve Misket göz göze gelmiş, “Biz de temiz bir orman istiyoruz,” demişler. Bilge Baykuş, “O zaman birlikte ormanı temizleyelim ve herkese geri dönüşümün önemini anlatalım,” diye öğüt vermiş.

Ertesi gün Lila, Misket ve Bilge Baykuş, ormanda bir temizlik seferi düzenlemişler. Önce plastik şişeleri, kağıtları, teneke kutuları toplayıp büyük bir çuvala koymuşlar. Ardından çiçeklerin arasındaki poşetleri ve naylonları toplamışlar. Diğer hayvanlar, sincaplar, kirpiler, kaplumbağalar, tavşanlar da onlara katılmış. Herkes eline eldiven takmış, ormanı yeniden pırıl pırıl yapmak için çalışmış. Çuval dolunca Lila, “Çöplerimizi geri dönüşüm kutusuna götürelim!” demiş. Misket, “Geri dönüşüm nedir?” diye sormuş. Lila gülümseyerek, “Geri dönüşüm, çöplerimizi yeni ürünlere dönüştürmek demek. Plastik şişe, tekrar plastik bir şey olabilir kâğıt, yeniden kâğıda dönüşür,” diye anlatmış.

Bilge Baykuş, “Evet, doğa bize sadece bir kez verilmedi, korursak gelecek kuşaklar da faydalanır,” demiş. Böylece hayvanlar, ormanın girişine kendi yaptıkları büyük geri dönüşüm kutusunu yerleştirmişler. Üzerine renkli boyalarla “Plastik”, “Kâğıt”, “Metal” yazmışlar. Her gün ormanda gezen hayvanlar, çöp gördüklerinde geri dönüşüm kutusuna atmayı alışkanlık haline getirmişler. Orman, eski haline dönmüş çiçekler yeniden açmış, kuşlar neşeyle ötüşmüş.

Bir süre sonra ormanda kutlama günü düzenlemişler. Bu, “Temiz Orman Bayramı” imiş. Lila, ormanın ortasındaki büyük meşe ağacının altında toplanan herkese seslenmiş: “Sevgili dostlar, birlikte çalışarak ormanımızı temizledik ve geri dönüşüm kutularımızı yerleştirdik. Artık çöplerimizi doğaya değil, kutulara atıyoruz. Böylece hayvan dostlarımız da su içtiğinde kirli su içmeyecek, toprak çiçek açmaya devam edecek!” Hayvanlar hep bir ağızdan “Yaşasın temiz orman!” diye bağırmışlar. Kuşlar, rengârenk tüyleriyle dans eder gibi gökyüzünde süzülmüş, kelebekler çiçekten çiçeğe konarak onlara eşlik etmiş.

O akşam Lila ve arkadaşları, bayram ateşinin etrafında toplandıklarında, Bilge Baykuş bir kez daha söz almış: “Çocuklar, unutmayın: Doğa bizim evimiz. Evimizi temiz tutmak, ona saygı göstermek hepimizin görevi. Geri dönüşüm, çöplerimizi doğru yere atmak, enerji ve su tasarrufu yapmak, gereksiz tüketimden kaçınmak… İşte çevre bilinci!” Lila, “Evet Baykuş Bilge, ben her gün geri dönüşüm kutusuna çöplerimi atacağım,” demiş. Misket de, “Ben de arkadaşlarıma anlatacağım,” diye söz vermiş.

Ertesi sabah, Lila uyandığında penceresinden ormana bakmış. Güneş ışıkları ağaç yapraklarının arasından süzülürken, orman yine pırıl pırıl parıldıyormuş. Lila’nın kalbinde kocaman bir mutluluk varmış. “Çevremizi korumak, doğayı temiz tutmak ne kadar güzel!” diye düşünmüş. Hemen eline küçük bir sepet almış, bahçedeki çiçeklerin etrafını dolaşırken yerde bir kaç yaprak ve toz bulmuş. Lila, sepetine atmış, ormanın girişindeki geri dönüşüm kutusuna götürmüş. Sonra koşarak diğer hayvan arkadaşlarını bulmuş, “Hadi bugün de birlikte temizleyelim!” demiş.

Ve böylece, Lila’nın başlattığı çevre bilinci hareketi tüm ormana yayılmış. Her hayvan, geri dönüşüm kutularını kullanmış, çöplerini doğru şekilde atmış, temiz su kaynakları korumuş. Ormanın neşesi hiç azalmamış kuş cıvıltıları daha da coşkulu, çiçek kokuları daha da yoğun olmuş. Küçük tavşan Lila, “İyi ki ormanı temizledik, iyi ki geri dönüşüm öğrendik,” diyerek arkadaşlarına sarılmış. Ormanın tüm canlıları, birlikte yaşamanın ve doğayı korumanın ne kadar değerli olduğunu anlamışlar.

Böylece Çiçekli Orman’da, çevre bilinci, paylaşma ve sorumluluk dersleri hiç unutulmamış. Her gece Lila’nın annesi ona masal anlatırken, “Doğa bizim en değerli hazinemiz, onu korumak bizim görevimizdir,” dermiş. Lila da minik yastığına başını koyarken, “Her gün bir iyilik, her gün bir temizlik,” diye mırıldanır, tatlı rüyalara dalarmış. Ve ormanın temizliği, dostluğu ve sevgisi sonsuza dek sürermiş. Mutlu son.
Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!