
Bir varmış, bir yokmuş, Uzak diyarların birinde, yemyeşil ormanlarla çevrili, sevimli bir köy varmış. Bu köyün adı Gülbahçe Köyü'ymüş. Gülbahçe Köyü, rengarenk çiçeklerle bezeli evleri, neşeli çocukları ve yardımsever insanlarıyla ünlüymüş. Köyün ortasında ise devasa bir bilge ağaç yükselirmiş. Bu ağaç, köyün en eski ve en kıymetli hazinesiymiş. Herkes, ağaçla konuşur, onun bilgelik dolu sözlerinden öğütler alırmış.
Bilge Ağaç, köy halkına her zaman iyiliğin ve paylaşmanın önemini anlatırmış. Onun dalları, gökyüzüne doğru uzanır, yaprakları ise her mevsim farklı renkler gösterirmiş. İlkbaharda yeşilin binbir tonu, yazın altın sarısı, sonbaharda kırmızı ve turuncunun sıcak renkleri, kışın ise buz gibi beyaz örtüsüyle göz alıcı bir manzara sunarmış.
Gülbahçe Köyü'nde, küçük bir kız çocuğu olan Elif yaşarmış. Elif, meraklı gözleri ve sevgi dolu kalbiyle herkesin sevgilisiymiş. En büyük hayali, bir gün Bilge Ağaç'ın gizemli hikayelerini dinlemekmiş. Her akşam, ağaç etrafında toplanan çocuklarla birlikte, Bilge Ağaç'ın anlattığı masalları sabırsızlıkla bekler, her kelimesini dikkatle dinlermiş.
Bir gün, Elif sabah uyanır uyanmaz annesine koşarak:

Anne, bugün Bilge Ağaç'ın özel bir şiir söyleyeceğini duydum! Çok çok merak ediyorum!
Annesi gülümseyerek Elif'e sarılır ve söyler:
Evet canım, Bilge Ağaç her zaman bize yeni şeyler anlatır. Ama unutma, onun gerçek bilgeliğine güvenmek için kalbini açık tutmalısın.
Elif, annesinin sözlerini aklında tutarak sabırsızlıkla sabah namazını kılar, sonra köy meydanına yürümeye başlar. Meydanda, Bilge Ağaç’ın etrafında toplanan köylüler ve çocuklar vardı. Herkes birbirinden güzel hikayeler paylaşırken, Bilge Ağaç’ın dalları hafif bir esintiyle oynaşıyor, onun yaprakları yumuşak bir hışırtı oluşturuyordu.

Bilge Ağaç, derin ve yumuşak bir sesle konuşmaya başladı:
Sevgili dostlarım, bugün size bir hikaye anlatmak istiyorum. Bu hikaye, iyiliğin ne kadar güçlü olduğunu ve kalpten gelen küçük bir yardımın bile nasıl büyük değişiklikler yaratabileceğini gösterecek.
Çocuklar merakla oturmuş, Elif de en ön sırada koltuğa oturmuştu. Bilge Ağaç devam etti:
Bir zamanlar, ormanın en uzak köşesinde, yalnız ve kederli bir tavşan yaşarmış. Adı Maviş olan bu tavşan, günlerdir yiyecek bulmakta zorlanıyormuş. Soğuk kış günlerinde, yiyecek bulamamak onu çok üzüyormuş.

Elif, Maviş’in hikayesine odaklanmış, kalbi onu dinlemekten başka bir şeye kapılaşmıştı.
Bir gün, Maviş ormanda gezerken, karşısına yaşlı bir kaplumbağa çıkmış. Kaplumbağa, Maviş’in yüzündeki hüznü fark etmiş ve ona şöyle demiş:
“Sevgili Maviş, zor zamanlar geçirdiğini görüyorum. İyilik ve paylaşma ruhuyla, birlikte bunu aşabiliriz.”
Kaplumbağa, Maviş'e ormanın gizli meyve bahçesine giden yolu göstermiş. Bu bahçe, sadece gerçek bir iyilik ruhuna sahip olanların bulabileceği bir yerdi. Maviş, kaplumbağaya minnetle teşekkür etmiş ve hemen yola koyulmuş.

Yolculuğu boyunca, Maviş birçok zorlukla karşılaşmış. Yollar daralıyor, fırtınalar şiddetleniyor ve karanlık geceler onu korkutuyormuş. Ancak Maviş, kaplumbağanın sözlerini aklında tutarak, cesaretini kaybetmemiş. Yol boyunca karşılaştığı hayvanlara yardım etmiş, bir sincabın düşen fındığını toplamış, bir kirpinin dikenlerine sarılan bir çiçeği kurtarmış.
Her yardımında, kalbi biraz daha ısınmış, yolculuk ona sadece yiyecek bulmakla kalmayıp, aynı zamanda iyiliğin kendisinin de ne kadar önemli olduğunu öğretmiş.
Günlerden bir gün, Maviş sonunda gizli meyve bahçesine ulaşmış. Bahçe, rengarenk meyvelerle doluymuş ve her meyve, tıpkı Bilge Ağaç’ın yaprakları gibi parıldıyormuş. Maviş, oraya ulaşabildiği için çok mutluydu. Meyvelerden birkaçını alıp köyüne dönerken, yol boyunca karşılaştığı hayvanlarla sevinçlerini paylaşmış.
Köyüne döndüğünde, Maviş’in hikayesi tüm köy halkına yayılmış. Herkes, iyiliğin ve paylaşmanın önemini bir kez daha anlamış. Bilge Ağaç, Maviş’in bu cesur ve iyi yürekli davranışını hayranlıkla dinlemiş ve şöyle demiş:

“İyilik, paylaştıkça çoğalan bir hazinedir. Her birinizin kalbinde taşıdığı bu değerler, Gülbahçe Köyü’nü daha da güzelleştiriyor.”
Elif, hikayeyi dinlerken kalbinin derinliklerinde bir sıcaklık hissetmiş. O andan itibaren, Elif de tıpkı Maviş gibi, etrafındaki herkese yardım etmeye, iyilik yapmaya karar vermiş. Köyde başkalarına yardım etmek, paylaşmak ve birlikte çalışmak için elinden geleni yapmış.
Bir gün, köyde büyük bir fırtına kopmuş. Rüzgar şiddetli esmiş, ağaçlar sarsılmış ve evlerin çatıları uçmuş. Köylüler korku içinde birbirlerine yardım etmeye çalışırken, Elif ve arkadaşları hemen harekete geçmişler. Battaniyeler, yiyecekler ve su taşıyarak ihtiyaç sahiplerine yardım etmişler. Herkesin yardımlaşması sayesinde, köy fırtınadan zarar görmeden çıkmış.
Fırtınadan sonra, Bilge Ağaç tekrar tüm köy halkını toplamış:

Bugün, gerçek dostluğun ve iyiliğin ne kadar güçlü olduğunu gördük. Her birinizin yaptığı yardımlar, köyümüzü korudu ve güçlendirdi. İyiliğin büyüsü, en zor zamanlarda bile bizi bir arada tutar.
Elif, Bilge Ağaç’ın sözlerini dinlerken, içindeki sevgi ve mutlulukla dolmuştu. Artık biliyordu ki, iyilik yapmak sadece başkalarına yardımcı olmak değil, aynı zamanda kendi kalbini de güzelleştirmek demekti.
Günler geçtikçe, Gülbahçe Köyü daha da neşeli ve huzurlu bir yer haline gelmişti. Herkes birbirine destek olur, sevinçlerini ve üzüntülerini paylaşır olmuştu. Elif de köyün en sevilen çocuklarından biri olmuş, iyilik ve yardımseverliğiyle herkesi etkilemişti.
Bir yaz sabahı, Bilge Ağaç, tüm köy halkını yeniden toplamış:

Sevgili dostlarım, sizin hikayeleriniz beni gururlandırıyor. Her biriniz, iyiliğin ne kadar değerli olduğunu gösterdiniz. Bu nedenle, size özel bir hediye vermek istiyorum.
Bilge Ağaç’ın dalları parlamaya başlamış ve oradan altın yapraklar düşmeye başlamış. Her köylü, bu yapraklardan bir tane almış ve evlerinin üzerine asmış. Bu altın yapraklar, köyde sevgi, mutluluk ve huzurun simgesi olmuş.
Elif, yaptığı iyiliklerin karşılığında aldığı altın yaprağına bakarken, kalbinde büyük bir sevinç hissetmiş:
Teşekkür ederim Bilge Ağaç, iyiliğin gücünü bana öğrettiğin için.

Bilge Ağaç, Elif’e nazikçe seslenmiş:
Unutma Elif, iyilik yapmak her zaman karşılığını alır. Senin kalbin hep sevgiyle dolu olduğu sürece, bu köy ve orman her zaman huzur içinde kalacaktır.
Elif, Bilge Ağaç’ın sözlerini yankılayan köy halkının arasında sevinçle dans etmiş. Herkes, birlik ve beraberliğin, sevgi ve iyiliğin gücünü yeniden yaşamıştı. Gülbahçe Köyü, Bilge Ağaç’ın sayesinde daha da güzelleşmiş, hikayesi kuşaktan kuşağa anlatılacak bir efsane haline gelmişti.

Yıllar geçse de, Gülbahçe Köyü’nün çocukları, Bilge Ağaç’ın öğretilerini unutmamış. Her biri, ayrıntılıca öğrendikleri iyilik ve paylaşma değerlerini yaşatmış. Elif de büyüdüğünde, kendi çocuklarına bu güzel hikayeyi anlatmış ve onların da iyiliğin önemini kavramalarını sağlamış.
Ve böylece, Gülbahçe Köyü’nde iyiliğin sarsılmaz temelleri atılmış, Bilge Ağaç’ın gölgesinde sevgi dolu bir yaşam sürülmüş. Herkes, iyiliğin gücünü bilen, paylaşmanın ve yardımlaşmanın ne kadar değerli olduğunu bilen mutlu bireyler olarak hayatlarına devam etmişler.
Masal burada bitmiş, Elif’in ve Gülbahçe Köyü’nün hikayesi, dilden dile, kuşaktan kuşağa anlatılarak, iyiliğin ve sevginin her zaman kazanacağını hatırlatmış.
Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!