Binmek İçin İstedim, Ama Hikayesi

avatar
Melih ÖZKAŞ
Fıkralar
30 Kasım 2020
Binmek İçin İstedim, Ama Hikayesi - Masal Oku - Masal Oku

Günlerden bir gün, Akşehir’in ılık bir sabahında, Nasreddin Hoca bahçesinde oturmuş eşeğini izliyordu. Yılların yorgunluğu, eşeğin adımlarına ve bakışlarına yansımıştı. "Bu ahırda daha fazla kalması ona iyi gelmez," diye düşündü Hoca kendi kendine. Karısını yanına çağırdı.

— Hava, bu eşek çok eskidi, eskisi gibi dayanıklı değil artık. Hayvan pazarı uzak, ama götürüp satalım; üstüne biraz para da koyarız, daha genç ve zinde bir eşek alırız.

Hava Hanım başını salladı. Hoca ve hanımı ertesi sabah erkenden yola koyulmaya karar verdiler.

Sabahın ilk ışıklarıyla yola çıktılar. Köyleri geride bırakırken Hoca, eğilip eşeğe baktı:

— Hava, zavallı eşek bu uzun yolu yürüyecek gücü bulamaz; belki yolda çöker, belki pazara vardığında kimse almaz bile.

Hava Hanım düşündü:

— Haklısınız, ey aşkım. O zaman düşünelim…

Hoca eşeği sırtına aldı. Hızlı adımlarla pazara doğru yürümeye başladılar. Çok geçmeden köylerinden birkaç tanıdık köylü yola çıktı karşılarına. Hoca’nın üzerinde eşeği görünce şaşkınlık içinde kaldılar:

— Hoca, bu ne iştir? Eşeği sırtına almışsın! Hiç görmedik böyle garip bir iş!

Hoca tebessüm etti:

— Doğru söylediniz, eşek binince insanı taşır ama ben eşeği taşıyorum; öyle daha sağlıklı olacak dedim.

Köylüler baş sallayıp uzaklaştılar. Yola devam ederlerken, bu kez başka bir grup köylüyle karşılaştılar. Hoca bu kez eşeği indirip, kendi sırtından indi:

— Hava, ben çıkıyorum üstünden, sen bin! Daha sonra bakarız.

Hoca’nın nazik rica edişiyle Hava Hanım eşeğin üzerine yerleşti. Fakat ileride bu durumu gören başka köylülerle karşılaştılar:

— Yazıklar olsun! Eşeğe binip hanämı yaya bırakan Hoca’ya bak! Bu nasıl adalet?

Hoca yine tebessüm etti:

— Siz de haklısınız… O halde gelin, hanımım yerine biner, ben yaya giderim.

Hoca eşeğe bindi, Hava Hanım yola çıplak ayakla yürüdü. Çok geçmeden, üçüncü bir köylü grubu daha karşılarına çıktı:

— Şu duruma bakın! Yaşlı Hoca yaya, genç eşeği taşıyan kadın ise konforlu! İnsan utanır, yazıklar olsun!

Hoca ve Hava Hanım birbirine bakıp tekrar indiler:

— Hava, ikimiz birlikte binersek kimse yazamaz.

Hem Hoca hem hanımı eşeğe aynı anda bindi. Ancak gene de eleştirenler eksik olmadı. Köy ağası mevkiinde bir muhtar kılıklısı belirdi:

— Nasreddin Hoca! Hepinizin aklı kimin fikrini dinlemekle karıştı. Hayvana ikiniz birden binmek de ayıp, sırtında taşımak da… ne yapacaksınız?

Hoca başını salladı:

— Evet, haklısınız. Karar veremedik, her seferinde birileri yeni olumsuz konuşuyor.

Bu kez Hoca, son bir çözüm düşündü:

— Hava, haydi bu defa hiç kimsenin sözünü dinlemeyelim; nasıl geleneklerimize ve aklımıza uygunsa öyle gidelim.

Yola çıktılar. Artık ne eşeği ne de birbirlerini taşımaya kalkmadılar; eşek, kendi hâliyle yürürken, Hoca ve hanımı da yanından adım adım ilerledi. Ne taşıdılar, ne de taşındılar.

Yine başka bir köylüyle karşılaştılar. O hayretle sordu:

— Eski köye yeni adet mi getiriyorsunuz? At olmadı mı insan, eşek olunca da yaya mı gidilir?

Nasreddin Hoca sükûnetle cevap verdi:

— Doğru, bu işte de bir tuhaflık var. Ama bugüne kadar her gelenin dediğiyle yönümüzü değiştirdik. Artık kim ne derse desin, kendi aklımıza güvenerek, sağduyumuzla ilerleyeceğiz.

Hava Hanım da ekledi:

— Başkalarının beğenisinden çok, kendi doğrularımız ve adaletimize göre yaşamak en iyisi.

Böylece pazar yolculuğu hem eğlenceli bir ders hem de köy yolculuğunda paylaştıkları bir anı olarak sona erdi. Doğruluk ve eğrilik, herkese göre değişken olsa da, en sağlam rehber insanın kalbindeki sağduyudur.

Gökten üç elma düştü Biri bu masalı yazana, biri okuyana, biri de masal sevenlerin başına.

Yorumlar (0)

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir

Paylaş: