Bir varmış bir yokmuş, yemyeşil ormanların, berrak derenin, rengarenk çiçeklerin ve kuş cıvıltılarının hüküm sürdüğü Hayvanlar Alemi’nde, her canlının kendine özgü özellikleriyle dikkat çektiği, dostluk ve yardımlaşmanın kalplerde taht kurduğu güzel bir gün varmış. Bu ormanda, diğer hayvanların aksine, pek çoklarının korktuğu akrep ve her zaman neşeyle zıplayan kurbağa, birbirleriyle uzun zamandır barış içinde yaşarlarmış. Fakat kimse onların arasında gerçek bir dostluk olduğunu düşünmemiş, çünkü akrep genelde tehlikeli ve güvenilmez olarak bilinirmiş. İşte bu önyargıyı kırmak üzere, ormanın sakinlerinden biri olan Akrep Arif ve Kurbağa Kerem’in hikayesi başlamış.
Akrep Arif, incecik siyah zırhı ve sivri kuyruğuyla göründüğü kadar korkutucu değildi. O, aslında çok zeki, düşünceli ve yardımsever bir akrepmiş. Ormanın derinliklerinde yaşayan Arif, her zaman diğer hayvanların dertlerine ortak olur, ihtiyaç duyulduğunda elinden gelen desteği sağlarmış. Diğer yandan, ormanın neşeli ve renkli göletlerinde yaşayan Kurbağa Kerem, yeşil derisi ve parlak gözleriyle, her daim enerjik ve pozitif bir ruh hali taşırmış. Kerem, su kenarındaki yaşamın keyfini çıkarır, arkadaşlarıyla oyunlar oynar, bazen de uzun zıplayışlarıyla ormanda neşe saçarmış.
Bir gün ormanda, ani bir kuraklık baş göstermiş. Dereler susuz kalmış, göletler kurumuş, ağaçların altında serin sular yerini sıcak, kurumuş topraklara bırakmış. Ormanda yaşayan hayvanlar, bu ani değişiklik karşısında endişelenmeye başlamış. Birçok hayvan, kışın yaklaşmasıyla birlikte yiyecek ve su eksikliği çekeceğini düşünerek telaşa kapılmış. İşte tam bu sırada, Akrep Arif ve Kurbağa Kerem, farklılıklarını bir kenara bırakarak birlikte hareket etmeye karar vermişler. Arif, “Bizler birbirimizden çok farklı olabiliriz, fakat birlikte çalışırsak her zorluğu aşarız,” demiş. Kerem de “Ben de su kaynaklarını bulup, kuruyan göletlere su taşıyarak yardımcı olacağım,” diye eklemiş.
İki dost, ormanın çeşitli köşelerine dağılmışlar. Akrep Arif, ince gözleriyle ormanın altındaki su yollarını araştırmış, nereden suyun daha verimli akabileceğini tespit etmiş. Kerem ise, göletlerin etrafında zıplayarak, kuruyan alanları kontrol etmiş ve diğer hayvanlara su taşıma konusunda yardımcı olmuş. Bir süre sonra, ormanda küçük bir toplantı düzenlenmiş. Tüm hayvanlar, büyük meşe ağacının altında toplanmış; tavşanlar, sincaplar, kuşlar, hatta yaşlı kaplumbağa Yavaş bile, bu acil durum karşısında bir araya gelmişler. Arif, “Dostlarım, bu kuraklık bizi zorlasa da, birlikte hareket edersek ormanımızı yeniden canlandırabiliriz. Her birimiz, sahip olduğumuz özelliklerimizle bu zorluğu aşmamıza yardımcı olabilir,” demiş. Kerem, “Ben, suyun bulunduğu yerleri tespit edeceğim ve ormandaki diğer hayvanlara ulaşmalarını sağlayacağım. Hepimiz birlikte hareket edersek, bu sorunu çözeceğiz,” diyerek söz almış.
Hayvanlar, Arif ve Kerem’in önderliğinde planlarını uygulamaya koyulmuşlar. Tavşanlar, çevik adımlarıyla ormanda küçük su kaynaklarını bulmuş; sincaplar, ağaç dallarının arasına gizlenmiş minik göletleri keşfetmiş; kuşlar, yükseklerden bakarak hangi alanların daha çok suya ihtiyaç duyduğunu gözlemlemiş. Yaşlı kaplumbağa Yavaş ise, toprak altındaki su yollarını takip ederek ormanın en nemli bölgelerini belirlemiş. Akrep Arif, sahip olduğu keskin zekasını kullanarak, tüm bu bilgileri bir araya getirmiş ve ormanın su dağıtım planını oluşturmuş. Kurbağa Kerem ise, kendi çevik zıplayışlarıyla, bulunan suyu diğer hayvanlara taşıma görevini üstlenmiş. Birlikte, hayvanlar suyu taşıyarak kurumuş göletleri sulamış, toprağı nemlendirmiş ve doğanın dengesini yeniden sağlamaya çalışmışlar.
Günler süren bu özverili çalışmanın ardından, ormanın her köşesinde yavaş yavaş bir canlılık yeniden belirmiş. Kuruyan göletlerde su akmaya başlamış, ağaçların altındaki toprak nem kazanmış, meşe palamutları ve çiçekler yeniden filizlenmiş. Ormanda yaşayan tüm hayvanlar, Arif ve Kerem’in liderliğinde, dayanışma ve birlikte çalışmanın gücünü yeniden keşfetmişler. Artık, her sabah ormanda uyanan hayvanlar, “Günaydın, dostlarım!” diyerek yeni bir güne umutla başlıyor, doğanın sunduğu güzelliklere şükrediyorlarmış.
Ormanda yaşanan bu güzel olay, zamanla tüm hayvanlar arasında anlatılan bir efsaneye dönüşmüş. Akrep Arif ve Kurbağa Kerem’in, farklılıklarını bir kenara bırakıp birlikte hareket etmelerinin ormanı nasıl kurtardığını duyan herkes, birlik ve beraberliğin önemini öğrenmiş. Her yeni gün, ormanda yaşayan hayvanlar, Arif ve Kerem’in örneğini takip ederek, birbirlerine yardım etmenin, güvenin ve dostluğun ne kadar değerli olduğunu hatırlamışlar.
Ormanda kuraklık sona ermiş, yeşillikler yeniden canlanmış ve su kaynakları eski canlılığına kavuşmuş. Tüm hayvanlar, bu mutlu sonu kutlamak için büyük bir festival düzenlemişler. Büyük meşe ağacının etrafı, rengarenk süslemelerle, taptaze çiçeklerle ve lezzetli yiyeceklerle donatılmış, herkes sevinçle bir araya gelerek dans etmiş, şarkılar söylemiş ve “Birlikte çalışırsak her engel aşılır” diye birbirlerine söz vermiş.
Masalın sonunda, Hayvanlar Alemi’nde Akrep Arif ile Kurbağa Kerem’in hikayesi, tüm canlılara ilham veren bir ders olarak kalmış. Küçük bir akrep ile cesur bir kurbağanın, farklılıklarına rağmen birlikte çalışıp doğayı kurtardıkları bu unutulmaz macera, çocuklara ve büyüklere; yardımlaşmanın, güvenin, dostluğun ve birlikte hareket etmenin en büyük güç olduğunu göstermiş.
Ve böylece, ormanda her sabah güneşin ilk ışıklarıyla uyanan hayvanlar, “Günaydın, dostlarım!” diyerek yeni maceralara umutla adım atarken, Akrep Arif ile Kurbağa Kerem’in dostluğu, Hayvanlar Alemi’nde mutlu, huzurlu ve sevgi dolu bir yaşamın sembolü olarak sonsuza dek yaşamaya devam etmiş. Mutlu sonla biten bu masal, her zaman birlikte çalışmanın, birbirine güvenmenin ve farklılıklarımızı kucaklamanın ne kadar değerli olduğunu anlatır; çünkü gerçek mutluluk, dostluk ve yardımlaşmanın bir araya geldiği yerde saklıdır.
Masalımızı okuduktan sonra çocuğunuzla birlikte aşağıdaki soruları
yanıtlayarak
Hem keyifli vakit geçirebilir hem de masalın öğretici
yönlerini keşfedebilirsiniz.
Ana karakterler Akrep Arif ve Kurbağa Kerem’dir.
Ormanda bir göletin kenarında karşılaştılar ve dost oldular.
Kuraklık nedeniyle su kaynakları azaldı ve hayvanlar susuz kaldı.
Bütün hayvanların birlikte çalışarak su kaynaklarını bulmasını önerdi.
Kurbağa Kerem, göletlerdeki suyu araştırarak hayvanlara yön gösterdi.
Tavşanlar, su kaynaklarını aradı; sincaplar, göletlerin temizlenmesine yardım etti; kuşlar, yüksekten bakarak su yollarını keşfetti.
Onlar farklı canlılar olmalarına rağmen birbirine güvendiler ve iş birliği yaptılar.
Hayvanlar birlikte çalışarak ormanı tekrar canlandırdı ve su kaynaklarını korudu.
Dostluk, yardımlaşma ve birlikte çalışmanın büyük zorlukları aşabileceğini öğretiyor.
Su kaynaklarını araştırır, diğer hayvanlarla iş birliği yaparak ormanı korumaya yardımcı olurdum.