Uzak bir vadide, pamuk gibi bulutların gölge yaptığı, çiçeklerin fısıldaştığı bir ormanda, Pofu adında iyi kalpli bir ejderha yaşardı. Pofu, diğer ejderhalar gibi alev saçmaz, nefesiyle ılık ve tarçın kokulu bir esinti yayıp herkesin içini ısıtırdı. Pulları gökkuşağının renkleri gibi parıldar, ama en parlak renk hep kalbinin üstünde, minicik bir yıldız şeklinde dururdu. Pofu büyük ve güçlüydü, ama kalbi bir minik kuşunki kadar yumuşacıktı. Bu yüzden de herkes ona “iyi kalpli ejderhanın minik dostları” derdi çünkü Pofu’nun etrafında hep cıvıl cıvıl, kıkır kıkır gülen minik arkadaşlar olurdu.
Minik dostların en meraklısı, kırmızı benekli uğur böceği Benek’ti. Benek, her sabah Pofu’nun burun deliklerinden çıkan ılık buharın üzerinde minik minik kayar, “Bugün ne öğreneceğiz?” diye sorardı. Ağaçların tepesinden ceviz düşürmemek için hep dikkat eden, pofuduk kuyruklu sincap Fındık, bir dalın ucundan sallanıp “Ben saymayı öğreneceğim!” diye bağırırdı. Yavaş ama akıllı salyangoz Pırıltı ise kabuğuna yapıştırdığı parlak bir yaprakla notlar tutar, “Bugün rüzgârın neden bazen fısıldayıp bazen uğuldadığını anlamak istiyorum,” derdi. Bir de su damlalarıyla oyunlar kurmayı seven, gözleri pırıl pırıl minik bir peri vardı: Lila. Lila, sabah çiylerini avuçlayıp küçük cam toplar gibi döndürür, güneşe tutup renklerin dansını izlerdi.
Bir gün ormanda büyük bir heyecan vardı çünkü o gece Minik Adımlar Şenliği yapılacaktı. Şenlikte ateşböcekleri iplerle asılıp ışıl ışıl yol gösterecek, mantar şapkaları masa olacak, yapraklardan davullar çalınacaktı. Pofu, uzun kuyruğunu bir kaydırak yapıp minik dostlarına eğlence hazırlarken bir şey fark etti: Gökyüzünde rüzgâr yoktu. Dallar kıpırdamıyor, yapraklar fısıldaşmıyor, gölde dalgalar usul usul uyuyordu. Lila, avuçlarındaki çiğ tanelerini savurup küçük bulutlar yapmayı denedi, ama bulutlar hiç hareket etmedi.
“Rüzgâr olmazsa ateşböcekleri yolunu bulamaz. Fenerlerimiz de sallanıp parlamaz,” dedi Benek kaygıyla. Fındık kulaklarını dikti. “Rüzgâr olmalı ki davulların sesi uzağa gitsin!” Pofu, ılık nefesini üfledi. Çiçekler gülümsedi, ama rüzgâr hâlâ saklıydı. Pırıltı kabuğundan başını uzatıp düşündü. “Belki rüzgâr korkmuştur,” dedi. “Bazen büyük bir gürültü olur ve rüzgârın kalbi de bizimki gibi ürker.”
Pofu başını salladı. “O hâlde rüzgârı bulup onunla konuşalım. Eğer korktuysa, ona çok nazik davranır ve arkadaş olabileceğimizi söyleriz.” Minik dostlar sevinçle zıpladı. Hep birlikte rüzgârın izini sürmek için yola çıktılar. Yolda yürürken Pofu, “İlk önce rüzgârı dinlemeyi öğrenelim,” dedi. “Kulaklarımızı kapatıp sonra birden açalım. Sesler daha belirgin olur.” Herkes aynı anda yaptı. Açtıklarında, uzaktan çok hafif bir “şşşşt” duyuldu. “Hafif bir esinti,” dedi Lila, “Kuzeytepe’den geliyor!”
Yola devam ederken Pofu, minik dostlarına gölgelerin nasıl uzayıp kısaldığını gösterdi. “Bakın,” dedi, “Sabah olunca gölgeler uzun olur, güneş yükseldikçe kısalır. Bu da bize zamanın nasıl geçtiğini gösterir.” Fındık hemen taşların üzerine çizgiler çizdi ve gölgeleri işaretleyip saydı. “Bir, iki, üç... On!” diye sayınca hep birlikte alkışladılar. Benek ise çiçeklerin renklerini sayıyordu. “Kırmızı, sarı, pembe, mor...” Lila çiğ tanelerini gökyüzüne kaldırdı, küçük bir gökkuşağı belirdi. “Renkler yan yana gelince nasıl da güzel!” dedi Pofu, “Tıpkı biz farklı olsak da bir araya gelince daha güçlü olmamız gibi.”
Kuzeytepe’nin eteğine vardıklarında, ağaçlar bir sır verir gibi hafifçe eğildi. Ama tepenin üstünde bir sessizlik vardı. Pırıltı, kabuğunu dinledi. “Sanki üflenmiş ama yarıda kalmış bir şarkı gibi,” dedi. Lila’nın gözleri parladı. “Belki rüzgâr şarkı söylemeden gelmez! O hâlde ona bir şarkı yapalım.” Pofu, derin ve sıcak sesiyle mırıldanmaya başladı. Fındık yaprakları davul gibi çaldı, Benek incecik kanatlarını titretti, Pırıltı kabuğunu ritim için tıkırdattı, Lila çiğ tanelerini çınlayan boncuklar gibi salladı. Ama şarkı bittiğinde rüzgâr hâlâ ortada yoktu.
Tam o sırada, tepenin arkasındaki Gölgeli Mağara’dan bir hıçkırık sesi geldi. Pofu, koca ama nazik adımlarla mağaraya yaklaştı. Minik dostlar da peşinden. Mağaranın içinde, saçları duman gibi incecik bir varlık hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Şeffaf bedenine yıldız tozları konmuş gibiydi. “Sen kimsin?” diye fısıldadı Lila. Varlık burnunu çekti. “Ben Esinti,” dedi, “Rüzgârın minik torunuyum. Dün çok hızlı esip bir pervane çiçeğini kırdım. Kırılınca herkes bana kızar sandım. O yüzden saklandım.”
Pofu’nun kalbi yumuşadı. “Esinti,” dedi sakince, “Herkes bazen hata yapar. Önemli olan özür dilemeyi bilmek ve dikkat etmeyi öğrenmek. Pervane çiçeği yeniden büyür. Sen de istersen ona yardım edebilirsin.” Esinti biraz düşündü. “Ama nasıl yardımcı olabilirim?” Pırıltı kabuğunu tıkırdattı. “Onu yeni bir yere dikelim. Toprağı havalandıralım. Su verelim. Sen de yumuşakça üfleyip onu güçlendirebilirsin.”
Mağaradan çıktılar ve kırık pervane çiçeğini buldular. Pofu kuyruğunun ucu ile toprağı hafifçe açtı, Pırıltı toprağı ıslak yapraklarla kapladı, Lila çiğ tanelerini usulca damlattı, Benek kanatlarıyla polen taşıdı, Fındık da küçük bir dalı dikti ki çiçek ona yaslanabilsin. Esinti çok hafif üfledi, “Ffff” diye tatlı bir ses çıktı. Çiçek, güneşe doğru başını kaldırdı. Hep birlikte derin bir nefes alıp verdiler. Pofu, “Görüyor musun?” dedi, “Nazikçe üflediğinde büyümeye yardım ediyorsun.”
Esinti gülümsedi, ama bir kaygısı daha vardı. “Şenlik için rüzgâr gerekmiş,” dedi. “Ama ben tek başıma yetmem. Büyük Rüzgâr uzaklarda.” Pofu’nun aklına bir fikir geldi. “Büyük Rüzgârı davet etmek için bir uçurtma yapalım. Uçurtmalar rüzgârın oyun oynamak istediğini anlar ve onu buraya çağırır.” Minik dostlar sevinçle kolları sıvadı. “Uçurtma yapmak için neler gerekir?” diye sordu Fındık. Pofu düzenli konuştu: “Bir iskelet, hafif bir örtü, güçlü bir ip ve üzerine sevgiyle çizilmiş şekiller.”
Hemen ormandan kurumuş, düz iki çubuk buldular. Pofu çubukları birbirine bağlarken “Artı işareti gibi,” dedi, “Bir çubuğu yatay, birini dikey. Artılar pek çok şeyi bir araya getirir.” Lila, geniş bir yaprağı getirip çubuklara sardı. Benek, yaprağın üzerine renklerle bir gökkuşağı çizdi. Fındık, ipi ağacın etrafında bir tur, iki tur, üç tur döndürüp sağlamlaştırdı. Pırıltı kabuğundan çıkardığı küçük parıltılı taşlarla uçurtmanın ucuna bir kuyruk yaptı. “Kuyruk,” dedi Pırıltı, “Uçurtmayı dengeler. Tıpkı yürürken kollarımızın dengemize yardım etmesi gibi.”
Uçurtma hazır olunca, Pofu büyük kanatlarını açtı, ama fazla rüzgâr yapmamak için çok dikkat etti. Esinti, hafifçe üfledi. Uçurtma önce titredi, sonra havalandı. Hep birlikte saydılar: “Bir, iki, üç!” Uçurtma göğe doğru yükseldi, yaprakları ışıl ışıl parladı. Gökyüzünde uçurtmanın dansını gören bulutlar meraklandı. Uzaktan, derinden bir uğultu geldi. “Ooo,” dedi Pofu, “Bu Büyük Rüzgâr.” Uğultu yaklaşınca yapraklar tatlı tatlı hışırdadı, çiçekler eğilip kalktı, göldeki su gümüş gibi parladı.
Büyük Rüzgâr, geniş bir gülümseyişle vadiye girdi. “Siz mi beni çağırdınız?” diye sordu. Esinti öne çıktı. “Ben çağırdım,” dedi, “Hata yaptım, korktum ve saklandım. Ama arkadaşlarım bana nazik olmayı, özür dilemeyi ve yardım etmeyi gösterdi. Şimdi şenliğimizde birlikte esebilirsin.” Büyük Rüzgâr, Pofu’ya baktı. “Sen, iyi kalpli ejderha, minik dostlarınla beraber büyük bir işi başarmışsın.” Pofu başını eğdi. “Biz hep birlikte güçlüyüz,” dedi, “Miniklerin adımları, büyük yollar açar.”
Akşam olunca Minik Adımlar Şenliği başladı. Ateşböcekleri, ipler boyunca küçük fenerler gibi yanıp sönüyor, rüzgâr yumuşacık esip fenerleri sallıyordu. Pofu kuyruğunu yine kaydırak yaptı, Benek kanatlarına küçük simler serpti ve uçurtmanın etrafında döndü. Fındık yaptığı yeni sayma oyununu herkese öğretti: “Bir davul, iki zilli yaprak, üç hoplama!” Pırıltı, kabuğundaki parıltıları çocuklara gösterip “Bunlar sadece süs değil,” dedi, “Işığı toplar ve gece yolumuzu bulmamıza yardım eder.” Lila çiğ tanelerinden minik büyüteçler yaparak çocuklara verdi herkes çiçeklerin damarlarını, taşların pütürlerini, kelebek kanatlarındaki desenleri yakından gördü.
Pofu şenliğin ortasında durup etrafına baktı. Rüzgârın şarkısı, çocukların kahkahası, yaprakların fısıltısı bir araya gelmişti. “Bugün ne öğrendik?” diye sordu yumuşak bir sesle. Benek, “Hata yapınca özür dilemeyi,” dedi. Fındık, “Birlikte saymayı ve sağlam bağ kurmayı,” diye ekledi. Pırıltı, “Dengenin önemini,” dedi. Lila, “Renklerin ve farklılıkların güzelliğini,” diye fısıldadı. Esinti gülümseyip saçlarını savurdu. “Ve rüzgârın bazen fısıldayıp bazen şarkı söylediğini,” dedi. Büyük Rüzgâr da kocaman bir “Hooooo” diye güldü.
Şenliğin sonunda, Pofu minik dostlarını yumuşak kanatlarının altına topladı. “Her gün yeni bir şey öğrenebiliriz,” dedi. “Gölgeler bize zamanı, rüzgâr bize nazik olmayı, renkler bize bir olmayı öğretir. En önemlisi, kocaman ya da minicik olmanın önemi yok kalbimizle yaptığımız her şey dünyayı güzelleştirir.” Minik dostlar başlarını salladı. Hep birlikte gökyüzüne baktılar. Uçurtma hâlâ dans ediyor, yıldızlar göz kırpıyordu.
O gece rüzgâr, ormanın üzerine ninni gibi bir şarkı serdi. Pofu’nun nefesi tarçın gibi kokup herkesi ısıttı. Esinti, pervane çiçeğinin yanında uyumadan önce ona “Büyü de yarın dans edelim,” dedi. Benek bir yaprak yastıkta mışıl mışıl uyurken Fındık, ipleri düğümlediği küçük çubuğu yanına koydu. Pırıltı kabuğuna yeni bir not yazdı: “Nazik esen rüzgâr, en güçlü dosttur.” Lila, sabah için çiğ tanelerini hazırlayıp minik şişelere sakladı.
Ve işte böyle, iyi kalpli ejderhanın minik dostlarıyla birlikte, rüzgârı dinlemeyi, birbirlerine güvenmeyi, birlikte üretmeyi öğrendiği o günde vadi biraz daha güzel, biraz daha neşeli oldu. O günden sonra rüzgâr korktuğunda mağaralara saklanmadı, gelip “Ben buradayım,” dedi. Pofu ve minik dostları her şenlikte yeni bir uçurtma yaptılar kimi üçgen, kimi yuvarlak, kimi kare. Her birine farklı renkler verdiler, her birine farklı bir şarkı söylediler. Ve her seferinde, gökyüzü onların kahkahalarını taşıyıp uzaklara götürdü. Mutluluk, rüzgârla birlikte ormanın her köşesine yayıldı. Pofu’nun kalbindeki minik yıldız daha da parlak yandı, çünkü o biliyordu: Koca bir kalp, minik dostlarla birlikte atınca en güzel şarkıyı söyler. Ve onlar, ne öğrendilerse nazikçe paylaşarak, nice güzel günler yaşadılar.
Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!