Güzel ve Çirkin Hikayesi

Güzel ve Çirkin Hikayesi-Oku

Abone Ol google news

Güzel ve Çirkin masalı, Amerikan animasyon filmi olan bu Masal Türkiye’de en çok okunan Masallar arasında yer almaktadır. Masal’ın konusu genç ve çok güzel bir kız ile büyü sonucu canavara dönüşmüş yakışıklı bir prensi konu edinmiştir. Her yaştaki çocuğun merakla okuduğu en güzel çocuk hikayeleri. İyi Okumalar.

Evvel zaman içinde çok uzak diyarlarda varlıklı bir tüccar üç güzel kızıyla yaşarmış. Üçüncü kızı diğerlerinden daha güzel ve akıllı olduğu için ona herkes güzel dermiş. İki kız kardeş ise kıskanç ve kötü niyetliymiş. Tek dertleri babalarının parasını harcamakmış.

Güzel rüyalarında sürekli yakışıklı bir prensi görür sürekli onun kim olduğunu merak edermiş.

Günün birinde o prensle evleneceğini ve onunla güzel bir sarayda yaşayacağını düşünürmüş. Rüyalarında olduğu gibi Güzel’in hayatı mutluluk doluyken bir gün kaderi tamamen değişti.

Korkunç bir fırtına yüzünden babası tüm gemilerini dolayısıyla da tüm parasını kaybetmişti.

Eve döndüğünde kızına sarılarak ona: “Her şey bitti kızım. Artık zengin bir aile değiliz.”

Güzel “Merak etme baba, yakında her şey yoluna girecek ve mutlaka bir kurtuluş yolu bulacağız. Benim tek servetim sensin, seninle mutluyum.” demiş.

Tüccarın yoksulluğu yüzünden çok geçmeden tüm hizmetkârlar evden ayrılınca, evi Güzel çekip çevirmeye başladı.

Kardeşleriyse yoksulluk içinde yaşamaktan yakınırken o sürekli babasının yüzünün tekrar gülmesi için tanrıya dua ederdi.

Bir gün tüccar gemilerinden birinin limana doğru geldiği haberini alınca ve kızlarına:

“Sizlere sevineceğiniz bir haberim var. Gemilerimden biri limana gelmiş. Artık her şey eskisi gibi olacak, önce limana gitmek için yola çıkmalıyım. Söyleyin bakalım, her birinize ne hediye alayım?”

Büyük kız “Yeni elbiseler istiyorum.”

Ortanca kız “Ben mücevher istiyorum.” demiş.

Küçük kızının bir şey istemediğini gören babası: “Söyle bakalım sana ne alayım benim güzeller güzeli kızım?”

Güzel: “Tek istediğim eve sağ salim dönmen baba.”

“Gerçekten çok tatlısın kızım. Sağ olasın ama her ne istiyorsan bana söylemelisin.”

“Kırmızı bir gül, sadece bir tane lütfen.”

“Elbette güzel kızım, memnuniyetle” demiş.

Tüccar evden bu mutlu haberle limana gitmek üzere ayrıldı. Limana yaklaşırken geminin terk edildiğini ve mürettebatın gemide kalan tüm malları alıp kaçtığını gördü.

Büyük üzüntü yaşayan tüccar evine doğru gitmeye başladı. Düşünceler içindeki tüccar yoldan saptı ve ormanlık bir alana girerek kayboldu.

Kar yağmaya başlayınca, her tarafa bembeyaz olmuştu. Atı o sık ormanlık alanda yürüyemediği için onu bir ağacın altında dinlenmeye bıraktı.

Uzakta parlayan ışıklar gözüne ilişince o yöne doğru ilerledi. Çok büyük ve etkileyici bir yerdi. Oraya yaklaştığında parıldayan bir altın kapı aralandı. Portakal ağaçlarının olduğu yere hiç kar yağmamış olması tuhaftı.

Tüccar “ah, ne kadar güzel bir yer burası böyle! Saraya girip mutlaka bu saraydaki kralla tanışmalıyım.” diye mırıldandı.

Tüccar büyük bir salondan geçip, bekledi, biri gelir mi diye etrafına bakındı. Ama uzun bir bekleyişten sonra hala kimse gelmemişti.

Tüccar seslenmeye başladı “Kimse yok mu? Burada hiç kimse yok mu? Hey!” ama kimsecikler yoktu etrafta, sadece nefis pastalar ve meyvelerle donatılmış bir yemek masası vardı.

Masaya yönelerek “yemek yemeye başlayabilirim, bu düşünceli ev sahibine sonra teşekkür etmem gerekecek. Artık her kimse.”

Kısa bir sürede yemeğini bitirdi. Doyana kadar yedikten sonra yukarı çıktı. Karşısına çıkan ilk kapıyı açtı ve temiz güzel bir yatağın olduğu bir odayla karşılaşınca

“Yüce tanrım, şansımın açılmasının zamanı gelmişti.”

Tüccar ertesi gün güzel bir güne uyandı. Kendisi için konmuş temiz kıyafetleri fark edince sevinerek hazırlandı ve aşağı, salona indi.

Kahvaltı masası hazırdı, orada süt, taze sıkılmış meyve suları, ekmekler… Karnını güzelce doyurdu ve ayağa kalktı.

“Merhaba, kimse var mı acaba? Misafirperverliğiniz için çok teşekkür ederim. Çok cömertsiniz gerçekten, artık gitmem gerek hoşça kalın” dedikten sonra dışarı çıkar çıkmaz göz alabildiğince büyük bir gül bahçesini gördü.

Güzel ve Çirkin Masalı-Oku

“Kırmızı gül! Evet, bunu Güzel’ime götürebilirim herhalde. Hemen bahçeye yaklaştı ve oradan bir gül aldı. Gülü koparır koparmaz arkasından şiddetli bir hırlama sesi geldi.

Arkasına baktığında kıpkırmızı gözleri, bıçak kadar keskin dişleriyle büyük bir canavarı karşısında buldu.

Çirkin: “Güllerimi koparabileceğini kim söyledi? Seni sarayımda ağırlamam yetmedi mi? Minnettarlığını böyle mi gösteriyorsun? Bu küstahlığın cezasız kalmayacak.”

“Hayır, bana acyın! Merhamet efendim, ihtiyaç duyduğum anda bana yemek veren, bana evini açan bu bonkör kişi kızım için güllerinden bir tanecik alırsam sorun etmez diye düşünmüştüm. Beni affedin ne olur affedin.”

“Kızın mı? Pekala.. O halde sana bir teklifim var. Hayatını kurtaracak bir teklif.”

“Nedir o teklif efendim? Sizin için her şeyi yapmaya hazırım. Üç kızım şu anda yolumu gözlüyorlardır.”

“Üç kız demek. Pekâlâ, kızlarından birini bu sarayda benimle kalmaya razı edersen işte o zaman sana özgürlüğünü vereceğim.”

“Söz veriyorum. Söz! Birinin size geleceğinden hiç kuşkum yok.”

“Pekâlâ, sana en hızlı atlarımdan birini vereceğim. Buraya kızınla dönmen içinde sana bir ay veriyorum. Eğer gelecekse kendi isteğiyle gelmeli. Aksi takdirde onu buraya kabul etmem. Bir ay içinde buraya gelmezsen gelip seni bulacağım. Şimdi git, o güzel güllerden birini de kızına götür. “

Canını kurtarmak için teklifini başta kabul etmiş olsa da kızlarından birinin gelmeyi kabul edeceğini düşünmüyordu. Ölmekten beter haldeki zavallı tüccar geri döndü.

Atı çok hızlı yol aldı ve kısa sürede evine ulaştı. Kızları onu karşılamak için yanına koştu.

Büyük kız “babacığım, bana hediyemi ver.”

Küçük kız

“Nasılsın baba? Yorulmuş olmalısın.”

Tüccar “İşte benden getirmemi istediğin gül kızım. Neye mal olduğunu asla bilemezsin.” dedikten sonra kızlarına gemisini ve karşılaştığı canavarı anlattı.

Kızlardan büyüğü ve ortancası:

“Hepsi senin hatan. Neden ondan çiçek getirmesini istedin ki? Evet, mantıklı bir şey istemiş olsan başına bu gelmeyecekti.” dediler.

Güzel:

“Bu talihsizliğin nedeni gerçekten de benim, o yüzden babamın sözünü tutabilmesi içinde ben oraya gideceğim.”

“Ah, benim güzel kızım! Çok üzgünüm inan bana çok üzgünüm. Sana bu talihsizliği ben getirdim kızım.”

“Sorumlusu ben olduğuma göre acısını da benim çekmem gerekir. ” demiş Güzel kararında ısrarcıydı ve babasını yüreklendirdi ve neşelendirdi.

Bir aylık süre çabucak geçmişti, hazırlanıp, çirkin’in sarayına gitmek üzere yolu koyuldular. Ormana vardıklarına Şaşırtıcı bir şekilde orman aydınlandı. Sanki tüm evren ona hoş geldin diyordu.

Bir ara babası “gel evimize dönelim, lütfen hayatını mahvetme” dese de Güzel: “Bunun üstesinden gelecek cesarete sahibim.” demiş.

Kısa süre sonra portakal ağaçlarının olduğu patikaya geldiler. kaleye yaklaştıklarında kapı aralandı ve içeri girdiler.

Büyük salona ulaştıklarında masanın leziz yemeklerle donatıldığını gördüler. Uzun yolculukları sonrasında acıkmışlardı. İkisi de yemeğe koyuldu ancak yemeklerini bitirmelerine daha fırsat olmadan onlara yaklaşan Çirkin’in ayak sesleri duyuldu.

Güzel ve Çirkin Hikayesi

“İyi akşamlar Güzel dedi Çirkin. “

“İyi akşamlar majesteleri.”

“Buraya, kendi rızanla mı geldin?”

“Evet.”

“Baban gittikten sonrada burada mı kalacaksın?”

“Evet.”

Tüccara dönen Çirkin “dışarda senin için hazırlanmış altınla dolu sandıkların yüklendiği bir at daha bulacaksın.”dedi

Tüccar:

“Hoşça kal benim güzel kızım. Seni her gün özleyeceğim inan bana.”

“Bende seni özleyeceğim baba.”

Babası yola koyuldu ve kısa sürede gözden kayboldu.

“İstersen yukarı çık ve dinlen biraz. İyi geceler” dedi Çirkin.

Güzel ” İyi geceler.”

Güzel ilk kapıyı açtı ve çok güzel döşenmiş bir odayla karşılaştı. Yatağına uzandı ve hemen uykuya daldı. Sabah uyandığında isteyebileceği her şeyin üzerinde olduğu bir masa gördü.

hazırlandıktan sonra büyük salona geçince öğle yemeği hazır bekliyordu. Yemekten sonra bir koltuğun köşesine sokuldu.

“Bu çirkin canavar beni sonsuza dek mahkum mu edecek? Nasıl kendimi kurtarabilirim? ” diye düşünürken tekrar uykuya daldı.

Akşam olmak üzereydi Çirkin’in geldiğini görünce öylece ona baktı.

“İyi akşamlar Güzel.”

“İyi akşamlar.”

“Beni seviyor musun Güzel? Benimle evlenir misin?”

“Ne?”

“Korkmadan evet ya da hayır de.”

“Hayır.”

“Evlenmeyeceğine göre iyi geceler Güzel.”

“İyi geceler.”

Onu reddettiği halde öfkelenmemesine sevinmişti. Her akşam yemekten sonra Çirkin onu görmeye geliyor ve iyi geceler dilemeden hep aynı soruyu soruyordu.

Güzel, benimle evlenir misin? Güzel ne zaman “Hayır” dese üzgün bir halde gidiyordu.

Gel zaman git zaman derken Güzel Çirkin’den korkmamaya başladı. Çünkü ona karşı hep nazikti. Sarayda yaşamak Güzel için eğlenceli bir hale gelmişti.

Bahçede güzel vakit geçiriyordu, çeşmeler, portakal ağaçları, mersin ağaçları ve kuşlar vardı. Çirkin’de bazen Güzel için piyano çalıyor ve onunla uzun sohbetler yapıyordu. Uzun bir süre bu şekilde yaşadılar.

Sonra Güzel babasını ve kız kardeşlerini görmek için özlem duymaya başladı. Çok üzgün olduğunu gören Çirkin ona sordu:

“Sorun ne hayatım? Şu ara üzgün görünüyorsun.”

“Babamı yeniden görmek istiyorum. Lütfen bir haftalığına ona gitmeme izin ver. Sonra döneceğime söz veriyorum.”

“Ah Güzel! Benden nefret ettiğin için mi kaçmak istiyorsun?”

“Hayır, hayır ondan değil! Senden nefret etmiyorum hatta seni bir süre yalnız bırakacağım içinde üzülüyorum.”

“İstediğin hiçbir şeyi geri çeviremem, hayatıma mal olacak bile olsa! Eğer zamanında geri gelmezsen bir daha beni bulamayabilirsin.

“Ah, tanrım! Buna asla izin vermem, bana her zaman iyi davrandın.”

“Seyahat için at arabasına ihtiyacın yok. Bu yüzüğü tak ve uyu. Hiçbir şeyden korkma! Huzur içinde uyu, uyandığında babanın evinde olacaksın.”

“Gerçekten mi? Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim.”

“Geri gelmek istediğinde de bu yüzüğü parmağından çıkar. Kendini yeniden burada bulacaksın. İyi geceler Güzel, seni çok özleyeceğim.”

“Sana da iyi geceler, nezaketin içinde teşekkür ederim.”

“Verdiğin sözü hatırla yeter.”

“Evet..Evet..Evet..”

Çirkin gider gitmez, odasına giden Güzel, yüzüğü parmağına takarak uykuya daldı. Ertesi sabah kendini babasının evindeki yatakta buldu. Kız kardeşleri sihirli bir şekilde ortaya çıkmasına şaşırmıştı. Babası ona sıkı sıkı sarıldı ve mutluluktan ağlamaya başladı.

“Ah, Güzel. Senin için çok endişelendim kızım, seni çok özledim.”

“Bende seni çok özledim babacığım.”

Güzel babasına Çirkin’in nezaketinden söz etti. Uzun uzun düşündükten sonra babası:

“Çirkin’in seni çok sevdiğini, nezaketi ve iyiliği içinde sevgini ve minnetini hak ettiğini kendin söylüyorsun Güzel. Bence çirkinliğine rağmen ona istediğini vererek onu ödüllendirmelisin, değil mi kızım?”

Güzel ve Çirkin Hikayesi-Oku

Bir hafta çabucak geçivermişti, Güzel çirkin’in yanına geri dönmeyi tamamen unutmuştu. Bir gece rüyasında Çirkin’i yere yatmış ölmekte olduğunu gördü.

“Aman tanrım!” Bu rüya Güzel’i o kadar korkutmuştu ki hemen o gece babası ve kız kardeşleriyle vedalaştı. Yatağa girer girmez yüzüğü parmağından çıkardı ve hemen uykuya daldı. Sabah uyandığında Çirkin’in sarayındaydı.

Hemen Çirkin’i rüyada gördüğü yere gitti. Çirkin hala oradaydı ve hiç hareket etmiyordu.

“Ah tanrım. Gerçekten öldü mü? Seni yalnız bıraktığım için özür dilerim, bu benim hatam.” diyerek ağlamaya başladı o anda ona bir kez daha baktığında hala nefes aldığını fark etti.

Aceleyle su getirip yüzüne serpti. Çirkin’in canlanmaya başlaması onu çok sevindirdi.

“Çirkin, beni ne kadarda korkuttun. Seni ne kadar sevdiğimi şu ana kadar bilmiyordum, geç kaldığımda anladım.”

“Gerçekten benim kadar çirkin bir yaratığı sevebilir misin?”

“Evet. iyi bir kalbin olduğunu görebiliyorum. Bu benim hayatta isteyebileceğimden bile fazlası.”

“Güzel, benimle evlenir misin?”

“Evet, evlenirim.” der demez, Çirkin’i parlak bir ışık kapladı.

Havaya doğru süzüldü ve aşağı yakışıklı bir prens olarak indi.

Güzel: “Ah tanrım, sen o rüyalarımdaki prenssin. Rüyalarımda hep seni görüyordum.”

“Güzel, benim tatlı Güzel’im. Beni bu korkunç büyüden kurtardığın için teşekkür ederim. Savaşta öldürdüğüm bir büyücü son nefesini vermeden bana bir büyü yaptı. Büyü hiç kimsenin beni sevmemesi içindi. Beni korkunç bir canavara dönüştürdü. Sen gerçek sevginle o büyüyü bozmayı başardın.”

“Bunun gerçek olduğuna inanamıyorum. Rüyamı görüyorum?” deyince Çirkin onu yavaşça çimdikledi.

“Rüya değilmiş, sen gerçek bir prenssin. Gerçek aşkım.”

“Daha fazla beklemeyelim, evine gidelim düğün hazırlıklarına başlayalım.

Öyle de yaptılar. Hemen ertesi gün dillere destan bir düğünle evlendiler. Sonunda güzellik karşısında kazanan iyilik oldu. Güzellik güzel bir yüze sahip olmak değildir. Güzel bir akla, güzel bir kalbe ve de en önemlisi güzel bir ruha sahip olmaktır. Güzel ve çirkin prens sonsuza dek mutlu yaşadılar.

Güzel ve Çirkin Özeti

Evvel zaman içinde ticaret için uzak ülkelere giden zengin bir tüccar varmış. Bu tüccar çok sevdiği beş kızıyla beraber yaşarmış. Kızların hepside birbirinden güzel olsada içlerinden en küçüğü ablalarına göre çok daha güzel ve iyi niyetliymiş.

Bir gün Tüccar uzun bir yolculuğa çımadan kızlarına isteklerini sormuş. Dört kız güzel kıyafetler, değerli eşyalar isterken en küçükleri babasının sağ salim dönmesini ve sadece bir gül istediğini söylemiş.

Tüccar uzun süren bir yolculuk sonunda ticaret için gittiği ülkeye varmış, mallarını sattıktan sonra kızlarının istedikleri hediyeleri almış ama en küçük kızının istediği gül’ü bulamamıştı.

Eve dönmek için gemilerine binen adam yolda gelirken gemileri alabora olur, bazı gemileri de kaybolunca eve eli boş döner çünkü aldığı hediyeler gemiyle beraber suya batmıştı.

Küçük kızı hariç hepsi hediyeleri gelmediği ve fakirleştikleri için babalarına kızarlarken güzel ise babasının sağ salim gelmesine çok sevinmişti.

Bir gün gemilerinin kıyıya yanaştığı haberini alan adam sahile gidince geminin boşaltıldığını görünce üzgün bir şekilde eve döneceğine yolunu kaybetmiş ormanda bir saraya rastlamıştı.

O gece sarayda kalan adam etrafta kimseyi görememişti. Sabah bahçedeki gülleri görünce bir gül kopartarak kızına götürmek istemiş. Tamda o sırada ortaya çıkan çirkin adama kızarak yaptığına karşılık kızlarından birinin kendi rızayla sarayda kalmak istemesine karşılık onu serbest bırakmış.

Diğer dört kız bunu kabul etmezken, Güzel tüm olanların kendisi yüzünden babasının başına geldiğini düşünerek çirkinle beraber sarayda kalmayı kabul eder.

Çirkinle sarayda yaşayan güzel Çirkini zamanla sever, bu sevgiyle beraber büyü bozulur ve çirkin yakışıklı bir prense dönüşür. Evlenen güzel ve çirkin sonsuza kadar mutlu yaşarlar.

Güzel ve Çirkin Hikayesi Soruları

  • Güzel ve Çirkin hangi ülkenin: İlk olarak Fransa’da derlenerek yayımlanmış olan geleneksel bir halk hikayesidir.
  • Güzel ve Çirkin kitabının yazarı kimdir: Türkçe de  Güzel ile Canavar olarak bilinen,  Gabrielle-Suzanne Barbot de Villeneuve  adlı ünlü Fransız yazar tarafından  kaleme alınmıştır.
  • Çirkin ve Güzel kaç yaş üstü: Her yaş gurubu tarafından sevilerek okunan bu Öykü. Özellikle 4 yaşından büyükler tarafından tercih edilmektedir.
  • Güzel ve çirkin gerçek hikayesi: 18 yüzyıldan beri beğenilere okunan bu Fransız peri masalının gerçek hayatta yaşanılan bir olaydan ilham aldığını biliyor muydunuz? Meşhur La Bette et la Bête Öyküsünden ilham alarak yazılmış olan bu masalın ana kaynağı, 1500’lü yıllarda yaşamış olan Petrus Gonsalvus ve karısı Catherine’ye dayanmaktadır.

Uyku Masalları – Türkçe Masallar – 1 Yaş Hikayeleri


Benzer İçerikler

Köpek Balığı Masalı
Köpek Balığı Hikayesi
Açgözlü Kedi Masalı
Açgözlü Kedi Hikayesi
Sihirli Çan
Sihirli Çan Hikayesi
Ayağına Diken Batan Serçe
Ayağına Diken Batan Serçe Hikayesi

Yorumlar

  1. Solin says:

    Harika

  2. Solin says:

    Harikaydı bayıldım gerçekten muhteşem ve çok romantik ❤️

  3. Anonim says:

    Çok güzeldi kardeşime okudum çok beğendi☺️

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Masal Oku | © 2023, Tüm hakları saklıdır.