Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, küçük bir kasabada Ali adında sevecen ve meraklı bir çocuk yaşarmış. Ali, her sabah güneşin ilk ışıklarıyla uyanır, annesiyle babası ona Allah’ın sevgisinden, O’nun yarattığı güzelliklerden ve İslam’ın ne kadar güzel bir din olduğundan bahsedermiş. Ali, Allah’ın her canlıyı, her şeyi büyük bir aşkla yarattığına inanır, o sevgiyi yüreğinde saklarmış. Günlerden bir gün, Ali okuldan eve dönerken, parkın kenarında bir ağacın altında oturan yaşlı bir adamla karşılaşmış. Yaşlı adamın gözleri derin, gülümsemesi ise sıcacıkmış. Ali, “Amca, neden hep burada oturuyorsunuz? Hava çok güzel, siz de dışarı çıkıp oyun oynamak istemez misiniz?” diye sormuş. Yaşlı adam gülümseyerek, “Evlat, ben Allah’ın yarattığı bu güzellikleri izliyorum. Her yaprağın, her kuşun, hatta rüzgarın bile Allah’ın sevgisini anlatan bir hikayesi var,” demiş.
Ali, merakla sormuş “Nasıl yani, amca? Allah’ın sevgisini nasıl anlıyorum?” Yaşlı adam, “Bak evlat, Allah sevgisi her yerde. Güneş doğduğunda bize umut verir, yağmur yağdığında toprağı canlandırır. Biz de O’nun yarattığı bu güzelliklere bakarak, kalbimizde O’na olan sevgiyi hissederiz,” diye açıklamış. Ali, o andan itibaren etrafındaki her şeye daha dikkatli bakmaya başlamış. Okulda arkadaşlarıyla oynarken, çimenlerin üzerinde zıplarken, çiçeklerin rengarenk yapraklarını incelerken, rüzgarın hafif esintisinde Allah’ın sevgisini ararmış.
Bir gün, Ali annesine sormuş “Anneciğim, Allah’ı nasıl daha çok sevebilirim? O’nun sevgisini yüreğimde hissetmek için ne yapmalıyım?” Annesi gülümseyerek, “Ali, Allah sevgisini en çok O’na ibadet ederek, O’nun emirlerine uyarak ve çevrendeki insanlara iyilik yaparak hissedebilirsin. Namaz kılmak, dua etmek, başkalarına yardım etmek, hepsi seni Allah’a daha yakınlaştırır,” demiş. Ali, annesinin sözlerini yürekten benimsemiş ve her gün namaz kılmaya, dualarını içtenlikle etmeye başlamış. Bu sayede, yavaş yavaş kalbinde Allah’a olan sevgi daha da büyümüş.
Bir başka güzel gün, kasabanın meydanında büyük bir şenlik düzenlenmiş. Şenlikte herkes sevinçle bir araya gelmiş, çocuklar oynuyor, yaşlılar sohbet ediyormuş. Ali, bu kalabalığın arasında ilerlerken, gözleri ufak bir tezgahın önünde durmuş. Tezgahın üzerinde renk renk boncuklar, küçük minik süs eşyaları ve el yapımı takılar sergileniyormuş. Tezgahın sahibi, yine o yaşlı adammış. Yaşlı adam, Ali’yi görünce “Selam evlat, nasılsın? Allah’ın sevgisini hissediyor musun bugün?” diye sormuş. Ali, “Evet amca, Allah’ın sevgisini her yerde hissediyorum. Güneşin sıcaklığında, rüzgarın esintisinde, çiçeklerin renginde… Ama ben hâlâ tam olarak nasıl daha çok hissedebileceğimi bilmiyorum,” demiş. Yaşlı adam, “O halde sana küçük bir sır vereyim. Allah’ın sevgisini yüreğinde hissetmek için kalbini açık tutman, etrafındaki her canlıya, her şeye iyilikle yaklaşman gerekiyor. Unutma, sevgi paylaştıkça çoğalır,” diye öğütlemiş.
O günden sonra Ali, kasabanın sokaklarında dolaşırken yardıma muhtaç birini görse, koşarak yardım etmiş hastalanan komşusuna özenle bakmış sokakta yalnız kalan küçük bir çocuğa el uzatmış. Böylece, her gün yaptığı iyiliklerle kalbinde Allah’ın sevgisini daha derinden hissetmeye başlamış. İyilik yaptıkça, etrafında yaşayanlar da mutlu olur, kasaba adeta sevgiyle dolar, herkes birbirine destek olurmuş.
Günler, haftalar, aylar geçmiş. Ali artık okulda, evde ve sokakta hep Allah’ın sevgisini yansıtan bir çocuk olarak tanınır olmuş. Öğretmenleri, “Ali, senin yüzündeki o sıcak gülümseme, kalbinde taşıdığın iyilik ve sevgi, hepimize örnek oluyor,” dermiş. Arkadaşları da ona “Allah’ın küçük elçisi” dermişler. Ali, her seferinde alçakgönüllülükle, “Ben sadece etrafımdakilere iyilik yapmaya çalışıyorum, çünkü Allah da öyle yapmamızı ister,” dermiş.
Bir gün, Ali okulda öğrendiği bir dersi öğretmeni anlatırken, sınıf arkadaşlarına da şu öğüdü vermiş “Allah’ın sevgisi, bizim için en değerli hazinedir. Onu yüreğimizde saklayalım, birbirimize iyilikle yaklaşalım, dargınlık yapmayalım. Her zorlukta, her mutlulukta Allah’ın sevgisini hatırlayalım. Böylece hayatımızda hep aydınlık, hep huzurlu olur.” Öğretmen, Ali’nin bu sözlerini duyunca sınıfın herkesiyle birlikte dualar etmiş. O gün, küçük kalpler büyük bir umutla dolmuş herkes, Allah’ın sevgisinin gücüyle birbirine daha sıkı sarılmış.
Yıllar geçmiş, Ali büyümüş, okuduğu, öğrendiği tüm güzel bilgileri kalbine işlemiş. Artık genç bir adam olan Ali, kasabanın en saygı duyulan, en sevilen insanlarından biri olmuş. O, her zaman çocukken aldığı o öğütleri hatırlamış Allah’ın sevgisini paylaşmanın, iyilik yapmanın önemini unutmamış. Kasabada, Ali’nin önderliğinde kurulan küçük bir vakıf, ihtiyaç sahibi insanlara yardım etmiş, hastalara şifa dağıtmış ve gençlere umut aşılamış.
Bir akşam, Ali kasabanın en yüksek tepesine çıkarak gün batımını izlerken, kalbinde derin bir huzur hissetmiş. Gökyüzündeki kızıl ve turuncu renkler, sanki Allah’ın sevgisinin sıcak kollarında saklanıyormuş gibiymiş. O an, Ali, “Ne kadar da güzel bir dünya varmış, ne kadar da güzel bir din varmış. Allah’ın sevgisiyle dolu bir kalp, insanı her türlü zorluktan korur, her engeli aşar,” diye düşünmüş. Bu düşünceyle, gözleri dolmuş ama içi sevinçle taşmış. Çünkü artık anlamış ki hayat, Allah’ın yarattığı tüm güzelliklere şükretmek, onlara değer vermek ve etrafımızdaki insanlara sevgiyle yaklaşmakla daha anlamlı hale geliyormuş.
Sonunda, Ali’nin hayatı boyunca yaptığı iyilikler ve paylaştığı sevgi, kasaba halkının kalplerinde ebedi bir iz bırakmış. Kasabanın her köşesi, Allah’ın sevgisinin, iyiliğin ve umudun simgesi haline gelmiş. Ve her akşam güneş battığında, kasabalılar Ali’nin hikayesini hatırlayarak, kalplerinde birbirlerine olan sevgiyi ve Allah’ın sınırsız merhametini yeniden canlandırmışlar. Böylece, sevgiyle, umutla ve mutlulukla dolu bir yaşam sürdürmüşler. Ali’nin masalı, sadece bir çocuk hikayesi olarak kalmamış nesiller boyu anlatılan, herkese ilham veren, İslam’ın güzelliğini, Allah’a olan sevgiyi ve iyiliğin gücünü simgeleyen bir masal haline gelmiş. Mutluluk ve huzur içinde yaşamışlar, birbirlerine destek olmuşlar ve Allah’ın sevgisiyle büyüyen bu masal, her daim umut dolu kalplerin en güzel hikayesi olarak sonsuza dek yaşanmış.
Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!