
Bir varmış, bir yokmuş; yemyeşil ormanların, berrak nehirlerin, renk cümbüşü oluşturan çiçek bahçelerinin ve kuş seslerinin neşeyle yankılandığı, hayvanların ve insanların bir arada mutlu yaşadığı uzak diyarların birinde, yardımsever bir peri yaşarmış. Bu perinin adı İyilik Perisi’ymiş. İyilik Perisi, nazik kalbi, sıcak gülümsemesi ve etrafındaki herkese yardım etmeye hazır oluşuyla tanınırmış. O, sadece sihirli güçleriyle değil, aynı zamanda bilgeliği, sabrı ve paylaşımcılığıyla da diyarın en değerli varlıklarından biriymiş.

İyilik Perisi, ormanın derinliklerine, rüzgârın ağaçlardan hafifçe süzüldüğü, nehir sularının berrak bir şekilde aktığı, çiçeklerin rengarenk açtığı bir yerde yaşıyormuş. Her sabah, günün ilk ışıklarıyla uyanır, etrafındaki güzellikleri hayranlıkla izler, kuşların şarkılarını dinler ve “Her gün yeni bir mucize” diye içinden fısıldarmış. Peri, kalbindeki iyiliği ve bilgeliği paylaşmayı, yaşlılardan ve doğadan öğreneceği derslerle daha da büyütmeyi çok severmiş.

Bir gün, İyilik Perisi, ormanda gezinirken, gözlerinin önüne çıkan büyük bir sorun fark etmiş. Ormanın en canlı ve neşeli nehirlerinden biri, sanki bir yerlerde tıkanmış gibi akışını yavaşlatmış, kıyısındaki bitkiler solmaya başlamış. Peri, “Su, tüm canlıların hayat kaynağıdır. Eğer su akmazsa, ormanımızda yaşayan hayvanlar ve bitkiler zarar görecek,” diye düşünmüş. Bu durum, perinin içindeki merakı ve sorumluluk duygusunu daha da artırmış. Yardımsever İyilik Perisi, hemen bu sorunu çözmek için harekete geçmeye karar vermiş.

Önce, İyilik Perisi, bilge yaşlı kaplumbağa Zaman Amca’nın yanına gitmiş. Zaman Amca, yavaş adımlarla ormanın derinliklerine doğru ilerleyen, yüzünde yılların bilgeliğini taşıyan bir kaplumbağaymış. Peri, "Sevgili Zaman Amca, nehrin suyu neden eskisi gibi akmıyor? Doğa neden bu kadar sessiz?" diye sormuş. Zaman Amca, derin bir sesle, "Doğa bazen küçük engeller biriktirir. Bu engeller, suyun akışını durdurur. Ancak eğer hep birlikte çalışırsak, doğa yeniden canlanır. Sabır ve yardımlaşma her zaman en büyük güçtür," demiş. İyilik Perisi, bu sözleri kalbine kazıdı ve ormandaki diğer dostlarına ulaşmak için yola çıktı.

Peri, ormanın hemen yakınındaki minik hayvanlara seslenmiş; kuşlar, tavşanlar, sincaplar ve diğer sevimli canlılar, İyilik Perisi’nin çağrısına sevinçle yanıt vermiş. Bir süre sonra, neşeli tavşan Pofuduk ve çevik sincap Cıvıl da İyilik Perisi’nin yanına gelmiş. Pofuduk, "Perimiz, biz de sana yardım etmek için buradayız! Birlikte çalışırsak, suyun akışını tekrar sağlayabiliriz," demiş. Cıvıl, "Hepimiz farklı olabiliriz ama dostluğumuz bizi güçlü kılar," diyerek eklemiş. Böylece, İyilik Perisi ve hayvan dostları, birlikte nehrin kenarına doğru ilerlemişler.

Nehir kıyısına vardıklarında, perinin gözleri önündeki manzaraya hayran kalmış. Küçük taşlar, kırık dallar ve birikmiş yapraklar, nehrin doğal akışını engelliyormuş. İyilik Perisi, "Bakın, suyun yolunu kesen bu engelleri kaldırırsak, nehir yeniden canlanacaktır," demiş. Tavşan Pofuduk çevik adımlarıyla yerdeki küçük taşları ve yaprakları toplamaya başlamış, sincap Cıvıl ise ağaç dallarını özenle yerlerinden kaldırmış. İyilik Perisi, küçük kanatlarını nazikçe çırparak etraftaki her detayı gösterip, dostlarına rehberlik etmiş. Hep birlikte, uzun bir gün boyunca, nehrin önündeki engelleri kaldırmışlar; sonunda, berrak sular yeniden akmaya başlamış, suyun şırıltısı ormanı yeniden hayat dolu kılmış.

Bu büyük başarı, ormandaki tüm hayvanların kalplerinde derin bir mutluluk uyandırmış. Herkes, "Birlikte çalışırsak her zorluğu aşarız," diyerek birbirine destek olmuş. İyilik Perisi, "Doğayı korumak için birlikte hareket etmek en önemli derslerden biridir; bilgi, sabır ve sevgiyle her engel aşılabilir," demiş. Bu sözler, ormandaki hayvanlar ve oradan gelen çocuklar tarafından büyük bir sevinçle benimsenmiş.

Köyde yaşayan çocuklar da, ormanda yaşanan bu güzel olayı duyunca çok sevinmiş. Onlar, evlerinin bahçelerini temizleyip, ağaçlara su vermeye başlamış, çevrelerine daha dikkat ederek doğayı korumayı öğrenmişler. Her akşam, pencerelerinden dışarı bakıp yıldızları izleyen çocuklar, "Doğa bize her gün yeni bir mucize sunar; birlikte çalışırsak her engeli aşarız," diyerek uykuya dalmışlar. Böylece, minik kalplerin içinde doğa sevgisi, merak ve paylaşmanın değeri yeşermiş.

Zaman geçtikçe, İyilik Perisi'nin ve ormanda yaşayan dostlarının hikayesi, krallıkta nesilden nesile aktarılan bir efsaneye dönüşmüş. Her çocuk, bu masaldan ilham alarak, doğayı gözlemlemeyi, öğrenmeyi ve öğrendiklerini paylaşmayı öğrenmiş. İyilik Perisi, tüm dostlarına, "Gerçek mutluluk, bilgiyi, sevgiyi ve yardımlaşmayı paylaşmaktan geçer," demiş; bu söz, krallığın her köşesine yayılmış.

Her sabah, sarayın pencerelerinden içeri süzülen güneş ışıkları, çocukların kalplerinde yeni umutlar uyandırmış; her akşam, yıldızlarla dolu gökyüzü altında, minik yürekler, İyilik Perisi’nin ve doğanın sunduğu mucizeleri düşünerek uykuya dalmış. Doğa, her gün yeniden canlanmış, çiçekler açmış, ağaçlar rüzgârla dans etmiş; ve krallık, öğrenmenin, sevginin ve paylaşmanın gücüyle daha da aydınlanmış.
Ve böylece, "Peri Masalı - İyilik Perisi" adlı bu güzel öykü, doğayı, bilgiyi ve dostluğu paylaşmanın ne kadar değerli olduğunu herkese öğreterek mutlu sonla bitmiş. Her çocuk, İyilik Perisi’nin macerasını dinlerken, birlikte çalışmanın, doğayı korumanın ve küçük iyiliklerin bile büyük mutluluklar getirebileceğini öğrenmiş. Masal sona erdiğinde, krallığın her köşesinde, ormanın her dalında ve her yıldızlı gecede, İyilik Perisi'nin hikayesi ve öğretileri kalplerde yaşamaya devam etmiş.
Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!