10 Yaş Hikayeleri3 Yaş Masalları4 Yaş Masalları5 Yaş Masalları6 Yaş Hikayeleri7 Yaş Masalları8 Yaş Masalları9 Yaş MasallarıÇocuk Hikayeleri | Çocuk Kitapları OkuMasallarOkul Öncesi HikayelerPeri MasallarıPrens ve Prenses MasallarıTürkçe MasallarUyku Öncesi MasallarUzun Hikayeler

Kusursuz Prens Masalı

Bir kötü niyetli büyücü tarafından yapılan büyü sonucu zor duruma düşen prens ve prensesin mücadelesini konu edinen çok güzel bir prens masalı. İyi okumalar.

Kusursuz Prens Masalı
Kusursuz Prens Masalı

Prens ve Prenses Masalı

Bir zamanlar uzak bir diyarda, güzel bir prenses yaşarmış. Bu prenses büyük bir kalede otururmuş ve kendisine hizmet eden bir sürü hizmetçisi varmış.

Ama prenses mutlu değilmiş. Çünkü bir büyücü ona âşıkmış. Bu kötü büyücü prensese sahip olmak istiyormuş. Kendisini dev bir kedi şekline sokmuş ve prensesi her yerde takip ediyormuş.

Bu laneti sadece bir prens bozabilirmiş. Bozmak için de bu dev kedinin kuyruğuna basması gerekliymiş. Bu sayede prenses serbest kalacakmış.

Prensesin yaşadığı ülkeye fazla uzak olmayan bir yerde yaşayan yakışıklı bir prens varmış. Bu prensin dünyalar güzeli prensesten haberi yokmuş. Prensesin başına gelenleri işitince:

İlgili Makaleler

“Bu korkunç bir ÅŸey, prensin serbest kalması gerek! Vezirler! Yola çıktığımı hiç kimseye haber vermeyin. Yoksa kedinin haberi olur. O büyücü derin uykudayken onun kuyruÄŸuna basacağım.” demiÅŸ.

Prens, az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş ve o kediyi en sonunda bulmuş. Gece çöktüğünde kedi derin bir uykuya dalınca, sessizce ona yaklaşan Prens, kuyruğuna basar basmaz, kedi büyücüye dönüşmüş.

Büyücü: “Bu ne cüret! Sende kimsin.”

Prens: “Prensesi derhal rahat bırakacaksın! Sana emrediyorum!”

Büyücü: “Ha ha ha… Onu serbest bırakacağım ama seni kim serbest bırakacak? DoÄŸacak ilk oÄŸlunu lanetliyorum! OÄŸlun dev gibi bir burunla doÄŸacak ve bu kusurunu gerçekten kabul edene kadar da kral olamayacak!”

“Ha.ha.ha, çünkü senin krallığın sadece kusursuz bir krala sahip olmaktadır.”

Prens bu lanet çok mantıksız diye düşünmüş: “OÄŸlum dev gibi bir burunun olduÄŸunu hemen fark edecektir. Büyük bir burun kusur deÄŸildir! Bu yüzden korkmam gerekmiyor.” demiÅŸ.

Prenses o sabah dünyanın en mutlu insanı olmuş. Bütün krallık buna çok sevinmiş. Çünkü kötü büyücü yok olmuştu.

Prenses hemen prensle evlenmiş. Prens prensesle evlendiği için o kadar mutluymuş ki o laneti tamamen unutmuş.

Aradan seneler geçmiş ve artık kraliçe olan prenses ilk çocuğunu dünyaya getirmiş. Prens Sümbül kralın bir iş gezisinde olduğu bir zamanda doğmuş. Ama bu mutluluk uzun sürmemiş.

Çünkü kraliçe hayatını kaybetmiş. Krallık bu kaybın daha acısını daha atlamamışken kötü bir haber daha gelmiş. Kralın gemisi denizde batmış ve kral da ölmüş.

Prens Sümbül artık tahtın tek varisiymiş. Ne var ki prensle ilgili bir terslik varmış.

Vezir: “Olamaz! Bu normal bir burun mu? Burunu yüzünün yarısını kaplıyor.”

Bakıcı: “Hayır öyle söyleme! O bizim müstakbel kralımız! Büyük burnundan asla bahsedilmemesinden mutlaka saÄŸlamak zorundayız. “

Vezir “DoÄŸru söylüyorsun prensimizin utanmaması için herhangi bir sebep yaratılmamalıdır! Bizim görevimiz bu burunu yok saymak ve onunda fark etmemesinde izin vermemektir.” demiÅŸ.

Böylece vezirler ve saray erkânı prensin yüzündeki o büyük burunu saklamaya karar vermişler. Normal burunları olan bütün kralların resmi fotoğraf karesinden çıkarılmış. Her uşak, kâhya ve bakıcı uyarılmış. Hiç kimsenin o burundan bahsetmemesi şartmış.

Herkes, prensin o dev gibi burnuna iltifat etmeliymiş. Okuldaki öğretmenler tarihi değiştirecek kadar ileri gitmişler. Sadece büyük burunlu savaşçıları anlatmışlar.

Herkes neredeyse normal burunlu insanlara gülüyormuş. Vezirler ellerinden geleni yapmışlar! Karlılıkta bazı yakışıklı erkeklerden saraya her girişlerinde sahte burunlar takmasını bile istemişler.

Prens büyük burnuna hayran olarak ve onunla gurur duyarak büyümüş. Bu kusur gizlenmiş.

Vezir: “Yüce prensim!  Taç giymenizin vakti geldi! Ama kanunları çok iyi biliyorsunuz Tahtı gerçek tende devralmak için evlenmeniz gerekiyor!

Prens: “Anlıyorum vezirim! Bende Bezfort kralından kızını istemeyi düşünüyordum zaten. Kendisi prenseslerin en güzelidir! Gerçi küçük bir burunu var ama benimde büyük bir kalbim var! Onun bu kusurunu kabul ediyorum! “

Vezir: ” Evet! Evet! Çok iyi yakışıklı prensim! Ben hemen gerekli iÅŸleri halledeyim!” demiÅŸ.

Saray erkânı ve vezirleri prensin burnu hakkında o kadar yalan söylemeye o kadar alışmışlar ki Bezfort Kralına bu kusur haber vermeyi unutmuşlar. Kral bu evliliği onaylamış ama sonra…

Vezir: “Sevgili prensim! Yüce prensim!  Bezfort prensesini kaçırmışlar kedisine bir lanetin musallat olduÄŸuna dair haberler var! Onu kristal bir sarayda esir tutuyorlarmış. Bezfort ÅŸu anda onu kurtarmaya çalışıyor.”

Prens: “Ne! Kim bunu yapmaya cüret etmiÅŸ. Orduyu hazırlayın, prensesimi bulmak için bizzat kendim yola çıkacağım.” demiÅŸ.

Böylece Prens adamları ile yola çıkmış. Bir çölün ortasına vardıklarında bir kum fırtınası prensi adamlarından ayırmış. Prens uyandığında kendini yabancı bir diyarda bulmuş. Hiç durmadan yürümüş ama hiç kimseyi bulamamış.

Prens: “Ahh! Karnım aç ve çok da susadım! Ne yapacağım ÅŸimdi? Bir dakika bu bir ev mi?” diyerek evin yanına gitmiÅŸ.

Kapıyı çalmış kapıyı bir bayan açmış, Prens: “Hanım efendi, ben yolumu kayıp ettim. İçecek biraz su ve biraz yiyecek alabilir miyim?”

Kadın: “Evet tabi ki, yorgun görünüyorsunuz. İçeri girin lütfen!” demiÅŸ

Prens içeri girdikten sonra kadın: Efendim burnunuz ne kadar da büyükmüş! Haberiniz olsun, ben ne yaÅŸayan nede ölmüş birisinde bu kadar büyük bir burun hiç görmedim!”

Prens: “Ne, diyorsunuz hanımefendi. Ayrıca benim burnum o kadar da büyük deÄŸil! Ama karnım aç, yiyecek bir ÅŸeyler ikram edebilir misiniz?

Kadın: “Evet tabi ki çok susamış olmalısınız! Susadığınızı söylememiÅŸ miydiniz? Hemen size su vermelerini isteyeceÄŸim yardımcılarımdan! Su vücudumuz için çok önemlidir. Ama özür dilerim burnunuz dikkatimi dağıttı.”

Prens: “Tabi ki de isterim ama susamış ve acıkmış bir tanrı misafirini evinize davet etmekten ziyade onun burnu hakkında konuÅŸmayı tercih ediyorsunuz sanki.”

Kadın: “Ohoo! Çok konuÅŸuyorsunuz. Şöyle oturun.”

Prens: “Ben mi çok konuÅŸuyorum? Olamaz! Karnım aç olduÄŸu içindir.” Prens evin içine bakınca ÅŸaşırmıştı. İçerisi en iyi antikalar ile süslüymüş. Çok zengin görünüyormuÅŸ, prensin kafası karışmış.”

Prens: “Burası sizin eviniz mi? Bir saraydan hiçbir farkı yok! Kimsiniz siz acaba?”

Kadın: “Evimi çok özlediÄŸim için onun gibi bir yer yaptım. Çünkü ben uzak bir ülkenin kraliçesiydim. Birkaç yıl önce ava çıktığımız bir gün yolumu kaybettim. Neyse ki mücevherlerim ve bir avuç yardımcılarım yanımdaydı. Aslında komik bir hikaye.” demiÅŸ.

Prens “Hikayenizi dinlemek isterim.”

Kadın “Nasıl oldu da yanlış yöne sapıp, ormanın derinliklerine gittim, hiç fark edemedim. Ormandan çıktığımda bu evi gördüm. O sırada yardımcılarımdan birine öykü, masal anlatıyordum. “Bir kralın ve dev bir kedinin öyküsü! Ama inanın bana o kedi sizin burnunuza kıyasen minik kalırdı.”

Prens: “Off! Burnumdan bahsetmeyi kesmeyecek bu kadın. UÅŸaklarıyla laklak ederken yolunu kaybetmiÅŸ zaten. Kendi düşük çenesi yüzünden buraya geldiÄŸinin farkında deÄŸil mi?”” diye mırıldanmış.

Kadın: “Prensesle dev kedinin öyküsünü dinlemek ister misiniz?”

Prens: “Yaa… Ben aslında…”

Kadın: “Yaa! Tamam! Madem ısrar ettiniz! Neyse, bu kedi aslında büyücüymüş, prens kuyruÄŸuna basınca lanetlemiÅŸ.”

Kadın bir ara duraksamış sonra da: “Siz beni dinliyor musunuz? Burnunuz nasıl olurda burnunuz sizi hiç rahatsız etmez.” demiÅŸ.

Prens artık aç olmadığı için buna artık dayanamamış: “Hanımefendi! Burnumdan bahsetmeyi kesmenizi rica ederim! Sizin papaÄŸan gibi konuÅŸtuÄŸunuzu ve minicik burnunuzun olduÄŸunu söyledim mi hiç? Benim burnum beni yakışıklı yapıyor. Onunla gurur duyuyorum! Yemek için teÅŸekkür ederim! Ben prensesimi bulmaya gidiyorum!”

Kadın: “O büyük sarayınızda aynı olmadığını var sayıyorum. Ayrıca prensesi kristal sarayda bulsanız bile onun elini öpüp laneti nasıl bozacaksınız ki? O yakışıklı burnunuz engel olmayacak mı? Bahse girerim ki o kocaman burnunuz yüzünden ayaklarınızı bile göremezsiniz!”

Prens: “Sizinle gereksiz tartışmalar girmeyeceÄŸim! Buradan hemen gidiyorum!” demiÅŸ.

Bir süre sonra çok tuhaf, kraliçe haklı galiba, ayaklarımı göremiyorum. Bu durum birçok kral ve kraliçe için normal olmalı. Bu kadın ne anlar zaten. Bana laneti nasıl bozacağını tarif ettiÄŸini fark etmeden anlattı bile.”

Prens yolda bir pazara rastlamış. Yanından geçtiği insanlar prensin burnunu işaret edip gülmüşler.

Prens: “Çok tuhaf! Burada ki insanların burunları çok küçük! Benimki onlara çok tuhaf geliyor. Bu krallık tümden bir acayip.” diye düşünmüş.

Ama şüphe prensin zihnini kemirmeye başlamış. Herkesin minik bir burnu varmış ve hiç kimse o burunla çirkin görünmüyormuş.

Saraya ulaÅŸtığında prensese seslenmiÅŸ: “Prenses ben geldim. Prens Sümbül  sizi kurtarmaya geldim.”

Prenses: “Ahh! Demek geldiniz! İyide suratınızda ki o ÅŸeyde ne? Yoksa burnunuz mu o?”

Prens: “Sizin o minik burnunuzdan daha sonra bahsedebiliriz. Ben ÅŸu laneti bozayım!” demiÅŸ.

Prens kaleye tırmanmış, prensesin elini tutmuş ve onu tam öpeceği sırada dudaklarının prensesin eline değmediğini fark etmiş.

Prens: “Off! Özür dilerim prenses, laneti bozamıyorum! Bunu daha önce fark etmemiÅŸtim. Burnum gerçekten de çok büyükmüş. Oysaki krallığım bana gayet normal hissettirdi. Ama bu bir kusurmuÅŸ ve ben onunla yaÅŸamak zorundayım.” demiÅŸ.

O anda aniden prensin karşısına o hanımefendi çıkmış. Prens: “Bir dakika, siz o hep burnumdan bahseden o yaÅŸlı kadınsınız. Buraya nasıl çıktınız? UÅŸaklarınız nerede?”

Kadın: “Ben bir kraliçe deÄŸilim prensim, kendinizdeki kusuru görmek için kılık deÄŸiÅŸtirmek zorunda kaldım. Krallığınız bir büyücü tarafından lanetlenmiÅŸti. Kral olmak için kusurunuzu samimiyetle kabul etmek zorundaydınız. Artık o laneti bozdunuz! Burnunuzu görmüyor musunuz?”

Prens: “Burnum mu, artık normal ebatta, yani artık hiçbir kusurum kalmadı!”

Kadın: “Hayır çocuÄŸum, hepimizin kusurları vardır. Sen burnunu küçülterek bozmadın o laneti. İnsanın kendisini sevmesi çok önemidir. Ama kendimizi aşırı sevmek kusurlarımız fark etmemize engel olur.

“Bizler kusurlarımızı fark ettiÄŸimiz zaman istediÄŸimiz ÅŸeyleri baÅŸarabiliriz. Tıpkı prensesini bulman ve kendi kusurunu fark edip laneti bozman gibi! Sadece kendi kusurlarımızı gördüğümüzde gerçekten kusursuz insanlar oluruz.” demiÅŸ.

Prens ve prenses kendi krallığına dönüp evlenmişler. Krallığın gerçekten de artık kusursuz bir kralı varmış.

5 Yaş MasallarıEn Güzel MasallarEn Güzel Hikayeler

YILDIZ VERMEYİ UNUTMAYIN 🙂
2 Oy

Masal Oku

Türkiye'deki tüm öğrencilere ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına - Eğitime dair bilgiler ve çocuk masalları hakkında yararlı olacağımızı düşünerek kaliteli içerikler üretip, fark yaratmayı düşünerek https://masaloku.com.tr sitesini yayına aldık.

İlgili Makaleler

Bir Yorum

  1. Merhaba bence çok heyecansız bir masal.
    Hiç beğenmedim👎👎👎👎👎

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu