
Bir varmış bir yokmuş, yeşilin binbir tonuna bürünen, rengarenk çiçeklerle bezeli, kuş cıvıltılarının duyulduğu, masal diyarı Neşe Ormanı’nda minik bir tavşan yaşarmış. Adı Pamuk olan bu sevimli tavşan, yumuşacık beyaz tüyleri ve meraklı gözleriyle ormanın her köşesine neşe saçarmış. Pamuk’un en büyük hayali, etrafındaki tüm canlıların birbirine yardım ettiği, paylaşmanın ve anlayışın hüküm sürdüğü bir dünya yaratmakmış. Küçük tavşan, hep “İyilik yap, iyilik bul” düşüncesiyle hareket eder, yardıma muhtaç olanlara koşar, güler yüzüyle herkesi mutlu edermiş.
Bir bahar sabahı, güneş tatlı tatlı gülümserken, Pamuk ormanda gezinirken yaşlı bir kaplumbağa olan Dede Kaptan’ı yol kenarında bulmuş. Dede Kaptan, ağır ağır ilerlerken, üzerinde taşıdığı yaşlı bir haritayı düşürmüş ve endişeyle etrafa bakınmaktaymış. Pamuk hemen yanına koşarak “Dede, size yardım edebilirim!” demiş. Kaplumbağa Dede Kaptan, “Ah evlat, ben bu eski haritayla ormanın en uzak köşesine giden sihirli çeşmenin yerini arıyordum. Söylentilere göre, bu çeşme, kalplerin en derinindeki iyiliği ortaya çıkaran, mucizeler yaratan bir suya sahipmiş” diye anlatırken, Pamuk da hemen haritayı almış, Dede’ye yardım etmeye karar vermiş. Böylece küçük tavşan ile yaşlı kaplumbağa, birlikte, iyiliğin ve arkadaşlığın rehberliğinde, sihirli çeşmeyi bulmak için yola çıkmışlar.

Yolculukları boyunca Pamuk, Dede Kaptan’ı sakinleştirmiş, yolda oluşabilecek tehlikelerde birbirlerine destek olmaları için sözleşmişler. İlk adımda, ormanın derinliklerinde yaşayan sevimli kirpi Fındık ile karşılaşmışlar. Fındık, dikenleriyle biraz üşenmiş, çünkü bazı arkadaşları tarafından yanlış anlaşılmış ve tembihlenmişti. Pamuk, “Fındık, senin güzel kalbin var. Birbirimizi anlamak, hepimizin iyiliği için önemli” diyerek onu cesaretlendirmiş. Fındık da Pamuk’un bu içten sözlerini dinleyip, birlikte yollarına devam etmişler. Böylece, iyiliğin ve anlayışın gücüyle, yeni bir arkadaşları daha katılmış maceraya.

Tam o sırada, ormanın derinliklerinden hafif bir hüzün duyan ince belli bir kelebek olan Melodi ortaya çıkmış. Melodi, parlak kanatlarıyla hafifçe uçarken gözleri dolu doluymuş. Nedenini sorduğumuzda, “Ben küçükken dans etmeyi çok severdim ama artık kimse beni fark etmiyor. Kalbimdeki neşeyi kaybettim” demiş. Pamuk, onun elini veya kanadını nazikçe tutarak, “Melodi, sen güzellik yayarsın. Senin renklerin ve zarafetin, ormanı daha da aydınlatır. Gel, birlikte ilerleyelim, iyiliğin ışığını ormanın dört bir yanına yayalım” diyerek onu da yanlarına katmış. Böylece, minik kahramanlarımızın hikayesi dostluk, anlayış ve sevgiyle daha da büyüyormuş.

Yol boyunca, karanlık çalılıkların arasından geçerken, ağaçların fısıldadığı eski masalları dinlemiş, her köşede yeni bir sır keşfetmişler. Pamuk, her adımda etrafındaki doğanın güzelliğini takdir ediyor, “Doğa bizim en büyük öğretmenimizdir onun sunduğu her çiçek, her kuş sesi, her yaprak bize sevgi ve saygıyı anlatır” der, arkadaşlarına ilham verirmiş. Bu sırada, yolculukları sırasında bir nehrin kenarında mahsur kalmış bir sincapla karşılaşmışlar. Sincap, akıntıya kapılmış küçük yaprakları kurtarmaya çalışırken, “Yardım edin lütfen, evime geri gitmem gerekiyor!” diye bağırıyormuş. Pamuk hemen seve seve devreye girmiş Dede Kaptan’ın bilgeliği, Fındık’ın sabrı, Melodi’nin neşesi ve Pamuk’un enerjisiyle sincap, nehrin kenarına güvenli bir şekilde alınmış. Sincap, “Siz gerçek dostlarsınız. Size minnettarım” diyerek, el sallayıp uzaklara gitmiş.

Yolculuklarının sonunda, ufukta parıldayan ışıltılı bir çeşme görülmeye başlanmış. Sihirli çeşmenin bulunduğu o alan, masalsı bir bahçe gibiymiş çiçekler rengarenk açmış, kuş cıvıltıları melodik bir orkestra gibi çalıp sanki kendisine huzur dağıyormuş. Pamuk ve arkadaşları, çeşmeye yaklaştıklarında, suyun üzerinde dans eden minik ışık noktaları gördükleri gibi, kalplerinde de bir umut ışığı belirmiş. Dede Kaptan, “Bu çeşme, iyiliğin ve sevginin simgesi olmalı. Birbirimize karşı gösterdiğimiz anlayış, vb. tüm iyilikler, bu suyun tazeliği gibi hayatımıza neşe katar” demiş. Herkes, birbirine bakarak gülümsemiş ve çeşmeden birkaç damla su alıp ormanın farklı yerlerine serpmeye karar vermiş.

O günden sonra, Neşe Ormanı’nda artık her canlı birbirine yardım eden, paylaşmanın, sabrın ve sevginin önemini bilen bir hayat sürmeye başlamış. Pamuk, Dede Kaptan, Fındık, Melodi ve sincap gibi pek çok arkadaş, iyiliğin büyüsünü yaşamış ve bu güzel hikaye nesilden nesile anlatılmış. Her yeni doğan güneş, ormanın kalbinde atılan iyilik dolu adımları hatırlatır, “İyilik en büyük sihirdir” diye fısıldarmış rüzgar.

Bir gün, küçük bir kurbağa olan Zıpzıp, ormanda kaybolmuş halde bulunmuş. Zıpzıp’ın sesi titrek ve üşümüş, ama yardım çağrıları duyulunca, tüm orman sakinleri el ele vererek onu bulmuşlar. Pamuk önderliğinde, herkes, Zıpzıp’a sıcak bir yuva, lezzetli yiyecekler ve birlikte oyunlar sunmuş. Bu dostluk ve paylaşım, iyiliğin ne kadar güçlü ve bulaşıcı olduğunu bir kez daha kanıtlamış. Zıpzıp’ın yüzündeki minik gülümseme, ormanın en parlak yıldızı gibi tüm kalpleri ısıtmış.

Sonunda, Pamuk ve arkadaşları, sihirli çeşmenin suyuyla dolu kadehlerini kaldırıp, “İyilik, paylaşım ve dostlukla hayat daha güzel” diye haykırmışlar. Neşe Ormanı’nın tüm sakinleri, bu anı ölümsüzleştirmiş, çünkü onlar bilirmiş ki iyilik yapmanın karşılığı sadece sevinç değil, aynı zamanda kalplerinde büyüyen, geleceğe umutla bakacakları anılarmış.

İşte o günden beri, Neşe Ormanı ve çevresindeki tüm diyar, iyilik tohumları eken küçük kahramanların sayesinde daha aydınlık, daha sevecen ve daha umut dolu olmuş. Ve onlar da, her gece masal anlatırken, “İyilik yap, iyilik bul” sözünü hatırlatıp, sevginin ve dostluğun gücüne dair hikayeler anlatarak, tüm dünyaya ilham vermişler. Küçük Pamuk’un kalbindeki sevgi, yüzyıllar boyunca dilden dile, kuşaktan kuşağa aktarılarak, masallarda herkese umut veren, güzellikleri çoğaltan bir efsane haline gelmiş.

Böylece, Neşe Ormanı’nda yaşayan tüm canlılar, iyiliğin ve dostluğun en gerçek örnekleri olarak, hayatın her anında birbirlerine destek olmaya devam etmişler. Ve bu güzel hikaye, dinleyen her çocuğun yüreğine sevgi, merhamet ve paylaşmanın önemini nakşederek, mutlu sonsuza dek yaşamışlar.
Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!