
Derin, yemyeşil bir ormanda, ağaç dallarının arasında minik bir tırtıl yaşardı. Bu tırtıl, diğer tırtıllar gibi küçüktü ama bir farkı vardı: Her zaman çok açtı! Ne kadar yerse yesin, karnı bir türlü doymuyordu. Ormandaki yaprakları kemirir, en taze filizleri seçer ama yine de açlığını dindiremezdi.

Bir sabah, tırtıl ormanın içindeki büyük bir ağacın dalında uyanırken, karnı guruldamaya başladı. “Bugün karnımı iyice doyurmalıyım!” diye düşündü. Hemen en lezzetli yaprakları aramaya koyuldu. Yeşil, taze, su dolu yaprakları bulup büyük bir iştahla yemeye başladı.
Yemek yerken, yanına ormanda yaşayan sevimli bir sincap geldi. “Merhaba, küçük tırtıl! Her zaman olduğu gibi yine yemek mi yiyorsun?” diye sordu.

Tırtıl başını sallayarak, “Evet, karnım hiç doymaz gibi! Sence neden böyle oluyor?” diye merakla sordu.
Sincap gülerek, “Belki de büyük bir değişim geçiriyorsundur. Ama ne olacağını görmek için sabırlı olmalısın.” dedi.

Tırtıl, sincapın söylediklerini anlamasa da yemeye devam etti. Günler geçti, tırtıl her gün daha fazla yaprak yedi ve yavaş yavaş büyümeye başladı. Artık sadece küçük bir tırtıl değil, kocaman tombul bir tırtıl olmuştu. Ama bir gün, kendini çok yorgun hissetti. Ne kadar yemek yese de artık hareket etmek istemiyordu.
Ormanda yaşayan bilge kaplumbağa, tırtılın halini görünce yanına geldi. “Zamanın geldi, küçük dostum,” dedi.

Tırtıl şaşkın bir şekilde kaplumbağaya baktı. “Ne zamanı?” diye sordu.
Kaplumbağa gülümseyerek, “Biraz bekleyip göreceksin. Ama önce kendine güvenli bir yer bul ve sabırlı ol.” dedi.

Tırtıl, ormanda güzel ve güvenli bir dal aradı. Sonunda en sağlam ve korunaklı dalı buldu ve oraya tutundu. Günler geçtikçe, tırtıl kendini bir koza örmeye başladı. Başlangıçta tuhaf bir his olsa da içgüdüleri ona doğru olanı yaptığını söylüyordu. Kozanın içinde huzurlu ve sıcaktı. Günlerce, haftalarca o kozada kaldı.
Ormandaki diğer hayvanlar merakla onun ne zaman çıkacağını konuşuyorlardı. Sincap her gün yanına gelip, “Acaba tırtıl neye dönüşecek?” diye düşünüyordu.

Ve sonunda, büyük an geldi. Kozanın içinden bir kıpırtı duyuldu. Önce küçük bir delik açıldı, sonra yavaşça büyümeye başladı. Kozadan çıkan şey, artık bir tırtıl değildi! Muhteşem, renkli kanatları olan bir kelebek ormanda ilk kez ışığı gördü.
Tırtıl, yani artık kelebek, önce şaşkın bir şekilde kanatlarını açtı. O kadar güzeldi ki herkes hayranlıkla onu izliyordu. Hafif bir rüzgar esti ve kelebek ilk kez havalanmaya başladı.

Sincap heyecanla zıpladı. “Tırtıl, artık sen bir kelebeksin!” diye bağırdı.
Kelebek, “Gerçekten inanılmaz bir his! Artık aç değilim, uçabiliyorum!” diye mutlu bir şekilde havada dans etti.

O günden sonra kelebek, çiçekten çiçeğe konarak tatlı nektar içti, rüzgarla dans etti ve ormanda yeni maceralar keşfetti. Tüm hayvanlar onun dönüşümüne hayran kalmıştı.
Kaplumbağa gülümseyerek, “Bazen büyük değişimler için sabırlı olmak gerekir.” dedi.

Kelebek, artık ne kadar aç hissetse de, zamanın her şeyi değiştirebileceğini öğrenmişti. Küçük bir tırtılken anlamadığı şeyleri, şimdi büyük bir kelebek olarak anlıyordu.
Ve böylece kelebek, ormanda mutlu bir şekilde yaşamaya devam etti. Ormandaki tüm canlılar onun değişimini hayranlıkla izledi ve bu mucizevi dönüşüm, her yeni tırtıla umut ve ilham verdi.
SON 🌿🦋
Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!