Mazlumun Ahı Hikâyesi

Mazlumun Ahı Kıssadan Hisse

Abone Ol google news
Mazlumun Ahı Kıssadan Hisse
Mazlumun Ahı Kıssadan Hisse

Mazlumun Ahı Kıssadan Hisse Hikayesi

Horosan Valisi Abdullah bin Tahir çok adil biriydi. Jandarmalar birkaç hırsız yakalamış valiye bildirmişlerdi. Getirilirken hırsızların birisi kaçtı. O günde hiratlı bir demirci nişabura gitmişti. Demirciyi gece eve giderken jandarmalar suçlu zanlıyla yakaladılar ve diğer zanlılarla beraber valiye çıkardılar. Vali onların hepsinin suçlu olduğu zanlıyla görevlilere hitaben hepsini hapsedin dedi.

Bir suçu olmayan demirci de kurunun yanında yaş da yanarmış hesabıyla hapsedildi. Hapishanede ilk işi hemen abdest alıp namaz kılmak oldu. Ellerini rahmanı rahmete uzatıp: ‘’ yarabbi bir suçum olmadığını ancak sen biliyorsun. Beni bu zindandan da ancak sen kurtarırsın. Bu halimi başkasına açamam. Suçsuzluğuma kimseyi inandıramam. O halde sen bana kefil ol.

Beni buradan çıkar diye dua etmeye yalvarmaya yakarmaya başladı. ’’ Vali uyuyorken rüyasında dört kuvvetli adam yanına kadar gelip tahtını ters çevirecekleri zaman uykudan uyandı. Hemen kalkıp abdest aldı, iki rekat namaz kıldı. Tekrar uyudu, tekrar o dört kimsenin tahtını yıkmak üzere yanına geldiğini gördü ve yine uyandı. Üzerinde bir mazlumun ahı olduğunu anladı, hemen hapishane sorumlusu olan gardiyanı yanına çağırtarak sordu:

-‘’ Söyle bakalım bu gece hapishaneye getirilen mazlum görünüşlü biri var mı?’’ Gardiyanların başı hürmetle başını yerlere kadar eğip valiye şu cevabı verdi:

-‘’ Efendim hapishanede mazlumla zalim birbirine karışır. Kim mazlum kim zalim seçilmez olur. Yalnız biri var ki hiç durmadan namaz kılıyor, ellerini duadan indirmiyor, gözyaşları sel olmuş akıyor. Efendim eğer mazlum bir adam arıyorsanız o kişi olabilir, başkası olamaz. Vali gardiyana sözü biter bitmez telaşla emir verdi. Hemen adamı buraya getir. Demirciyi valinin huzuruna çıkarttılar. Vali bu mahkum demircinin halini hatırını sorup, durumu nedir ne değildir anlamaya çalıştı. Demircinin anlattıklarından durumun rehavetinden anlayarak demirciye:

-‘’ Sizden özür diliyorum, hakkını helal et ve şu bin gümüş hediyeyi  özrüm olarak kabul et. Bundan sonra da herhangi bir arzun olunca, başın dara düşerse çekinmeden bana gel.‘’  Demirci valinin bu tarzı karşısında şöyle cevap verdi:

-‘’ Ben hakkımı helal ettim. Verdiğiniz hediyeyi de kabul ediyorum, fakat müşgülümü, dileğimi senden istemeyi kabul edemem. Peki nedenmiş o? Çünkü benim gibi bir fakir için senin gibi bir sultanın tahtını birkaç defa tersine çevirten sahibimi bırakıp ta dileklerimi başkasına söylemek nuru şanıma yakışır mı? Rabbim namazlardan sonra ettiğim dualarla beni nice sıkıntılardan kurtardı, nice muradıma kavuşturdu.

Bütün bunlar apaçık önümde dururken be nasıl olurda , rabbimden başkasına sığınırım. Gani olan rabbim nihayeti olmayan rahmet hazinesinin kapısını, ihsan sofrasını  herkese açmışken başkasına nasıl giderim. Ondan kim neyi istedi de o vermedi, kim huzurunda koştu. İstemesini bilmezsen alamazsın,  huzuruna edeple çıkmazsan rahmetine kavuşamazsın. O yüzden sen beni sahibime bırak, sen kendi üzerine düşen yap, adaletten ayrılma, bundan sonra mazlum ahı alma. Benim müracaat yerim rabbimdir. Bunun için de bana her gün beş vakit tahsis etmiştir. Sen namazı şöyle bil ki , o müminin miracıdır.

Kısa HikayelerKeloğlan Masalları4 Yaş Masalları


Benzer İçerikler

Habibin Tövbesi
Habibin Tövbesi Baba ve Kızın Hikayesi
Otuz Yıllık Ekmek
Otuz Yıllık Ekmek Hikayesi
Takdir Hüda'nındır
Takdir Hüda’nındır Hikayesi
Nasrettin Hoca ve Üç Papaz
Nasrettin Hoca ve Üç Papaz Hikayesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Masal Oku | © 2023, Tüm hakları saklıdır.