Cesur Terzi
Bir VuruÅŸta Yedi Can Hikayesi
Not: Bu masalda ölüm ve şiddet yer almaktadır.
Uzak ülkelerden birinde bir terzi yaşıyormuş. Bir yaz günü bu terzi pencere önündeki masasının başına geçip, büyük bir keyifle harıl harıl dikiş dikmeye başlamış.
Bu sırada kapı önünden geçmekte olan bir köylü kadın “Satılık reçellerim var! Satılık reçellerim var!” diye seslenmiÅŸ.
Bu ses terzinin kulağına hoÅŸ gelmiÅŸ ve başını pencereden çıkararak “Buraya gel hanım! Satışı burada yap.” demiÅŸ.
Kadın ağır yüküyle üç merdiven yukarı çıkarak terzinin yanına varmış ve tüm kavanozları yere sermiÅŸ. Terzi hepsine bakmış. Eliyle tartmış, koklamış ve sonunda “Bu iyiye benziyor. Bana yüz gram tartsana.” demiÅŸ.
İyi bir satış yapacağını uman kadının morali çok bozulmuş. Reçeli vermiş, az aldığı için homurdanarak oradan uzaklaşmış.
Terzi “Bu reçel ÅŸifalı olmalı, bana güç verecektir.” diye düşünmüş. Reçeli bir somun ekmeÄŸe sürdükten sonra “Böyle daha tatlı olacak ama yemeden önce ÅŸu ceketi bitireyim. demiÅŸ.
Ekmeği yanına koyarak dikişe devam etmiş. Her iğne atışında daha da keyifleniyormuş. Bu arada reçelin kokusu yükselmiş. Bu kokuya bir sürü sinek üşüşmüş.
Terzi “Sizleri kim davet etti!” diyerek bu beklenmedik misafirleri kovalamış. Ama onlar laftan anlamadığı için yine reçele konmuÅŸlar. Sinek sürüsü daha da büyümüş.
Terzinin sabrı tükenmiÅŸ. Yerinden kalkarak eline bir havlu almış. “Åžimdi görürsünüz gününüzü!” diyerek acımasızca o sineklere vurmuÅŸ. Yakaladığı yedi sinek, terzinin önünde yerde yatıyormuÅŸ.
“Yaman adammışım!” diye mırıldanarak kendi cesaretine hayran kalmış. “Bunu bütün ÅŸehir duymalı!” diyerek bir kuÅŸak dikmiÅŸ. KuÅŸakta “Bir vuruÅŸta yedisi birden!” yazılıymış. Terzi bu kuÅŸağı beline dolamış. Niyeti dünyaya açılmakmış.
Cesaretini sergilemek için şimdi çalıştığı yer ona ufak geliyormuş. Evden ayrılmadan önce, yanına alabileceği bir şey var mı diye her tarafa bakınmış.
Bayatlamış peynirden başka bir şey bulamamış. Onu yanına almış. Kapının önünde çalılığa takılmış bir kuşa rastlamış.
Onu da kurtarıp peynirin yanına koymuş. Yola koyulmuş. Yükü olmadığı için çevik adımlarla yorulmadan yürüyormuş.
Karşısına çıkan dağı aşarak zirveye ulaşmış. Orada koskoca bir dev oturmuş, huzur içinde etrafına bakınmaktaymış.
Terzi korkmadan ona yaklaÅŸmış ve “Merhaba arkadaÅŸ! Orada oturmuÅŸ dünyayı seyrediyorsun galiba?” demiÅŸ ve eklemiÅŸ: “Benim niyetim dünyayı dolaÅŸmak aslında. Bana katılır mısın?”
Dev, terziyi yukarıdan aÅŸağı süzdükten sonra “Hadi oradan!” diye söylenmiÅŸ. “Öyle mi!” diyen terzi, ceketini açarak beline doladığı kuÅŸağı göstermiÅŸ.
Dev “Bir vuruÅŸta yedisi birden!” yazısını okuyunca, terzinin öldürdüklerinin insan olduÄŸunu sanarak bu ufak adama karşı az da olsa korku duymuÅŸ. Yine de onu denemek istemiÅŸ. Eline bir taÅŸ parçası alarak sıkmış ve suyunu çıkarmış.
“EÄŸer o kadar güçlüysen sen de yap!” demiÅŸ. “Bu benim için çocuk oyuncağı!” diye yanıtlamış terzi. Cebinden çıkardığı beyaz peyniri sıkarak suyunu çıkarmış.
Dev ne söyleyeceÄŸini bilememiÅŸ, gözlerine inanamamış. Derken yerden bir taÅŸ alarak havaya fırlatmış. TaÅŸ gözden kaybolmuÅŸ. “Hadi bakalım bücür, sen de yap!” demiÅŸ.
“İyi atıştı.” demiÅŸ terzi. “Ama o taÅŸ nasıl olsa yere düşecek. Benim atacağım hiç geri gelmeyecek!” diyerek cebinden çıkardığı kuÅŸu havaya salmış. KuÅŸ, özgürlüğüne kavuÅŸtuÄŸu için uçup gitmiÅŸ ve bir daha dönmemiÅŸ. “Ee, buna ne diyorsun, arkadaÅŸ?” diye sormuÅŸ terzi.
“TaÅŸ atmakta üstüne yok! Ama bakalım doÄŸru dürüst yük taşıyacak mısın?” diyen dev, terziye yere devrilmiÅŸ koskoca bir meÅŸe aÄŸacı göstermiÅŸ. “O kadar güçlüysen bana yardım et de, ÅŸu aÄŸacı ormandan dışarı taşıyalım!” demiÅŸ.
“Olur! Sen aÄŸacın kökünü sırtlan, ben de daha ağır olan dalları taşıyayım.” diye cevaplamış terzi. Dev, koskoca aÄŸacı kökünden kaldırıp sırtlamış. Terzi de dallardan birine oturuvermiÅŸ.
Dev arkasına bakamadığı için aÄŸacı ve terziyi birlikte taşımış. Bu ağır yükü bir süre taşıyan dev, daha fazla yürüyememiÅŸ ve “Dikkat et, aÄŸacı bırakıyorum!” demiÅŸ.
Terzi hemen yere sıçramış. Kollarını aÄŸacın dallarına dolamış sanki taşıyormuÅŸ gibi yaparak. “Koskoca adamsın, bir aÄŸacı bile taşıyamıyorsun!” diye sitemde bulunmuÅŸ Dev’e.
Birlikte yürümeye devam etmişler. Bir kiraz ağacı görmüşler. Dev, ağacın üst kısımlarını kucaklayıp aşağı eğerek dallarından birini terzinin eline tutuşturmuş.
Ama terzi bu ağacı sabit tutamayacak kadar güçsüzmüş. Dev ağacı bırakır bırakmaz adamcağız havaya uçmuş.
Yaralanmadan tekrar yere indiÄŸinde “Ne oldu yahu, ÅŸu incecik dalı tutacak kadar kuvvetin yok mu?” demiÅŸ dev.
“Kuvvetim var tabi. Bir vuruÅŸta yedisini haklayan biri için bu bir çocuk oyuncağı!” diye cevap vermiÅŸ terzi. “Ben aÄŸaçtan aÅŸağıya sıçradım.
Çünkü aÅŸağıdaki avcı benim olduÄŸum yere niÅŸan almıştı. Cesaretin varsa gel sen de sıçra bakalım!” Dev bunu denemiÅŸ ama sıçrayamamış. Dallara takılı kalmış.
Böylece terzi bir kez daha haklı çıkmış. Dev “Mademki bu kadar cesursun, bizim yaÅŸadığımız maÄŸaraya gel. Bir geceyi orada geçir.” demiÅŸ. Terzi razı olmuÅŸ ve onu takip etmiÅŸ.
MaÄŸaraya vardıklarında öbür devler ateÅŸin başındaymış. Her birinin elinde kızarmış birer koyun varmış. Terzi etrafına bakınarak “Burası benim terzihanemden daha büyükmüş.” demiÅŸ.
Dev, ona yatacağı yeri göstererek uzanıp yatmasını söylemiş. Yatak terziye çok büyük gelmiş. Oraya yatmayıp bir köşeye sinmiş. Gece yarısı olmuş.
Dev, terzinin derin bir uykuya daldığını sanarak elindeki demir çubukla yataÄŸa öyle bir vurmuÅŸ ki “Onun hakkından geldim!” diye düşünmüş. Devler ertesi sabah erkenden ormana gitmiÅŸ. Terziyi öldü sanmışlar.
Terzi ise güle oynaya onların peşine düşmüş. Devler onu görür görmez büyük bir korkuya kapılmış, hepsi öldürülmekten korkarak her biri bir tarafa kaçmış. Terzi, yoluna devam etmiş.
Uzun süre dolaştıktan sonra bir sarayın avlusuna varmış. Yorgun düştüğü için çimlere uzanıvermiş. Terzi, orada yatarken gelen geçen başına toplanmış.
Hepsi kuÅŸaktaki yazıyı okumuÅŸ: “Bir vuruÅŸta yedisi birden!” “Vay canına, bu bir savaÅŸ kahramanı olmalı.
Burada ne arıyor ki?” diye aralarında konuÅŸarak bu durumu gidip krala haber vermiÅŸler. SavaÅŸ sona erdiÄŸine göre bu adamdan yararlanılabilirmiÅŸ! Bu öneri kralın hoÅŸuna gitmiÅŸ.
Adamlarından birini göndermiş ve uyanır uyanmaz terziye orduya girmeyi teklif etmesini emretmiş. Gönderilen adam terzinin yanına varmış.
Ona kralın teklifini iletmiÅŸ. Terzi “Ben zaten buraya bunun için gelmiÅŸtim. Kralın hizmetine girmeye hazırım!” diye cevap vermiÅŸ.
Onu merasimle karşılamışlar ve kendisine özel bir barınak vermiÅŸler. Bazı komutanlar onu kıskanmış. Aralarında “Bunu ne yapsak?” diye konuÅŸmuÅŸlar.
“Onunla kavgaya tutuÅŸsak olmaz. Adam bir vuruÅŸta yedi kiÅŸiyi birden deviriyor baksanıza! Bu ÅŸekilde onunla baÅŸa çıkamayız. demiÅŸler.
Bunun üzerine kralın huzuruna çıkarak istifalarını vermiÅŸler. “Bir vuruÅŸta yedi kiÅŸiyi deviren bir adamı çekemiyoruz!” demiÅŸler.
Kral çok üzülmüş. Bir kişi yüzünden sadik komutanlarını kaybetmek istemediği için terzinin uzaklaşmasına karar vermiş. Fakat bunu ona söylemeye cesaret edememiş.
Eğer o giderse komutanlarını kaybetmeyecekmiş. Hem de kendisi tahtta kalmayı sürdürebilecekmiş. Uzun düşündükten sonra bir çare bulmuş.
Terziye haber göndererek ona bir öneride bulunmuş. Ülkesinin ormanlarından birinde iki tane dev yaşıyormuş. Bu devler çalıyor, öldürüyor ve her yeri yakıp yıkıyormuş.
Terzi eğer bu iki devi yakalarsa kral kızını onunla evlendirecekmiş ve krallığın yarısı da onun olacakmış.
Bu iÅŸ için yanına istediÄŸi kadar asker de alabilirmiÅŸ. “Tamam!” diye cevap vermiÅŸ terzi. “Yüz askere gerek yok. Devleri tek başıma yakalamak istiyorum.
Bir vuruÅŸta yedisini deviren biri, iki kiÅŸiden mi korkacak yani!” Terzi yola çıkmış. Yüz asker onun peÅŸinden gitmiÅŸ.
Ormanın kenarına vardıklarında terzi onlara “Siz burada bekleyin. Ben devlerin hakkından kendim geleceÄŸim!” demiÅŸ.
Sonra ormana dalarak sağına soluna bakınmış. Az sonra devleri görmüş. Bir ağacın altına yatmış, dalların gölgesinde horluyorlarmış.
Terzi her iki cebini taşla doldurduktan sonra ağaca tırmanmış. Orta kısma geldiğinde dallardan birinin üzerine binmiş. Devleri hizalayarak, cebindeki taşları onlardan birinin göğsüne art arda yağdırmaya başlamış.
Dev bir süre hiçbir ÅŸey hissetmemiÅŸ. Sonunda ayaÄŸa kalkarak yanındakini uyandırmış . “Bana niye vuruyorsun?” diye sormuÅŸ.
“Sen rüya görüyorsun. Sana vurduÄŸum falan yok!” diye cevap vermiÅŸ diÄŸer dev. Tekrar uyumuÅŸlar. Bu kez terzi öbür deve taÅŸ yaÄŸdırmış.
“Bu da nesi? Niye bana vuruyorsun?” diye sormuÅŸ ikinci dev. Birinci dev “Ben vurmadım!” diyerek homurdanmış. Bir süre tartışmışlar.
Ama yorgun oldukları için daha fazla didişmeden yeniden uyumuşlar. Terzi aynı oyuna yeniden başlamış. En iri taşı alarak var gücüyle birinci devin göğsüne fırlatmış.
“Bu kadarı yeter artık!” diye yerinden fırlayan dev, arkadaşını deliler gibi aÄŸaca çarpmış. AÄŸaç zangır zangır titremiÅŸ.
Öbürü de aynı şekilde karşılık verince öyle kavga etmeye başlamışlar ki, ağaçlar yıkılmış. Birbirlerini ağaçlara iteleyince de dallara dolanıp oldukları yerde hareketsiz kalakalmışlar.
Kılıcını çekip saçını başını dağıtan terzi kendine yorulmuÅŸ görüntüsü vermiÅŸ. Sonra askerlerin yanına varmış. “Bu iÅŸ bitti, ikisini de yakaladım.
Benim gibi bir vuruÅŸta yedisini deviren birine karşı hiç ÅŸansları yoktu.” demiÅŸ. “Siz yaralanmadınız mı?” diye sormuÅŸ askerler.
Terzi, “Yok yahu, kılıma bile dokunamadılar!” diye cevap vermiÅŸ. Askerler ona inanmayıp ormana dalmışlar. Devleri ve devrilmiÅŸ aÄŸaçları görünce fikirleri deÄŸiÅŸmiÅŸ.
Terzi kraldan vermiş olduğu sözü tutmasını istemiş. Kral söz verdiğine pişman olmuş. Şu adamdan nasıl kurtulsam diye düşünüp duruyormuş.
“Kızıma ve krallığımın yarısına sahip olmadan önce kahramanca bir ÅŸey daha yapmalısın. Ormanda koskoca bir gergedan dolaşıp durmakta.
Her tarafa zarar veriyor. Önce onu yakalayacaksın!” demiÅŸ. “İki devden korkmadım da bir gergedandan mı korkacağım?
Benim gibi bir vuruÅŸta yedisini deviren adam!” diye cevap vermiÅŸ terzi. Bir baltayla bir kement alarak ormana dalmış.
Bu kez de kendisine katılan askerleri ormanın dışında bekletmiş. Birden gergedan ortaya çıkmış, terziye saldırmış.
Terzi “Ağır ol bakalım! Bu o kadar kolay deÄŸil!” diye söylenerek olduÄŸu yerde kalmış ve hayvanın gelmesini beklemiÅŸ. Hayvan tam yaklaÅŸmışken bir aÄŸacın arkasına sıçrayıvermiÅŸ.
Gergedan tüm gücüyle ağaca toslamış ve boynuzunu ağacın gövdesine öyle bir geçirmiş ki, bir daha çekip çıkaramamış. Terzi, ağacın arkasından çıkarak gergedanın yanında beklemiş.
Gürültüyü duyan askerler koşa koşa ağacın yanına gelmişler. Terzinin gergedanı yakaladığını görmüşler.
Hepsinin ağzı şaşkınlıktan bir karış açık kalmış. Böylece kahramanımız kralın huzuruna varmış. Kral da ister istemez kızını ve kraliyetinin yarısını ona vermek zorunda kalmış. Görkemli bir düğün gerçekleşmiş ve terzi kral olmuş.
Bir zaman sonra genç kraliçe, rüya görmekte olan kocasının “Bana bak oÄŸlum, ÅŸu yeleÄŸi hazırla, pantolonu da dik! Yoksa kulaklarını çekerim ha!” diye konuÅŸtuÄŸunu duymuÅŸ.
O zaman onun nasıl bir yerden geldiğini tahmin edip hemen babasına haber vermiş. Kocası meğer bir terziymiş.
Kral “Bu gece yatak odasının kapısını açık bırak. Askerlerim dışarıda bekleyecek. Kocan uyur uyumaz onu yakalayıp baÄŸlayacaklar.
Sonra da bir gemiye bindirip dünyanın öbür ucuna gönderecekler.” demiÅŸ kızına. Bu fikir kızının hoÅŸuna gitmiÅŸ.
Bu konuÅŸmayı iÅŸiten bir saray görevlisi genç krala durumu bildirmiÅŸ. “Ben onları yola getiririm!” demiÅŸ terzi.
Akşam olunca her zamanki saatte yatmış. Az sonra karısı onun uyuduğunu sanarak kalkıp kapıyı açmış.
Sonra tekrar dönüp yatağa yatmış. Uyuma numarası yapan terzi bu kez yüksek sesle şöyle bağırmış:
“Bana bak oÄŸlum! Åžu yeleÄŸi hazırla, pantolonu da dik! Yoksa kulaklarını çekerim ha! Ben ki, bir vuruÅŸta yedisini yere sermiÅŸim. İki devi ve gergedanı yakalamışım.
Beni kapı dışında bekleyenlerden mi korkacağım? Terzinin konuştuğunu duyan askerler büyük bir korkuya kapılarak oradan kaçmışlar ve kimse terziye yaklaşmaya cesaret edememiş. Böylece terzi ömrü boyunca kral olarak yaşamış.
Hikayeler – Hikaye Oku – 5 YaÅŸ Masalları
Çocuklarımıza böyle gaddar krallın istediklerini yapmanayı öğretin. Masalınızı hiç beğenmedim.