İyilik Ağacıyla Büyüyen Küçük Kasaba Masalı

Melih ÖZKAŞ Avatar
Melih ÖZKAŞ
Iyilik Masalları
19 Eylül 2025
15 dk
İyilik Çekirdeği Elif’in Masalı ve İyilik Ağacı - Masal - 1

Uçsuz bucaksız bir çayırın yanında, denizin tuzu rüzgâra karıştığı küçük bir kasabada, Elif adında meraklı mı meraklı, gülüşü çınlayan, kalbi kocaman bir kız yaşardı. Elif altı yaşındaydı, saçlarını her sabah iki yandan toplar, yanaklarında iki minik gamzesini göstererek herkese “Günaydın!” derdi. En iyi arkadaşları mahallenin miskin kedisi Tarçın, çitlerin üzerinden gülerek konan serçe Cikcik ve arada bir ağır ağır yol kesen kaplumbağa Tospik’ti. Elif’in en sevdiği şeylerden biri, okuldan dönerken parkta durup kıvrık dallarıyla göğe uzanan yaşlı çınarın yanında hayallere dalmaktı.
Bir gün rüzgâr fısıltılarla yaprakları hışırdatırken Elif çınarın dibinde pırıl pırıl, mercimek tanesi kadar küçük bir şeyin ışıldadığını gördü. Eğilip avucuna aldı, ışık sıcacık bir dokunuş gibi avucundan kalbine doğru yürüdü. “Ne kadar güzel!” dedi Elif, “Sanki içinde minik bir güneş var.” O anda neredeyse duyulmayacak kadar ince bir ses geldi: “Ben bir iyilik çekirdeğiyim.” Elif şaşkınlıkla etrafa baktı, kimse yoktu. “Benimle mi konuştun?” diye sordu çekirdeğe. Çekirdek sıcak bir ışıkla parladı. “Evet. Beni kalbinin yanında taşı. Her yaptığın iyilikte pıt diye ışıldarım, büyürüm. Ben büyüdükçe etraf da güzelleşir.” Elif’in gözleri yuvarlandı. “Yani… bir gülüş, bir ‘lütfen’, bir ‘teşekkür ederim’ de sayılır mı?” Çekirdek tatlı tatlı titredi. “Küçük iyilik diye bir şey yoktur, hepsi gerçek ve kıymetlidir.” Elif çekirdeği dikkatle küçük bir kesenin içine koydu, keseyi de boynuna astı. O gün okul dönüşünde simitçiden aldığı sıcacık simidi ikiye bölerken, gözleri Tarçın’la buluştu. “Sana da var,” dedi Elif, simidin yarısını kedinin önüne bıraktı. Tam o anda kesenin içinden pıt diye bir ışık fırladı, Elif’in kalbini ısıttı. “İşe yarıyor!” diye sevinçle fısıldadı.

İyilik Çekirdeği Elif’in Masalı ve İyilik Ağacı - Masal - 2

Az ileride pazardan torbalarıyla dönen yaşlı bir teyze vardı. Torbalar ağırdı, bir tanesi yere düşmüş, domatesler yuvarlanıyordu. Elif koştu, “Teyze, yardım edebilir miyim?” dedi. Teyze gülümsedi, “Ah güzel yavrum, sağ ol,” dedi. Elif torbaları kapıya kadar taşıdı, domatesleri topladı. Kesesindeki çekirdek yine pıt diye ışıldadı. Elif teşekkür almayı da unutmadı, “Rica ederim, iyi günler!” dedi. Kalbinin içinde bir çiçek açar gibi oluyordu. O günün akşamı Elif çekirdeği avucuna koydu. “İyilik çekirdeği, seni nereye ekmeliyim?” Çekirdek minik bir sıcaklık gönderdi. “Ben iyilikle büyürüm, ama toprağa da kavuşmak isterim. Üç kez ışıldadığımda beni çınarın altına ek, suyu da gülüşlerin olsun.” Ertesi sabah Elif, çekirdeğin üçüncü ışığını da çok geçmeden görmüş oldu.
Okulda sıra arkadaşı Mehmet boyasını arıyordu, üzgünce “Mavi kalemimi bulamıyorum,” dedi. Elif kalemliğinden mavi kalemini uzattı. “Benimkiyle boyayabilirsin.” Mehmet’in yüzü aydınlandı, “Teşekkür ederim, sen çok iyi bir arkadaşsın,” dedi. Pıt! Çekirdek içten içe yandı. Elif okul çıkışı çınara koştu, çekirdeği küçük bir çukur açıp içine yerleştirdi, üzerine toprak serpti ve suladı. “Suyum gülüşüm olsun,” dedi ve yüzünü güneşe kaldırıp kocaman güldü. O gün rüzgâr, Elif’in gülüşünü alıp çınarın dalları arasına taşıdı sanki. Ertesi sabah mucize gibi bir şey oldu: Elif aynı yere gidince toprağın üstünde minicik bir filiz gördü. İncecikti ama çok canlıydı, yeni doğmuş bir bebek gibi titreyen yeşil bir parmak. “Merhaba,” dedi Elif, “Sen iyilik filizisin!” Filiz sanki selam verir gibi eğildi. O günden sonra Elif’in günleri iyilik arayışıyla geçti. Öğle arasında okulun bahçesinde küçük bir salyangozun yolun ortasında kaldığını gördü. Çocuklar koşuyor, top oynuyordu. “Durun!” diye seslendi Elif. “Salyangoz geçiyor.” Bir dal parçasıyla küçük bir köprü yaptı, salyangozu yavaşça çime taşıdı. Arkadaşları merakla izledi. “Ne kadar tatlı,” dedi biri, “Ezilseydi üzülürdüm.” Elif içini çekti, “Küçük bir canı korumak da iyiliktir.” Filiz, okuldan döndüğünde sanki bir santim daha uzamıştı. Elif her seferinde ona fısıldayarak, “Bugün neler yaptığımı tahmin et,” derdi. Filiz rüzgârla hışırdar, sanki “Anlat” derdi. Bir gün kasabada uçurtma şenliği vardı. Herkes rengârenk uçurtmalarıyla meydana doluşmuştu.

İyilik Çekirdeği Elif’in Masalı ve İyilik Ağacı - Masal - 3

Gökyüzünde kırmızı, sarı, mavi kuyruklar dans ederken küçük bir çocuk uçurtmasını tutamayıp ağlamaklı oldu. “Uçurtmam çınarın en yüksek dalına takıldı!” diye sızlanıyordu. Çocuğun adı Efe’ydi. Elif yaklaştı, “Üzülme Efe, birlikte bir yol bulabiliriz,” dedi. O sırada Bora adında bir çocuk homurdanarak, “Boş ver, nasılsa yırtılmıştır,” dedi ve toprağı ayağıyla eşeledi. Elif Bora’ya döndü, “Sanki biraz öfkelisin,” dedi sakince. Bora alay eder gibi içini çekti, ama gözleri dolu doluydu. “Kız kardeşim hasta, annemler hastanedeyken herkes bir şeyler istiyor benden. Yoruldum,” dedi ve başını eğdi. Elif bir adım yaklaşıp yumuşak sesle, “Kız kardeşin için endişelendiğin belli. İstersen önce Efe’nin uçurtmasını indirelim, sonra da sana biraz zaman ayarlayalım.
Beraber yapınca her şey daha kolay,” dedi. Bora şaşırdı. “Ben kötü biri değilim,” der gibi baktı. “Özür dilerim, kaba davrandım,” dedi. “Özür dilerim demek de iyiliktir,” diye gülümsedi Elif. Hemen uzun bir sopaya ip bağladılar, Elif sopayı dikkatle kaldırdı, Bora ve Efe ipi tuttu, “Bir… iki… üç!” diye sayarak uçurtmayı dalların arasından yavaşça çektiler. Uçurtma sağlamdı. Efe’nin gözleri sevinçten parladı, “Teşekkür ederim!” dedi. Elif, “Rica ederiz,” dedi. Bora ise içinden geçen kocaman bir nefesi verdi, yüzüne küçük bir gülümseme geldi. “Sanırım yardım edilmek güzelmiş,” dedi. İyilik filizi o akşam Elif’i görünce sanki yapraklarını çırptı. Artık iki yaprağı vardı ve yaprakların ucunda minik minik ışık damlaları birikmiş gibiydi.

İyilik Çekirdeği Elif’in Masalı ve İyilik Ağacı - Masal - 4

Elif filize su verirken, “Biliyor musun,” dedi, “Bora bugün özür diledi. İnsan üzgünken veya yorgunken kaba davranabiliyor. Ama kalbinde iyilik varsa, onu yine buluyor.” Filiz hışır hışır onayladı. Günler birbirini kovalarken iyilikler de çoğaldı. Elif, bakkala girdiğinde kapıyı arkasından tutup gelip geçenlere gülümseyerek “Buyurun,” demeye başladı. Sınıfta bir oyun kurdular: Her “lütfen” bir çiçek, her “teşekkür ederim” bir kelebek olsun diye düşündüler. Kâğıttan çiçek ve kelebek çizip panoya astılar. “Bugün kimler çiçek açtırdı, kimler uçurdu?” diye her gün konuştular. Bora da bu oyunu sevdi. “Bu sabah kardeşimin çorbasını karıştırdım, annem dinlendi,” dediğinde, Elif “İşte bu bir çiçek!” diye alkışladı. İyilik filizi artık filiz değil, minik bir fidan olmuştu. Boyu Elif’in beline geliyordu. Yaprakları saat gibi tik tak ışıldıyor, rüzgâr estikçe incecik bir çan sesi çıkarıyordu.
Bir akşamüstü, güneş tepenin ardına inerken fidandan belli belirsiz kokular yayıldı. Vanilya gibi tatlı, yağmur sonrası toprak gibi tazeydi. Elif merakla yaklaştı ve fidanın gövdesine yanağını dayadı. “Teşekkür ederim,” dedi fidan, yapraklarını şakırdatıp. Elif’in gözleri büyüdü. “Sen artık konuşabiliyor musun?” Fidan gülerek sustu ve yalnızca bir yaprağını Elif’in saçına değdirdi. O günden sonra kasabada ilginç bir şey fark edildi. Kim biri için kapıyı tutsa, birine yoldaki çöpü almaya yardım etse, “Afiyet olsun” dese veya “Özür dilerim” dese, çınarın yanından tıngır tıngır ince bir zil sesi geliyordu. İnsanlar başlarını kaldırıp birbirlerine bakıyor, sonra gülümsüyorlardı. “Duydun mu?” “Evet, biri iyilik yaptı!” Böyle diye diye, kasabada iyilikler birbirine eklenmeye başladı. Bir sabah yağmur bardaktan boşanırcasına yağarken Elif ve arkadaşları okula kadar ıslandılar.

İyilik Çekirdeği Elif’in Masalı ve İyilik Ağacı - Masal - 5

Okulun kapısında nöbetçi öğretmen şemsiyesini yeni gelen minik bir çocuğa uzattı. Tıng! Kapıdan içeri girer girmez herkesin yüzüne ılık bir ışık vurdu. Elif hemen camdan çınarın yanına baktı kendi fidanları büyümüş, dallarına minik, ışıklı çan çiçekleri takılmıştı. “Görüyor musun?” diye Cikcik pencereye konup cıvıldadı, “Çiçeklerin gözleri var sanki!” Elif kıkırdadı. “Onlar iyilik gözleri. Kim iyi bir şey yaparsa göz kırparlar.” Ertesi hafta pazarda kalabalık yaşandı, herkes en taze meyveyi almak için telaşla birbirini itiyordu. İtildiğini düşünen bir amca “Yavaş!” diye bağırdı. Tıngırtılar sustu. Elif’in içi tedirgin oldu. Koşarak çınarın yanına gitti, fidanın yaprakları sanki biraz solmuş gibiydi. “Demek ki iyilik susarsa, çanlar da susuyor,” dedi kendi kendine. Sonra durdu, derin bir nefes aldı. “Demek ki şimdi iyilik yapmak için daha çok fırsat var.” Pazar yerine geri döndü, çöpe atılmış bir karton kutuyu alıp tezgâhların arasında bir sıralama çizgisi yaptı. “Sırayla alırsak herkesin meyvesi olacak,” diye bağırdı. İki küçük çocuk ellerinde şeftaliyle bekliyordu. Elif onlara gülümsedi. “Siz önce geldiniz, buyurun.” Kalabalık yavaş yavaş sakinleşti. Bir teyze, “Aferin kızım,” dedi, Elif’e bir mandalina uzattı. Elif mandalinayı ikiye bölüp bir parçasını sırada bekleyen bir çocuğa verdi. Tıng! Çanlar yeniden şarkı söyledi.
Fidan o akşam Elif’i öyle parlak bir ışıkla karşıladı ki, Elif gözlerini kısarak güldü. “Seninle gurur duyuyorum,” dediler sanki çiçekler. “Ben de sizinle,” dedi Elif. O gece Elif bir rüya gördü. Rüyasında fidan kocaman bir ağaca dönüşmüş, dalları bulutlara değmişti. Dallarından minik, parlak tohumlar yağmur damlaları gibi yere düşüyordu. Her tohum düştüğü yerde pıtır pıtır filizleniyor, kasabanın her sokağına küçük iyilik ağaçları yayılıyordu. Sabah uyanınca kalbi kıpır kıpırdı. Okuldan sonra fidanın yanına gidip bekledi. Bora, Mehmet, Efe ve daha niceleri yanına geldi, çember olup oturdular. “Bir şey denemek istiyorum,” dedi Elif. “Hepimiz bugün yaptığımız bir iyiliği söyleyelim. Sonra gözlerimizi kapatıp bu ağacın büyüdüğünü hayal edelim.” Herkes sırayla anlattı: “Ben, küçük kardeşime ayakkabılarını bağlamayı öğrettim.” “Ben, bakkaldaki amcaya bozukluk toparladım.” “Ben, sınıfta düşen silgiyi sahibine verdim.” “Ben, arkadaşım ağlayınca yanında oturdum, o konuşana kadar sustum.”

İyilik Çekirdeği Elif’in Masalı ve İyilik Ağacı - Masal - 6

Gözlerini kapatıp hayal ettiler. Rüzgâr esmeye başladı, yapraklar şarkı söyledi, çanlar dans etti. Gözlerini açtıklarında fidan gerçekten büyümüştü. Şimdi dallarında daha çok çiçek, gövdesinde sıcak bir koku vardı. Ağacın gölgesinde durunca insanın içi hafifliyordu. Kasabada bir “iyilik günü” yapmaya karar verdiler. Herkes evinden bir şey getirdi: Kimi fazla elmasını paylaştı, kimi kitap bıraktı, kimi oyuncak, kimi de sadece bir gülümseme ve bir dinleyen kulak. Belediye başkanı ağacın yanına bir bank koydurdu, üzerine küçük bir yazı: “İyilik gördükçe büyür.” Bora o gün yanlarına yeni taşınmış, çekingen bir çocuk gördü. “Adın ne?” diye sordu. Çocuk fısıldadı, “Deniz.” Bora elini uzattı. “Gel Deniz, bizimle oyna.

İyilik Çekirdeği Elif’in Masalı ve İyilik Ağacı - Masal - 7

İstersen benim topumu sen at.” Deniz’in yüzünde kocaman bir güneş açtı. Tıng! Çınarın dalları bundan daha neşeli bir ses duymamıştı. Güneş inerken ağaç birdenbire titredi ve çiçekleri minik tohumlara dönüştü. Bu tohumlar havada parlayarak çocukların avuçlarına tek tek kondu. Elif kendi avucundaki tohumu görünce kalbi pır pır etti. “Bunlar yeni iyilik çekirdekleri!” diye bağırdı sevinçle. “Onları nereye ekerseniz ekin, suyu her gün yaptığınız iyi bir şey olsun,” diye fısıldadı ağaç. Herkes tohumunu evine, okuluna, parktaki bir köşeye götürdü. Bir süre sonra kasabanın her yanında, bir kapı gıcırtısının eşliğinde bir “buyurun” sesi, bir “teşekkür ederim”, bir “özür dilerim”, bir “yardım eder misin?” duyulur oldu.

İyilik Çekirdeği Elif’in Masalı ve İyilik Ağacı - Masal - 8

Ve her seferinde uzaklardan bir yerden tıngır tıngır şarkılar geliyordu. Elif akşamları ağacın altında oturup Tarçın’ı okşadı, Cikcik’i izledi, Tospik’in ağır ağır geçişini seyretti. Bazen biri gelip yanına oturur, “Bugün birine sarıldım ve ‘iyi ki varsın’ dedim,” derdi. Elif gülümser, “İşte bu, dünyanın en güzel sihri,” diye karşılık verirdi. Çünkü o artık biliyordu: İyilik, kalpten kalbe gizli bir yol kurar. Küçük bir taş gibi atarsın, halkaları genişler, başkalarının kalbine de değiverir. Ne kadar paylaşırsan o kadar çoğalır.

İyilik Çekirdeği Elif’in Masalı ve İyilik Ağacı - Masal - 9

O gece, yıldızlar ağacın çiçeklerine değince çiçekler de yıldızlara döndü sanki. Elif gözlerini kapatıp teşekkür etti: “Beni bulduğun için.” Ağaç yapraklarını şakırdattı: “Asıl sen beni büyüttüğün için.” Ve kasabada o günden sonra kimse birini yalnız bırakmadı. Biri üzüldüğünde yanında bir omuz, yorulduğunda bir el, korktuğunda bir gülüş buldu. Çünkü herkes biliyordu: Küçük bir iyilik, en büyük masalı gerçek yapar. Elif her sabah saçlarını toplarken aynaya bakıp kendi kendine fısıldardı: “Bugün yeni bir iyilik bulacağım.” Bulurdu da.

İyilik Çekirdeği Elif’in Masalı ve İyilik Ağacı - Masal - 10

Ve her günün sonunda, çınarın yanında ışıl ışıl parlayan iyilik ağacının altında mutlaka biri gülümserdi. İşte bu yüzden, denizin tuzu rüzgâra karışan o küçük kasabada, geceler yıldızlarla, kalpler de iyilikle dolu uyundu. Çünkü iyilik büyür, şarkı söyler ve en sonunda herkesi mutlu bir sona götürür.

Masalla İlgili Sorular ve Cevaplar

Masalımızı okuduktan sonra çocuğunuzla birlikte aşağıdaki soruları yanıtlayarak
Hem keyifli vakit geçirebilir hem de masalın öğretici yönlerini keşfedebilirsiniz.

Elif'in üç hayvan arkadaşı kimlerdir?

Kedi Tarçın, serçe Cikcik ve kaplumbağa Tospik.

Elif çınar ağacının altında hangi parlayan şeyi buldu ve üzerinde ne yazıyordu?

"Ben bir iyilik tohumuyum" yazan minik, parlayan bir tohum.

İyilik tohumunun parlamasını ve büyümesini sağlayan nedir?

Her iyilik hareketi - gülümsemek, lütfen ve teşekkür ederim demek, yardım etmek ve paylaşmak.

Elif'in tohumla ilk gününde yaptığı iki iyiliği söyle.

Simitini Tarçın'la paylaştı ve yaşlı bir kadının çantalarını taşımasına ve domatesleri toplamasına yardım etti.

Tohum, Elif'ten üç kez parladıktan sonra ne yapmasını istedi?

Çınar ağacının altına dik ve gülümsemeleriyle ve kahkahalarıyla "sula".

Tohumdan ne çıktı ve biri nazik davrandığında insanlar nasıl bir ses duydu?

Parlayan çan çiçekleriyle küçük bir fidan büyüdü ve ağaçtan hafif bir "tın" sesi geldi.

Elif, uçurtma festivalinde huysuzlandığında Bora'ya nasıl yardım etti?

Bora nazikçe dinledi, kız kardeşi için endişelendiğini anladı ve birlikte çalışmaya davet etti; Bora özür diledi.

Elif salyangozu neden taşıdı ve ne kullandı?

Koşan çocuklardan korumak için; bir sopayla küçük bir köprü yaptı ve çimlere taşıdı.

Elif'in sınıfı hangi sınıf oyununu oynadı ve ne öğretti?

Her 'lütfen' bir çiçektir, her 'teşekkür ederim' bir kelebektir. Kibar sözlerin, iyi şeylerin büyümesine yardımcı olan nezaket olduğunu öğretti.

Pazar yeri gibi kalabalık bir yerde nezaket çanlarının tekrar çalmasını sağlamak için ne yapabilirdiniz?

Yavaşlayın, sırayla söyleyin, 'özür dilerim' deyin, sabırlı olun ve başkalarına yardım edin.

Yorumlar (0)

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir

Paylaş: