Ormanın yumuşak gölgeleri içinde yaşayan sevimli bir kaplan ailesi vardı. Yavruların en meraklısı, tarçın rengi tüyleri güneşte parlayan Minik Tarçın’dı. Yanında her zaman ona şefkatle gülümseyen annesi Narin ve güçlü ama yumuşak sesli babası Çınar vardı. Tarçın’ın birlikte oynadığı, zıplayıp kahkaha attığı ikiz kardeşi Pati de macerayı çok severdi. Onların yuvası, büyük bir dut ağacının gölgesindeki sıcacık bir kovuktu. Sabah olduğunda ormanın kokusu tazeydi, yapraklar çiğ damlalarıyla parlıyordu, kuşlar cıvıldıyor, rüzgar dalların arasında fısıldaşıyordu.
Bir gün, güneş daha yeni yeni yükselirken Babası Çınar yavrularını yanına çağırdı. “Bugün ormanı dinlemeyi öğrenelim,” dedi. “Dinlerseniz orman size sırlarını anlatır.” Anne Narin gülümsedi. “Önce ısınma,” dedi. “Burnundan derin nefes al, dört say, verirken yine dört say.” Tarçın küçük burnunu kırpıştırdı, Pati de ona eşlik etti. “Bir, iki, üç, dört… Pof!” İkisi de gülerek nefes verince yan taraftaki sincap Pıtır başını uzattı. “Ne güzel sayıyorsunuz!” dedi. Babaları onlara çizgilerini saymayı da öğretti. “Her çizgi bir masal taşır,” dedi. “Senin çizgilerin kaç tane, Tarçın?” Tarçın sırtını gerdi, Pati parmaklarıyla saydı. “Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi!” Tarçın, “Demek benim masallarım yedi!” diye sevinçle kükredi. Fakat o kadar minik ve tatlı kükredi ki, ağaçların tepesinde saklanan kuş Cikcik bile güldü.
Aile, kahvaltıdan sonra su içmek ve çiçekleri koklamak için nehre doğru yürüdü. Yol boyunca Anne Narin bitkileri gösterdi. “Bu, mis gibi kokan mimoza. Şu, dikenli ama cesur kaktüs. Şurada da nehrin kenarını tutan sazlar.” Çınar babaları, yerdeki izleri tanıttı. “Bakın, şu yuvarlak ve büyük izler fil dostumuz Fiko’ya ait. Şu minik ve zıpzıp izler ise maymun Momo’nun.” Tarçın ve Pati izlerin yanına kendi pati izlerini bıraktı. “Biz de buradaydık!” diye fısıldadılar.
Nehrin kıyısına geldiklerinde bir şey farklıydı. Dün berrak akan su bugün çamurluydu ve küçük ağaç dalları suyun üstünde dönüp duruyordu. Gece yağmur yağmış, üst taraftan toprak akmıştı. Minik bir kütük köprü, selde yerinden oynamış, karşı kıyıya geçmek zorlaşmıştı. O sırada ağaçların arasından aceleci adımlarla Momo göründü. “Tarçın! Pati!” diye seslendi. “Küçük adacıkta kaldım. Kütük yerinden oynadı, geri gelemiyorum!” Ardından kuş Cikcik telaşla kanat çırptı. “Yuvamdan düşen kuru dalları toplamak istiyordum ama su çok hızlı!” Fil Fiko da ağır adımlarla yaklaştı. “Sakin olalım,” dedi baba Çınar’ın yanında durup. “Hep birlikte düşünürsek bir yol buluruz.”
Anne Narin yavrularına dönüp sakince konuştu. “Önce yine nefes. Bir, iki, üç, dört. Şimdi bakıp dinliyoruz. Su nasıl akıyor? Neresi sığ, neresi derin?” Babaları nehrin kenarından uzun bir sopa buldu. “Derinliği sopayla ölçeriz. Ayağımızı bilmediğimiz yere koymayız.” Tarçın ve Pati başlarını salladılar. “Kuralları biliyoruz,” dediler. “Yalnız değiliz ve acele etmiyoruz.” O sırada kaplumbağa Tospik yavaşça yanlarına geldi. “Suyun sesi bana bugün yorulmuş gibi geliyor,” dedi. “Belki ona dinlenmesi için yardımcı olabiliriz.”
Planlar üretmeye başladılar. Fil Fiko, “Ben güçlü kütüğü yerine çekebilirim ama ayağım kaymasın,” dedi. Babası, “Ben de sana yön gösteririm. Tarçın ve Pati, siz de güvenli mesafeden taş toplayıp kıyıya dizin,” diye ekledi. Cikcik yukarıdan uçup suyun yüzeyinde neler olduğunu söyledi. “Burada dönüyor, orada sakin.” Anne Narin sarmaşık nane dallarını topladı. “Bunlarla kütüğü bağlayıp sabitleyebiliriz,” dedi. Sıcacık güneş bulutların arasından görünüp onları aydınlattı. “Ben de varım,” diye fısıldadı rüzgar. “Kokuları size getireyim, suyun taşıdığı çiçek kokusunu takip edin.”
Tarçın küçük taşları tek tek seçti. “Yuvarlak taşlar atınca yuvarlanıyor. Yassı taşlar duruyor. Yassılar daha iyi!” Pati taşların arasına yaprakları yerleştirdi. “Kaygan olmasın.” Babaları, “Harika gözlem,” dedi. “Bazı şeyler yüzer, bazıları batar. Kütük yüzer, taş batar. Bu bilgileri kullanıyoruz.” Cikcik, “Orada bir dal koleksiyonu var!” diye ötünce Pati sevinçle el salladı. “Dal koleksiyonu mu?” Tarçın güldü. “Toplayalım!”
Fil Fiko kütüğü dikkatlice suya itti, babası sopayla yön verdi. Anne Narin sarmaşıkları bağladı ve sıkıca düğüm attı. Düğümlerin adlarını bile verdiler: “Gülümseme düğümü” ve “Gökkuşağı düğümü.” Tospik, “Yavaş ve sabit,” diye mırıldandı. Cikcik, “Biraz sağa, biraz sola!” diye rehberlik etti. Tarçın ve Pati dizdikleri yassı taşlarla kıyıda küçük, güvenli bir yol oluşturdular. Güneş ışığı suyun üstünde küçük yıldızlar gibi parladı. “Hazır mısın, Momo?” diye seslendi baba Çınar. Momo adacıkta zıplayıp kuyruğunu salladı. “Hazırım! Önce bir nefes: bir, iki, üç, dört.”
Momo dikkatlice kütüğün üstüne adım attı. Fil Fiko kütüğü sabit tuttu, anne Narin sarmaşıkları kontrol etti. Cikcik yukarıdan, “Çok iyi gidiyorsun!” diye cesaretlendirdi. Tarçın kalbini tutup fısıldadı. “Korku büyüyünce nefes al, içindeki cesaret uyanır.” Momo güvenle karşı kıyıya atlayınca herkes bir ağızdan “Başardık!” diye sevindi. Pati sevinçle döndü. “Birlikte düşününce dağlar bile yol olur!” Tospik gözlerini kırpıştırdı. “Yavaş düşünmek bazen en hızlı yoldur,” dedi.
Maceranın heyecanı bitince etrafa baktılar. Nehrin kıyısında yağmurun sürüklediği birkaç eski yaprak ve bir parça kopuk ip dolaşıyordu. Anne Narin, “Doğa bize su verir, gölge verir, oyun verir. Biz de ona teşekkür ederiz,” dedi. Hep birlikte kıyıyı temizlediler. “Çöpler koya değil, çantaya,” diye küçük bir şarkı uydurdular. Cikcik, “Ben de dala çöp asmam artık,” diye söz verdi. Babaları suyun yüzeyini gösterdi. “Yağmur yukarıdan gelir, su aşağıdan gider. Su döngüsü böyle çalışır. Toprakla su arkadaş olunca orman güçlü olur.” Tarçın, “Su, buluttan geliyor, sonra yine buluta gidiyor,” diye düşünerek tekrarladı. Pati, “Biz de su gibi dolaşır, döneriz, ama kalbimiz hep evimize gelir,” dedi.
Öğle vakti olunca büyük dut ağacının altında küçük bir piknik yaptılar. Anne Narin, dutları paylaştırdı. “Herkese eşit, paylaşmak güzel,” dedi. Fil Fiko dutları hortumuyla havaya fırlatıp yakaladı, Momo gülmekten ağaçtan aşağı düşecek gibi oldu, Cikcik minicik gagasıyla tadına baktı. Tarçın ve Pati buldukları üç farklı yaprağın şeklini kıyasladılar. “Bu kalp gibi, bu ok gibi, bu da yıldız gibi!” Babaları gülümsedi. “Her yaprak farklı. Tıpkı çizgilerimiz gibi. Farklı olmak güzeldir.”
Gün yavaşça akşama dönerken orman hafifledi. Kuşlar yuvalarına döndü, kelebekler dinlenmek için kanatlarını kapadı. Rüzgar, “Bugünkü fısıltılarımı saklayın,” dedi. Kaplan ailesi, yeni kurdukları güvenli kütük köprüyü son bir kez kontrol etti. “Düğümler sıkı, taşlar sabit,” dedi baba Çınar. “İhtiyacı olan herkes kullanabilir.” Tospik başını salladı. “Yarın da buradan geçerim. Ne güzel bir dostluk izi bıraktınız.”
Gece olduğunda yıldızlar nehrin üstünde ikinci bir gökyüzü gibi parladı. Evlerine dönerken Tarçın kulağını annesinin kalbine dayadı. “Anne,” dedi fısıldayarak, “Bugün biraz korktum ama sizinle birlikteydim, o yüzden geçti.” Anne Narin onu alnından öptü. “Korku, bize dikkatli olmayı hatırlatır. Sevgi, cesur olmayı.” Baba Çınar ikisini de kollarıyla sardı. “Birlikte düşününce, birlikte sorunca, birlikte dinleyince her yol bulunur,” dedi.
Yatağa girince Pati tavanın gölgelerine baktı. “Yıldızları sayalım mı?” Tarçın gülümsedi. “Bir, iki, üç, dört… saymakla bitmez. Ama ben bugün yedi çizgimle yedi güzel şey öğrendim.” Pati merakla sordu. “Neler?” Tarçın parmaklarını açtı. “Bir: Nefes almak içimi sakinleştirir. İki: Dikkatli bakarsam orman konuşur. Üç: Bazıları yüzer, bazıları batar bunu bilmek işe yarar. Dört: Sormak ve dinlemek önemlidir. Beş: Paylaşmak kalbi büyütür. Altı: Farklılık güzeldir. Yedi: Aile, en güçlü köprüdür.” Pati kıkırdadı. “Ben de öğrendim ki, gülümseyince düğümler bile sağlam olur!”
O gece dut ağacının altında, nehrin şırıltısı ninni gibi akarken, kaplan ailesi birbirine sarılıp uyudu. Sevimli kaplan Tarçın rüyasında kütük köprüyü gökkuşağına dönüştürdüğünü, üzerinde dostlarıyla dans ettiğini gördü. Sabah olduğunda yeni bir gün, yeni bir macera onları bekliyordu. Ama içlerinde bildikleri bir şey vardı: Ne olursa olsun, birlikte olduklarında her zorluk bir oyuna, her sorun bir öğrenmeye dönüşürdü. Ve orman, dostluğun ve sevginin şarkısıyla her gün biraz daha güzel olurdu.
Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!