Kıymetli Tuz Hikayesi

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir padişah yaşarmış. Bu padişah oldukça varlıklı, zengin, aynı zamanda da heybetliymiş. Yeri göğü inleten askerleriyle ve altından saraylarıyla herkes tarafından bilinen ve korkulan biriymiş. Böylesine güçlü ve heybetli olmasının yanı sıra aynı zamanda da kendine hayran biriymiş. Bir gün hayatta en çok değer verdiği varlıkları olan çocuklarını odasına davet etmiş ve onlara harika bir ziyafet hazırlatmış. Yemeğin ortasında kızlarına sorular sormaya başlamış ve kızlarının kendini ne kadar sevdiğini onlardan da duymak istemiş. Bunun üzerine Padişah sormaya başlamış:

– “Güzeller güzeli kızlarım, siz benim bu dünyadaki en değerli varlıklarımsınız. Saraylarım, ordularım, vezirlerim ve daha nice malım var ancak benim için en kıymetli olan sizlersiniz. Peki söyleyin bakalım, siz beni ne kadar seviyorsunuz?”

Bu soruyu duyar duymaz Padişahın en büyük ve en uyanık kızı fırlamış ayağa ve padişahı dünyalar kadar sevdiğini söylemiş. Padişahın ortanca kızıysa babasını kucak kadar sevdiğini söylemiş. En son sıra, en küçük kıza gelmiş. Küçük kız babasına onu kıymetli tuz kadar sevdiğini söylemiş. Bunu duyan padişah deliye dönmüş ve bağırarak şu sözleri söylemiş:

– “Nankör kız, sana dünyaları verdim ve sen beni tuz kadar mı seviyorsun? Muhafızlar! Derhal şunu zindanlara atın ve aklı başına gelinceye kadar orada bırakın.”

Padişahın emri üzerine muhafızlar küçük kızı zindana atmışlar. Kızı zindana atmışlar atmaya ancak saraydaki kimsenin gönlü bu duruma razı olmamış. Bu durumdan çok etkilenen muhafızlardan birisi gizlice kızın kaçmasına yardım etmiş ve kız uzun bir yolculuğa çıkmış. Vardığı köylerden birinde çok zengin bir adam onu köle olarak almış. Aradan yıllar geçmiş ve padişahın küçük kızı büyümüş. Kız artık güzelliğiyle dünyalara nam salmaya başlamış. Yüzünü gören herkes onun güzelliğine hayran kalıyormuş. Zaman geçmiş ve başka bir padişahla evlenmiş. Ancak hala aklı babasının kendisine yaptıklarındaymış. Bunun üzerine babasına haber verilmesini istemiş ve babasını akşam yemeğine davet ettirmiş. Padişah, tüm askerleri ve vezirleriyle birlikte akşam yemeğine gelmiş. Ancak yemeklerin hiçbirinde tuz yokmuş. Padişah o akşam aç kalmış ve bir anda kız ayağa fırlayarak şu sözleri söylemiş:

– “Gördünüz mü işte? Kıymetli Tuz olmadan hiçbir şeyin tadı yok. Siz tuzu küçümsediniz ve size olan sevgimin az olduğunu düşündünüz. Ancak bazı şeyler göründüğünden daha büyük bir öneme sahip olabilirler. Ben sizin yıllar önce zindana attırdığınız kızınızım.”

Padişah bu sözlerden ders almış ve tuzun aslında ne kadar önemli olduğunu fark etmiş. Daha sonra ayağa fırlamış ve koşarak kızına sarılmış. O günden sonra onlar mutlu mesut yaşayıp gitmişler.

Kıymetli Tuz Masal Özeti

Günlerden bir gün oldukça zengin ve heybetli bir padişah varmış. Bu padişah öyle zengin öyle güçlüymüş ki çevresindeki herkes ondan korkarmış. Ancak kızlarını çok severmiş ve onlarında kendisini sevmesini çok istermiş. Padişah bu durumun da etkisiyle bir gün çocuklarını akşam yemeğine davet etmiş ve onlara bazı sorular sormaya başlamış. Padişah kendisi için en önemli olan soruyu en sona saklamış ve en son kızlarına kendisini ne kadar sevdiklerini sormuş. Bu lafı duyan en büyük kız ayağa fırlamış ve babasını dünyalar kadar çok sevdiğini haykırmış. Ortanca kız ayağa kalkmış ve babasını kucak kadar sevdiğini söylemiş. Daha sonra en küçük kız ayağa kalkmış ve babasını tuz kadar sevdiğini söylemiş. Bunu duyan Padişah babası, bir anlık hiddetle kızını zindana attırmış. Ancak saraydaki muhafızlardan biri kıza acıyarak zindandan kaçmasına yardım etmiş. Küçük kız kaçıp bir köye sığınmış, sığındığı köyde çok zengin bir adam bu kızı köle olarak almış. Bir süre sonra kız büyümüş ve çok güzel olmuş. O kadar güzel olmuş ki dünyanın birçok yerinden onu görmeye gelenler oluyormuş. Günün birinde başka bir padişahla evlenmiş ve artık bir prenses olmuş.

Prenses olduktan sonra babası olan Padişahı saraya davet etmeye ve bir ziyafet hazırlatmaya karar vermiş. Ziyafet hazırlanmış hazırlanmasına ama hiçbir yemeğe tuz atılmamış. Padişah tüm ahalisiyle birlikte yemeğe gelmiş ancak hiçbir yemekten yiyememişler. Bu durum onları rahatsız etmiş ve bir anda prenses ayağa kalkıp konuşmaya başlamış. Padişaha onun kızı olduğunu ve Kıymetli Tuzun ne kadar önemli olduğunu söylemiş. Daha sonra padişah ve kızı sarılıp barışmışlar ve mutlu mesut sonsuza kadar yaşamışlar.

Kıymetli Tuz Masalı ile İlgili Merak Edilen Sorular

• Kıymetli Tuz Masalının Ana Fikri Nedir?: Bu masalda bir şeyin değerli olabilmesi için illa büyük olması gerekmediği mesajı veriliyor. Aynı zamanda küçük şeyler de oldukça değerli olabilir. Örnek olarak bir gram altın, bir kilo pamuktan çok daha değerlidir. Ancak çok daha küçüktür. Yani bu Kıymetli Tuz masalı nesnelerin değerlerinin boyutlarıyla ya da kilolarıyla alakasız olduğunu ifade ediyor.
• Kıymetli Tuz Masalının Yazarı Kimdir?: Halk arasında oldukça yaygın olan Kıymetli Tuz masalının yazarı tam olarak bilinmemektedir. Ancak halk arasında bir rivayet olarak yayılmış ve Mehmet Güler tarafından kaleme alınmıştır.
• Padişah Küçük Kızını Neden Zindana Atmış?: Padişah kızlarına kendisini ne kadar sevdiklerini sormuş. Bunun üzerine küçük kızı babasına onu tuz kadar sevdiğini söylemiş. Bu durum padişahın üzülmesine ve sinirlenmesine neden olmuş. Sinirlenen padişah kızını zindana attırmış.
• Prenses Neden Yemeklere Tuz Attırmamış?: Prenses küçük bir kızken babasını tuz kadar sevdiğini söylediği için zindana atılmış ve evinden uzak bırakılmıştır. Bu durum prensesin çok üzülmesine ve canının sıkılmasına yol açmıştır. Padişah olan babasına ders vermek ve Tuz olarak bildiğimiz küçük şeyin ne kadar da değerli olduğunu anlatmak için yemeklere tuz attırmamıştır. Padişah bunun üzerine hiçbir yemekten tat alamamış ve gerçekten de tuzun küçük olmasına rağmen oldukça kıymetli olduğunu anlamıştır.

Peri Kızı Masalı – Masal Oku – Açgözlü Kedi Masalı