İpin Sırrı Hikayesi

İpin Sırrı

Abone Ol google news
İpin Sırrı
İpin Sırrı

Abdulkadir Geylani Hazretleri’nin Yapılan İki Duaya da Yardımı Kıssadan Hisse Oku

Bağdat’ta dul çaresiz ve kimsesiz bir kadın vardı. Bu kadının da bakla hükümlü olduğu altı öksüz çocuğu ve bir de ihtiyar anası bulunuyordu.

Kadın geçimini sağlam için bir hafta uğraşır, el emeği göz nuru iplik eğirir, bunlarla pazara çıkar ve ansıyla çocuklarının rızkını bu şekilde temin etmeye çalışırdı.

Karınları tam doymasa da aç, açık kalmazlar geçinip giderlerdi. Gün akşamlanır, doğan ölür, açan solar olan oldu. Bu dul kadın vakit saat erişince alemi bekaya girdi haneye.

Kadının ölümünden sonra altı çocuğun bakımıysa kendisine bile zor bakan ihtiyar anasına kala kaldı. Kadın yaşlılığın verdiği güçsüzlükle pazara her hafta çıkamıyor ama durmadan ip eğiriyordu.

Epeyce bir zaman sonra baktı ki altı yüz dirhem edecek kadar ip eğirmiş. Artık bunları pazara götürüp satmanın vakti gelmiştir diyip pazarın yolunu tuttu.

Yol boyunca da içinden şu duayı etti:

-Yarabbi bu öksüzlerin, yetimlerin rızkını ver. Bunların senden başka koruyanı gözeteni yok.

Ben ve bu altı yetim sana emanetiz, gayrisini sen bilirsin. Kendisini pazara ulaştıracak yol istikametinde ilerlemekteyken Şeyh Abdulkadir  Geylani Hazretlerinin evinin önünden geçti.

Evinin önünde onu ve müritlerini sabah namazı için dışarı çıkmış olarak görünce durakladı.

Şeyhe saygı gösterdi. Şeyh Abdulkadir Hazetleri de onu görüp nereye gittiğini sordu. Bacı hoş geldin nereden gelip nereye gidersin.

Bir miktar ipliğim var pazara götürüp onu satacam, yetimlerimin rızkını çıkarmayı ümit ediyorum. İpini benim satmamı ister misin?

Benden altı yüz dirhem ip isteniyor, gel bu ipi hazır müşterisine verelim, senin için bu ipi ben satayım.

Memnuniyetle efendim ne demek lütuf  buyurmuş olursunuz dedi ve ipi Abulkadir Geylani Hazretlerine verdi. Abdulkadir  Geylani Hazretleri kadından aldığı ipi eline aldığı gibi mescidin damına fırlattı.

İpi atmasıyla da nereden geldiği belli olamayan büyük bir kuş gelip, ipi kaptığı gibi uzaklaştı gitti. Kadın bu ne biçim şaka o benim çocuklarımın rızkıydı diye kendi kendine söylenmeye başlayınca müritler, kadının itiraz etmemesi için işaret ettiler.

Kadında her ne kadar olup bitenden bir şey anlamamış  olsa da Şeyh’ten altı yüz dirhem alacağı olduğunu düşünerek, koskoca Şeyh yalan söyleyecek değil ya diyerekten daha fazla bir şey söylemedi. Abdulkadir Geylani Hazretleri de kadına dönerek:

-Hatun canını sıkma ipliği satmaya gönderdim, parası gelsin ne kadar ettiyse karşılığını alırsın, paran kalmaz korkma. Kadın:

-Pekala madem siz öyle söylüyorsunuz diyerek evine gitti. Ertesi gün ilk işi Şeyhin yanına uğramaktı.

Satmaya gönderdiğiniz ip satıldı mı? Abdulkadir Geylani Hazretleri iplik satıldı fakat parası henüz gelmedi.

Korkma, endişelenme bir hafta kadar zaman içinde parası da gelir nasılsa. Kadın bir hafta sonra aynı gün yine Şeyhin huzurundaydı, paraysa henüz gelmemişti.

Şeyh Abdulkadir Geylani Hazretleri kadına:

-Yarın gel paranı al dedi. Kadınsa kendi kendine pazara niye gitmedim ki şimdi param çoktan elimde olurdu diye hayıflana hayıflana evinin yolunu tutmak üzereyken Şeyhin sadık müritleri kadına:

Bu kadar sabrettin bir gün daha sabret bakalım, yüce Mevla ne gösterecek dediler. Müritler işin hikmetinin derdindeydi, kadınsa parasının derdinde.

Beklenen gün gelip çattı,  ertesi gün oldu Abdulkadir Geylani Hazretlerinin huzuruna o ana kadar görülmeyen bir heyet geldi ve hiç bir şey söylemeden bin altın takdim ettiler.

Meraklanan müritler heyete bu kadar paranın ne olduğunu niçin Şeyhe takdim ettiklerini sordular. Gelenler tüccar olduğunu belirterek altınlar Hz Şeyhindir.

Denizde yolculuk yapıyordum öyle bir fırtına çıktı ki geminin yelkeni bu fırtınaya dayanamayarak delindi.

Biz de yol alamaz olduk, denizin ortasında öylece kala kaldık. Kaptana bu işin bir çaresi yok mu, böyle elimiz kolumuz bağlı bekleyecek miyiz? Diye sorduğumuzda kaptan:

-Altı yüz dirhem ip olsa geminin yelkenini onarır  yolumuza devam ederiz ama şu an nerede bulacağız bu kadar ipi, gökten zembille inecek değil ya dedi. Bizlerde çaresiz ellerimizi kaldırarak Allah’a dua ettik.

Duamızda ey Allah’ım sen zorda kalmışların duasını kabul edersin. İşte zorda kaldık, çaresiziz duamızı kabul et, bizi bu dertten sıkıntıdan kurtar, sevdiğin kullar yüzü suyu hürmetine zamanının sultanı varifi  olan Şeyh Abdulkadir Geylani Hazretlerinin yüzü suyu hürmetine bize ihtiyacımız olan altı yüz dirhem ipi gönder.

Sana yemin ederim ki senin rızan için Abdulkadir Geylani Hazretlerine bin altın vereceğiz diye yalvardık. Bir de baktık ki bir kuş gelip altı yüz dirhem ipliği geminin güvertesine bırakıp uçtu gitti. İşte şimdi bu yaptığımız zorda can havliyle ettiğimiz o adağı bugün canı gönülden yerine getirmemizdir dediler.

Tüccarlar ayrıldıktan bir müddet sonra ihtiyar kadın gelip parasını sordu. Sattığınız ipin parası geldi mi acaba efendim. Şeyh Abdulkadir Geylani Hazretleri tüccarların adadığı bin altını kadına uzattı ve dedi ki, benim satışım da senin ki kadar karlı olmuş mu.

Kadın bir anda zengin olmuş. Ne diyeceğini şaşırmış. Eli ayağı bir birine dolaşarak, kekeleyerek Abdulkadir Geylani Hazretlerine teşekkür edip huzurundan ayrıldı. İşte yaşlı kadının da duası kabul olmuştu.

En Güzel MasallarEn Güzel Hikayeler6 Yaş Hikayeleri


Benzer İçerikler

Habibin Tövbesi
Habibin Tövbesi Baba ve Kızın Hikayesi
Cennete Komşu Almak
Cennete Komşu Almak Hikayesi
Üç Arkadaş
Üç Arkadaş Hikâyesi
Dünyanın Su Kadar Kıymeti Yok
Dünyanın Su Kadar Kıymeti Yok Hikaye

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Masal Oku | © 2023, Tüm hakları saklıdır.