Konuksever Tavşan Hikayesi

Konuksever-Tavsan

Abone Ol google news

Çocuklarca beğenilerek okunan popüler bir masaldır. Masal kahramanı olan Misafir sever bir tavşan ailesini konu edinen ve her yaştaki çocuğa uygun Tavşan masalı. İyi okumalar.

Konuksever-Tavsan
Konuksever-Tavsan

Okulların kapanmasına az bir zaman kalmıştı. Bir hafta sonu Tombiş Dede’yi ziyarete gidiyorduk. Kardeşlerimle baştan anlaşma yaptım. Bu seferki öykünün konusunu ben seçmiştim. Öykümün konusu misafirperverlik, yani konukseverlikti.

Bu konu, aslında benim ödevimdi. Öğretmenimiz, her öğrencinin toplumsal değerlerimizle ilgili bir konuyu hazırlamasını istedi. Bana da misafirperverlik konusu düşmüştü. Bu konuda Tombiş Dede’den çok şey öğreneceğime emindim. Zaten bu seferki ziyaret, biraz da benim isteğim gerçekleşmişti.

Her zamanki gibi Tombiş Dede, eşi Gülsüm Nine, annem ve babam bir süre sohbet ettiler. Sonra Gülsüm Nine ve annem bir şeyler hazırlamak üzere mutfağa geçtiler. Tombiş Dede de bize dönüp:

– Ee, kuzucuklarım nasılsınız, diye sordu. İyi olduğumuzu söyleyip teşekkür ettik. Biz de onun hatırını sorduk. Ben, konuya nereden gireceğimi bilemiyordum. Babam oturduğu yerden yardımıma yetişti;

– Tombiş Dede’si Ayşe’nin senden bir isteği var, dedi,

Tombiş Dede bana dönerek:

– Öyle mi, söyle bakalım küçük Ayşe. Benden isteğin nedir, diye sordu Babam, böyle aniden söyleyince utanmıştım. Kendimi toparladım ve dedim ki: -Tombiş Dede, benim bir ödevim var. Konusu da misafirperverlik. Düşündüm de belki bana bu konuda yardım edebilirsiniz. Tombiş Dede:

– Hımm, dedi. Sakalını sıvazladı. Kaşının birini kaldırıp bir süre düşündü. Sonra:

– Şöyle yanıma gelin bakalım. Bu, çok önemli bir konu hepiniz dinleyin, dedi.

Sonra her zamanki tatlı, babacan konuşmasıyla anlatmaya başladı.

– Çocuklar, misafirperverlik yani şimdiki adıyla konukseverlik, toplumumuzun en önemli değerlerinden biridir. Bizi diğer toplumlardan ayıran, bizi biz yapan özelliklerden biridir.

Bu özelliğimiz, yani konukseverliğimiz, yabancıları her zaman hayrete düşürmüştür. Konukseverliğimizi gören yabancılar her zaman bize hayran kalmıştır. Bizim toplumumuzda misafirlik öyle kıymetlidir ki eskiden her evde bir oda konuklara ayrılırdı.

Adına da misafir odası denirdi, Bir eve konuk geldiğinde misafir odasında ağırlanırdı. Evdeki herkes, tavır ve davranışlarıyla onun kendini huzurlu hissetmesini sağlamaya çalışırdı. Ben:

 -Tombiş Dede, sizin mutlaka misafirperverlikle ilgili bir öykünüz vardır. Bize anlatır mısınız, dedim. Tombiş Dede gülerek:

-Olmaz mı, dedi. O zaman ben size bir öykü anlatayım, Siz de o öyküden misafirperverlikle ilgili olarak alacağınızı alırsınız, diye ekledi.

Güzel mi güzel ormanın birinde Şanslı adında bir kirpi yaşıyormuş. Şanslı, bir gün ormanın öteki ucunda yaşayan kuzeninin hasta olduğunu öğrenmiş. Kuzeniyle çocukluktan beri çok iyi arkadaşmış. Hangisinin başı sıkışsa diğeri hemen yetişirmiş.

Bu nedenle Şanslı onu ziyaret etmeye karar vermiş. Şanslı, hazırlıklarını tamamlamış, kuzenine hediyeler almış ve yola koyulmuş. Orman çok büyükmüş. Sabah erkenden yola çıkan Şanslı, ancak karanlık bastırdığında kuzeninin evine varabilirmiş.

Ormanda uzun bir süre yürüyen Şanslı, bir süre sonra yorulmuş. Uygun bir yer bulup dinlenmeye karar vermiş. Sonra gözüne kestirdiği bir ağacın dibine oturmuş. Oturduğu yerden etrafına bakan Şanslı, yaprakların hışırdamaya başladığını fark etmiş.

Başını kaldırıp gökyüzüne bakmış. Gökyüzü kara kara bulutlarla kaplıymış. Biraz sonra ağaçların dalları da uğultuyla sallanmaya başlayınca şanslı endişelenmiş:

-Eyvah! Hem hava kararıyor hem de fırtına çıkacak, Şimdi yandım, demiş.

En iyisi yola devam etmek. Bir an önce kuzenimin evine varmalıyım, demiş. Yola devam etmiş etmesine ama yağmur da yağmaya başlamış. Şanslı bir süre de yağmurda yürümüş. Ara sıra bir kuytu buluyor, orada biraz nefesleniyormuş.

Bir taraftan da yönünü tespit etmeye çalışıyormuş. Yağmurla birlikte bastırmaya başlayan karanlık işini iyice zorlaştırmış. Şanslı, yola çıktığına pişman olmuş. Bu havada yola çıkmamalıydım, diye düşünmüş.

Çok geçmeden yağmur yerini şiddetli bir fırtınaya bırakmış. Öyle bir an gelmiş ki bir adım atmak bile mümkün olmamış. Şanslı kendini güçlükle bir kayanın dibine atmış. Birkaç dakika dinlendikten sonra ne yapacağını düşünmeye başlamış. Bu havada ilerlemem imkânsız. Geri de dönemem. Fırtınada bu kayanın dibinde de çok uzun süre kalamam, demiş. Yorgun, ıslanmış ve ümitsiz bir şekilde kara kara düşünmeye başlamış.

Konuksever Tavşan Hikayesi
Konuksever Tavşan Hikayesi

Çaresizlik içinde etrafına bakınmaya başlayan Şanslı az ötede bir ışık olduğunu fark etmiş.

– Yaşasın, bu bir hayvanın evi olmalı. Hemen oraya gitmeliyim, demiş. Fırtına dolayısıyla zorlukla ışığa doğru yürümeye başlamış. Bir yandan da kendi kendine şöyle konuşuyormuş:

– Başka çarem yok. Mutlaka oraya gitmeliyim.

– Ama buralarda hiç kimseyi tanımıyorum. Acaba beni kabul ederler mi? Hem belki bana zarar verebilecek biri de olabilir.

Şanslı bu düşünceler içinde ışığın olduğu yere kadar gelmiş. Burası, kocaman bir ağaca yapılmış bir evmiş. Çekinerek kapıyı çalmış. Tak tak tak!

-Kısa bir süre sonra içeriden bir ses gelmiş: Kim o!

 – Şanslı ne diyeceğini bilememiş. Çaresizlik içinde:

– Tanrı misafiri, demiş. İçerideki ses tekrar duyulmuş:

– Bir dakika, hemen açıyorum. Şanslı, içerideki ailenin bir misafir beklemediğini bu yüzden ortalığı toparladıklarını hissetmiş.

Gerçekten kısa bir süre sonra kapının üst tarafındaki bölme açılmış. İçeriden bir tavşan gelenin kim olduğuna bakmış. Dışarıdakinin bir kirpi olduğunu görünce hemen kapıyı açmış. Şanslı utangaç bir edayla konuşmaya başlamış:

– Bu saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim.

– Fırtınaya yakalandım. Sanırım yolumu da kaybettim. Işığınızı görünce kapınızı çalmaya mecbur kaldım. Kapıyı açan tavşan nazik bir konuşmayla:

-Lütfen içeri girin. Daha fazla ıslanmayın, demiş.

Bir tavşan ailesine misafir olduğunu anlayan Şanslı, rahatlayarak içeri girmiş. Ama yine de bu hiç tanımadığı aileyi rahatsız ettiğini düşünerek çekiniyor, utanıyormuş. Anne tavşan, Şanslı’nın üşümüş olabileceğini düşünerek onu şöminenin yanına oturtmuş. Sırtına bir de şal vermiş. Sonra içeri geçip kısa bir süre sonra elinde bir kupa ile geri dönmüş.

– Sizin için ıhlamur kaynattım. İçerseniz biraz kendinize gelirsiniz. Hem bu arada sohbet ederiz, demiş.

Şanslı, teşekkür edip ıhlamur kupasını alıp içmeye başlamış. Anne tavşan:

– Buraların fırtınası meşhurdur. Çok uzaklardan geliyor olmalısınız. Yoksa böyle hazırlıksız yakalanmazdınız, demiş. Şanslı:

-Evet, ormanın öbür tarafında yaşıyorum. Buraya hasta olan kuzenim Nazlı’yı görmeye gelmiştim, demiş.

– Ama karanlık bir yandan, fırtına diğer yandan bastırınca bir adım bile atamaz oldum, diye eklemiş Anne tavşan Şanslı’yı gülümseyerek dinliyormuş.

O sırada Şanslı’nın ilk geldiğinde gördüğü, sonradan içeri giden iki yavru tavşan gelmiş. İçlerinden kız olanı:

– Hoş geldiniz, ben Çimen. Bu da kardeşim Duman… Kendinizi toparlamanız için biraz bekledik. Umarım şimdi daha iyisinizdir? Şanslı, çocukların nezaketine hayran kalmış. Memnuniyet içinde:

-Teşekkür ederim çocuklar. Memnun oldum, benim adım da Şanslı. Böyle bir ortamda iyi olmamak mümkün mü? İyiyim, çok iyiyim, demiş.

Bu kez, çocuklardan Duman:

-Biz de çok memnun olduk efendim. Şimdi izin verirseniz biz mutfağa gidiyoruz. Annem akşam yemeğini hazırlıyordu. Biz de ona yardım etmeliyiz, demiş. Şanslı:

– Elbette çocuklar, haydi siz işinize bakın, diye karşılık vermiş. Çocuklar içeri giderken Şanslı, anne tavşan ve çocuklarını düşünmeye başlamış. Aslında fırtınadan kaçıp hiç tanımadığı bir eve sığınmıştı. Ama burada çok büyük anlayış ve nezaketle karşılanmıştı.

Anne tavşan ve çocuklar, neşe içinde sofrayı kurmaya başlamışlar. Bunu yaparken de evde bir misafir olduğunu unutmamışlar. Onun kendisini kötü hissetmesine yol açacak davranışlardan uzak durmuşlar. Sofra hazırlandıktan sonra anne tavşan, banyodaki havluları değiştirmiş.

Bu havluları sadece misafir geldiğinde çıkarıyormuş. Misafir gittikten sonra da güzelce yıkayıp bir kenara koyuyormuş. Anne tavşan Şanslı’ya dönerek:

– Elinizi yüzünüzü yıkamak isterseniz banyo şu tarafta, diye nazikçe banyonun yolunu göstermiş.

Şanslı, elini yüzünü yıkadıktan sonra tekrar salona gelmiş. Ev sahipleri sofraya oturmak için kendisini bekliyormuş. O, sofraya oturmadan hiçbiri oturmamış. Anne tavşan:

 – Acıkmışsınızdır. Lütfen sofraya buyurun, demiş. Ev sahiplerine yük olduğunu düşünen Şanslı utanmış.

– Size de yük oldum, kusura bakmayın, demiş.

– Anne tavşan:

– Hayır, aksine sizi misafir etmekten çok memnun olduk. Biz de zaten akşam yemeği yiyecektik. Sofraya bir tabak fazla koyduk. Hepsi bu, demiş.

Tavşan ailesi önce misafirleri olan kirpinin sofraya oturmasını beklemiş. Şanslı sofraya oturduktan sonra da onlar oturmuşlar. Anne tavşan da çocuklar da öyle güzel ev sahipliği yapıyorlarmış ki Şanslı onlara hayran olmuş.

ünkü bu kez de şanslı yemeğe başlamadan hiçbiri yiyeceklere dokunmamış. Şanslı yemeğe başladıktan sonra onlar da başlamış. Anne tavşanın da çocukların da hareketleri hep ölçülüymüş. Hiçbir taşkınlık yapmamışlar. Büyük bir nezaket içinde yemeklerini yemişler.

Anne tavşan ve çocuklar yemeklerini yemekte acele etmemişler. Çünkü misafirden önce yiyip sofradan kalkmanın doğru olmayacağını biliyorlarmış. Anneleri misafirden önce sofradan kalkmanın ona saygısızlık olacağını daha önce onlara öğretmiş. Şanslı’ya dönerek:

-Neşe içinde yemeklerini yemişler. Anne tavşan

– Afiyet olsun, yemeğimiz bolca var, biraz daha ister misiniz, diye sormuş. Şanslı da doyduğunu, daha fazla yiyemeyeceğini söyleyerek teşekkür etmiş.

Bunun üzerine anne tavşan:

– O halde siz buyurun, şöminenin yanında oturun… Biz çocuklarla sofrayı kaldıralım. Daha sonra da tatlılarımızı yeriz, demiş. Şanslı:

-Teşekkür ederim, yemekler çok güzel olmuş. Ziyade olsun, demiş. Anne tavşan da:

-Afiyet olsun, demiş. Tam Tavşan ailesi sofrayı toplamış. Sonra da çocuklar ellerinde birer, anne tavşan iki tatlıyla tekrar salona gelmişler. Anne tavşan elindeki tatlılardan birini Şanslı’ya ikram etmiş.

Şanslı teşekkür edip tatlıyı almış. Bir yandan yiyip bir yandan da düşünmeye başlamış.

– Ne kadar iyi bir aileye denk geldim. Saatlerdir buradayım. Bana ne kadar iyi davranıyorlar. Çocuklar bile ne kadar görgülü, ne kadar nazik! Anne tavşan:

Konuksever Tavşan Masalı
Konuksever Tavşan Masalı

– Umarım tatlıyı beğenirsiniz. Çünkü onu Çimen yaptı, demiş. Yemek de yapmaya çalışıyor ama en çok tatlı yapmayı seviyor, demiş. Şanslı, bu güzelim tatlıyı küçük Çimen’in yaptığına inanamamış.

– Öyle mi küçük hanım? Demek bu güzel tatlıyı siz yaptınız? Gerçekten çok güzel olmuş! Acaba rica etsem bana tarifini verebilir misiniz? Küçük tavşan biraz utanmış. Bunun üzerine anne tavşan imdadına yetişmiş:

-Çimen gerçekten güzel tatlı yapar. Ama size bir şey söyleyeyim mi? Bu, Çimen’in bir misafire ikram ettiği ilk tatlıydı. Beğenmenize gerçekten çok sevindik. Çimen, annesinin kendisiyle ilgili böyle güzel şeyler söylemesinden gururlanmış.

– Öyle ya, ustam kim anneciğim? Ben böyle güzel tatlı yapmayı kimden öğrenmiş olabilirim, diye annesine takılmış. Sonra da yine kibar bir şekilde:

– Gerçekten istiyorsanız size tatlımın tarifini verebilirim, demiş. Şanslı: Evet, küçük hanım, lütfen, diye karşılık vermiş.

– Bunun üzerine Çimen, büyük bir ciddiyetle tatlısının tarifini vermeye başlamış. Şanslı kendisini tatlı tarifine öyle kaptırmış ki en sonunda:

-Anlaşıldı öğretmenim, deyince herkes bir kahkaha patlatmış.

O ara Şanslı’nın gözü duvarda asılı duran bir mandoline takılmış. Kendisi de mandolin çalmayı ve şarkı söylemeyi çok severmiş. Duvarda bir mandolin görüyorum. Ben de mandolin çalmayı ve şarkı söylemeyi severim, demiş. Anne tavşan:

-Anlaşıldı. Çimen’in marifetini gördünüz. Eğer sizi sıkmayacaksa Duman da bize bir şeyler çalabilir, demiş.

– Şanslı, anne tavşanın bu önerisini memnuniyetle karşılamış:

– Evet, çok isterim. İnanın birkaç saat önce hayatımın en zor saatlerini geçiriyordum.

– Şimdi lyi ki o fırtınaya yakalanmışım, diyorum. Yoksa sizi tanıyamazdım. Bu kadar güzel bir gece daha geçirdiğimi hatırlamıyorum, demiş. Duman, duvarda asılı duran mandolinini almış. Bir süre hangi şarkıları söyleyeceğini düşünmüş. Sonra:

-Umarım beğenirsiniz, deyip çalmaya ve söylemeye başlamış. O kadar güzel çalmış, o kadar güzel söylemiş ki Şanslı, Çimen’in şarkılarına bayılmış. Hatta bir ara salondaki herkes Çimen’e eşlik etmiş. Bir süre böyle çalıp söylemişler. Daha sonra anne tavşan:

-Hadi bakalım çocuklar! Yatma vakti geldi. Zaten misafirimiz yorgundu. Biz de iyice yormayalım. Şanslı Hanım’a iyi geceler deyin ve sonra da doğru uyumaya, demiş.

Çocuklar, annelerine hiç itiraz etmemişler. Şanslı’ya iyi geceler dileyip odalarına çekilmişler. Anne tavşan da misafir odasını Şanslı için hazırlamış. Yatağın yanındaki sehpaya bir sürahi su ve bardak koymuş.

Buyurun siz de içeride dinlenin. Eğer bir şeye ihtiyacınız olursa lütfen bana seslenin, demiş. Şanslı, anne tavşana teşekkür edip odasına çekilmiş. Yatağa uzandığında aslında ne kadar yorgun olduğunu anlamış. Uzandığı yerden bugün neler yaşadığını düşünmeye başlamış.

Ne kadar zor bir gündü ve sonu ne güzel oldu. İnanılır gibi değil ama dünyanın en konuksever ailesine rastlamışım. Anne tavşan ne kadar iyi ne kadar nazik. Çocuklar çok terbiyeli ve bir o kadar da eğlenceli. Şanslı, o gece büyük bir mutluluk içinde uyumuş.

Bütün gece boyunca ne anne tavşandan ne çocuklardan kendisini rahatsız edecek en ufak bir ses bile duymamış. Ertesi sabah da o uyanıncaya kadar kimse onu kaldırmamış. Uyanıp salona geçtiğinde bütün aileyi salonda bulmuş. Hep birlikte sofraya oturmuşlar. Anne tavşan, misafiri için yine en güzel yiyeceklerini çıkarmış. Neşeli bir kahvaltıdan sonra Şanslı, ev sahiplerine:

-Misafirperverliğiniz için çok teşekkür ederim. Eğer ormanın öte yanına yolunuz düşerse sizi misafir etmekten büyük bir mutluluk duyacağım, diyerek ev sahiplerinden izin istemiş.

Anne tavşan da:

-Bizim için bir zevkti. Her zaman bekleriz, diye karşılık vermiş. Şanslı:

-Ormanın bu tarafında bir kuzenim vardı. Şimdi onun yanı sıra çok iyi dostlarım da oldu. Ben gerçekten şanslıyım, demiş. Misafir kirpinin adı da Şanslı olduğu için hep birlikte gülüşmüşler. Anne tavşan ve yavruları misafirlerini uğurlamak için dışarı kadar çıkmışlar. Şanslı, gözden kaybolana kadar da içeri girmemişler. Şanslı da mutluluk içinde kuzeninin evinin yolunu tutmuş.

Konuksever Tavşan Masalı ve Hikayesi adlı öykümüzü beğendiğinizi umarız.

Bu masallar da ilginizi çekebilir.

Binbir Gece MasallarıAndersan MasallarıAnadolu Masalları


Benzer İçerikler

Tuzlu Deniz Masalı
Tuzlu Deniz Hikayesi
orman hikayesi
Orman Hikayesi
Parktaki Çiçekler Masalı
Parktaki Çiçekler Hikayesi
Kel Oğlum Keleş Oğlum Hikayesi
Kel Oğlum Keleş Oğlum Hikayesi

Yorumlar

  1. Esoo says:

    Cook güzel düşünülmüş bir hikaye eğitici öğretici yazanın eline emeğine sağlık 😊

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Masal Oku | © 2023, Tüm hakları saklıdır.