
Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarlarda, yemyeşil ormanların, berrak derenin ve uçsuz bucaksız çiçek bahçelerinin olduğu, insanların ve hayvanların birbirine yardım ettiği, iyiliğin en değerli hazine olarak kabul edildiği güzel bir diyar varmış. Bu diyarın en neşeli sakinlerinden biri, ufacık, sevimli ve tatlı yürekli Mavi adında bir tavşancıkmış. Mavi, adeta gökyüzündeki masmavi bulutları andıran tüyleriyle, koşarken etrafa renk saçar, neşesiyle herkesi mutlu edermiş.
Bir sabah, güneş ışıkları ormanın derinliklerine pırıl pırıl süzülürken, Mavi uyanmış ve hemen evinden çıkarak etrafta yeni maceralar peşinde koşmaya başlamış. O gün, Mavi’nin kalbi, ormanda yaşayan her canlıya yardım etme ve onlara iyilik yapma düşüncesiyle dolup taşmış. “Bugün, kimse üzülmesin, herkes gülümseyerek dursun,” diye mırıldanırmış kendi kendine.

İlk durağı, ormanın kenarındaki limon bahçesiymiş. Bahçede, yaşlı limon ağacı kocaman meyvelerini dallarında taşıyormuş ancak aralarından bir tanesi, rüzgarın şakasıyla dallarından düşmüş ve yerde ezilmiş. Mavi, hemen koşmuş, küçük elleriyle limon kabuğunu dikkatlice yerden almaya başlamış. Minnet dolu bir şekilde limon ağacına bakarak, “Üzgün olma, ben buradayım, seni ve tüm meyvelerini koruyacağım,” demiş. Limon ağacı, Mavi’nin bu neşeli sözleri üzerine hafifçe sallanarak, “Ey sevimli dostum, iyiliğin sayesinde dallarım güçlendi. Senin güzel kalbin ormanın enerjisini taşıyor,” demiş sanki. Bu olay, ormandaki diğer canlılara da ilham vermiş herkes birbirine yardımcı olmayı, küçük ya da büyük fark etmeksizin iyilik yapmayı görev edinmiş.
Ormanın derinliklerine doğru ilerlerken, Mavi’nin yolu, renk renk çiçeklerin arasında saklanan, minik ve narin peri Sedef ile kesişmiş. Sedef, zarif kanatlarıyla usul usul uçarken, bir yandan bir sorunu çözmeye çalışıyormuş çiçeklerin altına gizlenmiş olan bir kelebek yavrusu, bulutlara doğru sürükleniyormuş. Mavi hemen fark etmiş ki kelebek yavrusu yardıma muhtaç. Korkusundan titreyen küçük kelebeği nazikçe kucaklayan Mavi, “Merak etme, ben buradayım. Seni bu tehlikeli yoldan kurtaracağım,” demiş. Birlikte kelebeği yanındaki güvenli çiçek bahçesine taşıyan Mavi, kelebeğe sevgiyle sarılmış. Kelebek yavrusu, yeniden güvende olduğunu hissederken, etrafındaki diğer minik periler, “İşte gerçek iyiliğin örneği!” diye sevinçle fısıldamışlar.

Yolculuğu sırasında Mavi, ormanın küçük bir köşesinde ağlayan minik sincap Zıpır ile karşılaşmış. Zıpır’ın en sevdiği cevizi, rüzgarın bir anda kaçırıp dik bir ağacın tepesine fırlatmış ve sincap, bu yüzden üzgünmüş. Mavi, “Gel Zıpır, birlikte bir yol buluruz. Senin için en güzel cevizi bulacağım ve yanında olacağım,” diyerek cesaret vermiş. İkisi birlikte ağacın etrafında dolanırken, Mavi’nin aklına parlak bir fikir gelmiş. Ağaçta yetişen, Zıpır’ın hiç daha tatmadığı lezzetli fındıkların bulunduğu bir yer olduğunu hatırlamış. Zıpır’ın gözleri sevinçle parlamış ve Mavi’yle birlikte fındık bahçesine doğru koşmaya başlamışlar. Böylece Zıpır, hem yeni cevizini aramış hem de dostunun gösterdiği iyiliğin sıcaklığını hissetmiş.

Gün ortasına doğru ilerlediklerinde, Mavi ve Zıpır, ormanın derinliklerinde yaşayan bilge Baykuş Duru’ya rastlamışlar. Duru, gecelerin en karanlık saatlerinde bile yolunu bulabilen, bilgeliğiyle ün yapmış bir baykuşmuş. Duru, “Sevgili dostlar, iyilik yapmanın güzelliğini ve gücünü en iyi benimseyenlerdir. Her yapılan iyilik, ormanın kalbine yeni umutlar eker. Sizler, bugün ormanın kalbini aydınlattınız,” diyerek onlara sıcak bir tebessümle fakir sözler söylemiş. Mavi ve Zıpır, bu sözlerden güç alarak, günün sonuna kadar karşılarına çıkan herkese yardım etme görevine devam etmişler.

Akşamüstü, güneş yavaş yavaş ufukta kaybolurken, ormanda küçük bir toplanma düzenlenmiş. Tüm canlılar, Mavi’nin ve dostlarının gün boyunca yaptıkları iyilikleri konuşurken, herkes mutluluktan narin narin yanıp tutuşuyormuş. Kimi, “Bugün, sevginin gücünü bir kez daha gördüm,” derken, kimi de, “İyilik, en güzel sihirdir kalbimizde büyüyen bir çiçektir,” diyormuş. Herkesin yüzünde tebessüm, kalbinde umut varmış.

Toplanma sonunda, ormanın en yaşlı çınarı etrafında toplanan tüm canlılar birbirlerine minnettarlıklarını sunarken, Mavi küçük kalbinde taşıdığı iyiliğin aslında en büyük büyü olduğunu anlamış. Çünkü iyilik, sadece bir iyilik yapmanın ötesinde dostlukları pekiştirir, kalpleri ısıtır ve tüm diyarı güzelleştirirmiş. Mavi, “Hepimiz birbirimize yardımcı oldukça ve iyiliği yüreklerimizde taşıdıkça, ormanımız her daim sevgiyle, umutla ve mutlulukla dolu kalır,” demiş. Bu sözler, ormanın derinliklerine kadar yayılmış ve gecenin sessizliğinde bile umut dolu rüzgarlarla yankılanmış.

Gece, yıldızlar gökyüzünü süslerken, ormanın her köşesinde huzur ve sıcaklık hakimdi. Uykuya dalmadan önce, Mavi, o gün yaşadığı maceraları, kendisine ve diğer canlılara öğrettiği değerleri düşünmüş. O an anlamış ki, gerçek sihir bir iyilik yapma, bir dost eli uzatma, kalpten gelen küçük bir tebessümde saklıymış. Ve tüm orman, bu küçük sihirlesiyle, yeni bir güne başlamaya hazır hale gelmiş.

Böylece, sevgili Mavi’nin iyilik dolu macerası, hem ormanda hem de kalplerde unutulmaz izler bırakmış. Her canlı, küçük davranışların büyük farklar yaratabileceğini öğrenmiş. Çünkü iyilik zamanla çoğalan, hep birlikte büyüyen ve herkesi birbirine bağlayan en gerçek büyüymüş. O günden sonra, ne fırtınalar ne de zorluklar, ormanda yaşayan dostların kalplerindeki sevgi ve iyiliğin önüne geçebilmiş.

Ve işte böylece, orman hep neşeyle, umutla ve iyilikle yaşamış çünkü her sabah yeniden, güne sevgiyle merhaba der, her akşam ise kalpleri ısıtan anılarla uykuya dalarmış. Mutlu son burada bitmez, yeni iyilikler ve dostluklar bütün ömrü boyunca süren bir masal gibi devam edermiş. İnsanlar ve hayvanlar, herkes birbirine yardım etmeyi, sevgi ve iyiliğin gücünü paylaşmayı asla unutmaz, yüzlerinde hep o parlak tebessümü taşırmış.

Gökkuşağının altında, yıldızların dans ettiği o masalsı diyar, tüm canlıların kalplerinde saklıymış. Ve bu masal, iyiliğin ne kadar değerli olduğunu anlatmaya devam ederken her yeni gün, sevgi tohumları ekilmekte, umut çiçekleri açmakta, dünya biraz daha güzel bir yer haline gelmekteymiş. İşte iyiliğin sihri böyleymiş paylaştıkça çoğalan, büyüyen ve herkesin yüreğinde yaşayan bir mucize…
Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!