Bir zamanlar, geniş tarlaların, yemyeşil çayırların ve ufuk çizgisine kadar uzanan mısır tarlalarının bulunduğu küçük bir köyde, Nazif adında genç bir çiftçi yaşardı. Nazif, her sabah güneşin ilk ışıklarıyla uyanır, tarlasına gider, toprağı eker, hasadı özenle toplardı. Nazif’in en sadık dostu ise, tarlasında çalışan sevecen ve çalışkan eşek Mehmet’di. Mehmet, nazik yüreği ve bitmek bilmeyen enerjisiyle Nazif’e her zaman yardımcı olur, tarlada yük taşır, sulama işlerine destek verirdi.
Köyde herkes Mehmet’i çok sever, onun dostane tavırları sayesinde Nazif’in de gönlü hep ferah olurdu. Nazif ile Mehmet’in dostluğu, yılların getirdiği deneyim, emek ve samimiyetle pekişmişti. İkisi arasında sözcüklere ihtiyaç duyulmadan, gözlerde ve yüreklerde anlaşılan bir bağ vardı. Nazif, her işin başında Mehmet’e “Sen benim can dostumsun, en iyi arkadaşım!” der, Mehmet ise nazik gözleriyle Nazif’e bakarak sanki “Sen de benim en değerlimsin” der gibiydi.
Bir gün, köyün yakınındaki ormanda şiddetli bir fırtına koptu. Şimşekler çakıyor, gök gürültüsü her yanı sarsıyor, ağaçlar devriliyor, evler zarar görüyordu. Fırtınanın ardından, köyde büyük bir telaş başladı. Çiftçi Nazif, tarlasını ve köyün yollarını kontrol etmek için dışarı çıktı. Ancak, fırtına yüzünden tarlada oluşan sel suları, ekinleri sarmış, tarlayı büyük bir felakete sürüklemişti. Köy halkı, hasar giderme işlerinde el birliğiyle çalışırken, Nazif endişeyle tarlasına baktı. Her ne kadar üzüntü içinde olsa da, gözlerinde umut ışığı vardı çünkü yanında en güvendiği dostu Mehmet vardı. Nazif, “Mehmet, senin yardımın olmadan bu felaketi atlatamayız. Hadi, birlikte tarlamızı eski haline getirelim!” diyerek eşeğe seslendi. Mehmet, hep olduğu gibi, Nazif’in sözlerine hemen karşılık verdi ve omuz omuza çalışmaya başladılar.
Nazif, tarlada yıkılan bitkileri toplamaya, zarar görmüş ekinleri kurtarmaya çalışırken, Mehmet de tarlanın farklı köşelerinde bulunan su birikintilerini, sel sularını yönlendirmek için yollar açıyordu. Nazif, Mehmet’in çevikliği ve güçlü yapısına güveniyor, her an yanında olan bu sadık dostuna minnettar kalıyordu. Tarlada geçirdikleri o günler, sadece doğanın zorluklarına karşı verilen mücadele değildi aynı zamanda dostluk ve yardımlaşmanın, birbirine kenetlenmenin ne kadar önemli olduğunu da tüm köye göstermişti. Köy halkı, Nazif ve Mehmet’in gösterdiği azim ve kararlılık karşısında yüreklendi birlikte çalışarak, tarlayı yeniden eski canlılığına kavuşturdular.
Fırtınanın ardından köyde başlayan yeniden yapılanma sürecinde, Nazif ile Mehmet’in hikayesi dilden dile dolaşmaya başladı. Herkes, Nazif’in Mehmet’e olan güvenini, Mehmet’in ise Nazif’e olan sarsılmaz bağlılığını konuşur, bu dostluğun kendileri için ne kadar değerli olduğunu fark ederdi. Nazif, “Doğanın zorluklarını aşmanın sırrı, birbirimize olan inancımızda ve yardımlaşmamızda yatar” derken, Mehmet ise yavaşça yürürken sanki tüm köye umut saçarcasına kulak verir, gözleriyle anlatırdı ki her canlının içindeki iyilik, birlikte hareket edince büyük mucizelere dönüşürdü.
Bir süre sonra, köyde başka bir felaket daha baş göstermişti. Bu sefer, yakınlardaki bir nehir taşmış, evler sular altında kalmış, köy halkı büyük bir sıkıntı yaşamıştı. Nazif, yeniden tarlasında çalışırken, komşuları yardım için kapı kapı dolaşıyor, destek arıyorlardı. Nazif, Mehmet ile birlikte, elinden geleni yaparak komşularının evlerini ve tarlalarını kurtarmaya çalıştı. Mehmet, tüm gücüyle sel sularını yönlendirmeye çalışırken, Nazif de onlara moral veriyor, “Birlikte çalışırsak her zorluğu aşarız” diyordu.
Köy halkı, Nazif ve Mehmet’in liderliğinde yeniden toparlanmaya başladı. Bu zorlu günlerde, Nazif ve Mehmet’in gösterdiği dayanışma ve iyilik, herkesin kalbine işledi. İnsanlar, tarlalarının ve evlerinin yeniden düzenlenmesinde birlikte hareket etmenin, yardımlaşmanın önemini kavradılar. Herkes, küçük bir dostun bile ne kadar büyük işler başarabileceğini, kalpte taşıdığı iyiliğin nasıl engelleri kaldırabileceğini fark etti.
Zamanla, köy yeniden eski neşesine kavuştu. Nazif’in tarlası eskisinden daha bereketli, köy yolları yeniden canlanmıştı. Köyde düzenlenen büyük bir şenlikte, Nazif ve Mehmet’in dostluğu, köy halkı tarafından kutlanmıştı. Şenlik alanında rengarenk süslemeler yapılmış, herkes birlikte yemek yemiş, şarkılar söylemiş, dans etmişti. Nazif, şenlik sırasında “Gerçek dostluk, doğanın en zorlu anlarında bile yanımızda olan, bize umut veren ve bizi bir arada tutan güçtür” diyerek konuştu. Mehmet ise, gözlerindeki sevgi ve güvenle sanki bütün köye teşekkür edercesine başını eğdi. O günden sonra, köyde yaşayan herkes, Nazif ve Mehmet’in hikayesini nesiller boyu anlatmaya başladı. Bu hikaye, sadece bir felaketi atlatmanın öyküsü değildi aynı zamanda, dostluk, yardımlaşma, sevgi ve inancın ne kadar güçlü olduğunu gösteren unutulmaz bir masal haline geldi.
Köydeki çocuklar, Nazif ile Mehmet’in hikayesini dinleyip büyüdüler. Onlar, her zaman yardımlaşmanın, paylaşmanın ve sevgiyle yaşamın önemini öğrendiler. Okullarda öğretmenler, bu hikayeyi anlatarak, küçüklerin bile büyük işler başarabileceğini, kalplerindeki iyiliğin ve umudun her zaman yolunu açtığını anlattılar. Nazif ve Mehmet’in hikayesi, köyde bir sembol haline geldi her yeni nesil, bu masaldan ilham alarak, hayatlarına iyilik, sevgi ve yardımlaşmayı kattı. Tarlalar yeniden canlandı, köy yolları düzeldi, evler onarıldı her şey, insanların birbirlerine olan inancı ve minik dostların büyük yürekleri sayesinde yeniden düzenlendi.
Günler, mevsimler, yıllar birbirini kovalamış, ancak Nazif ile Mehmet’in dostluğu ve gösterdikleri iyilik, köyde yaşayan herkesin yüreğinde yaşamaya devam etmişti. Köydeki her çocuk, büyüdüğünde Nazif’in sözlerini hatırlıyor, “İyilik, sevgi ve yardımlaşma en büyük güçtür,” diyordu. Bu masal, sadece bir dostluk öyküsü değil, aynı zamanda yaşamın kendisidir her zorluk karşısında birbirimize destek olmanın, küçük bir dostun bile büyük mucizelere vesile olabileceğinin kanıtıdır. Ve böylece, köydeki tüm canlılar, hem insanlar hem de hayvanlar, birbirlerine sarılarak, yaşamın her anında iyilik ve sevgiyi paylaşarak, sonsuza dek mutlu ve huzurlu bir hayat sürmeye devam ettiler.
Masalımızı okuduktan sonra çocuğunuzla birlikte aşağıdaki soruları
yanıtlayarak
Hem keyifli vakit geçirebilir hem de masalın öğretici
yönlerini keşfedebilirsiniz.
Eşeği Mehmet.
Nazif çiftçiydi ve Mehmet ona tarlada yardımcı oluyordu.
Tarlalarını kurtarmak için birlikte çalıştılar.
Sel sonrası köylülere yardım ederek zarar gören yerleri onardılar.
Dostluk, yardımlaşma, sadakat ve iyilik.
Köy halkına birlik olmanın ve iyilik yapmanın önemini gösterdi.
Nazif ve Mehmet için bir şenlik düzenledi ve dostluklarını kutladı.
Bir eşek.
İyiliğin, yardımlaşmanın ve dostluğun her zaman kazandırdığı.
Çünkü Mehmet her zaman ona destek oldu ve asla yalnız bırakmadı.
Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!