
Bir varmış, bir yokmuş, yemyeşil ormanların tam kalbinde, güneşe karşı gülümseyen, meyveleriyle tüm ormanı neşelendiren güzel bir erik ağacı yaşarmış. Bu erik ağacı, rengarenk erikleriyle tanınırmış ve her mevsim ormandaki tüm canlılara mutluluk dağıtırmış. Fakat erik ağacının kendisi, meyvelerini paylaşmanın ne kadar önemli olduğunu henüz tam olarak anlamamıştı.
Bir gün, küçük bir sincap olan Mino, erik ağacının altında koşuşturarak gelmiş. Merhaba, Erik Ağacı! demiş neşeyle. Senin eriklerin çok lezzetli görünüyor. Paylaşır mısın bize biraz?
Erik Ağacı, dallarını sallayarak karşılık vermiş: Tabii Mino, eriklerimi paylaşmak harika olur! Gel, gel birlikte toplayalım.
Mino ve diğer orman sakinleri, erik ağacının dallarında olgunlaşan meyveleri toplamaya başlamışlar. Herkes birbirine yardım ediyor, eşyalarını taşıyor ve en lezzetli erikleri seçiyormuş. Erik ağacı da bu sevinçli telaşta mutluymuş, çünkü meyveleri yardımlaşma ve dayanışma ile toplandığını görmek onu çok fazlasıyla keyiflendirmiş.

Ancak bazı günler, hava sert geçip yağmur ve rüzgar erik ağacını zorlamış. Meyveler dalından düşmüş, bazı dallar zarar görmüş. Erik Ağacı, bu durum karşısında kendini güçlü hissetmeyince biraz üzülmüş. Belki de eriklerimi paylaşmak fazla zor oluyordur. Kendim korumalıyım, diye düşünmüş.
Bu düşünceyle, erik ağacı meyvelerini daha az paylaşmaya karar vermiş. İlk başta, Mino ve diğer orman halkı bunu fark etmemiş. Fakat zamanla eriklerin sayısının azaldığını görmüşler. Mino endişelenmiş ve arkadaşlarına durumu anlatmış. Erik Ağacı artık eskisi gibi meyve vermiyor. Neler oluyor acaba?
Minonun meraklı bakışları, erik ağacının yanına gelmiş ve ağacın üzgün halini fark etmiş. Ne oldu, sevgili dostum? demiş nazikçe. Neden meyvelerini paylaşmayı bırakıyorsun?
Erik Ağacı, iç çekerek cevap vermiş: Son zamanlarda hava çok sert geçti ve meyvelerim düştü. Artık kabaava kalkanım azaldı. Kendi kendime yeterli olamıyorum, bu yüzden meyvelerimi saklamak daha iyi olacağını düşündüm.

Mino, erik ağacının bu haline üzülmüş, ama hemen çözüm bulmak için düşünmüş. Belki de biz birlikte çalışarak, senin dallarını güçlendirebiliriz. Böylece meyveler daha güvende olur ve sen yine paylaşabilirsin.
Mino'nun bu fikri, ormandaki tüm hayvanlar tarafından sevilmiş. Herkes kendi yetenekleriyle erik ağacına yardımcı olmak istemiş. Tavşanlar dalların etrafını toprakla kaplayarak köklerin daha sağlam durmasını sağlamış. Arılar, çiçek tozlaşmasını arttırarak eriklerin daha sağlıklı olmasına yardım etmiş. Kuşlar dallarda ünsüz atıp eriklerin daha güçlü olmasını sağlamış.
Tüm bu çabaların sonunda, erik ağacı tekrar eskisi gibi sağlamlaşmış. Dallar güçlü ve meyveler güvenli bir şekilde asılı kalmış. Hava koşulları bir kez daha sert gelse de, erik ağacı artık dayanıklıymış. Mino ve arkadaşları, erik ağacının desteğiyle meyvelerini huzur içinde toplamaya devam etmişler.

Bir yaz akşamı, ormanda büyük bir şölen düzenlenmiş. Tüm hayvanlar, erik ağacının meyveleriyle hazırladıkları yemekleri paylaşmak için toplamışlar. Masaların başında lezzetli erikler, taze meyve salataları ve özel erik marmelatları yer almış. Herkes birbirine hikayeler anlatmış, oyunlar oynamış ve en önemlisi birlikte olmanın keyfini çıkarmış.
Erik Ağacı, bu mutluluk dolu anları izlerken kalbi sevinçle dolmuş. Gerçekten de paylaştıkça daha çok mutlu oluyoruz, demiş kendi kendine. Birlikte çalışmak ve birbirimize destek olmak, her zorluğun üstesinden gelmemizi sağlıyor.
O günden sonra erik ağacı, meyvelerini paylaşmanın ne kadar değerli olduğunu tam olarak anlamış. Her yıl meyve vermek için sabırsızlandığında, ormandaki tüm hayvanlar onun yanına gelip birlikte çalışır, meyveleri toplar ve paylaşırmış. Böylece orman, sevgi, dayanışma ve mutluluk dolu bir yer haline gelmiş.

Bir gün, ormanda yeni bir hayvan ailesi taşınmış. Küçük bir kız olan Elif, ormanın güzelliklerini keşfetmeye bayılırmış. Bir sabah, Elif yürürken erik ağacını görmüş ve dallarında sarkan olgun erikleri fark etmiş. Ne kadar güzel bir ağaç! diye düşünmüş. Ağacın yanına yaklaşmış ve eriklerden birkaçını toplamış.
O sırada Mino ortaya çıkmış ve Elif'e gülümsemiş. Merhaba! Ben Mino. Erik ağacımızın meyvelerini mi topluyorsun?
Elif şaşırmış ama aynı zamanda mutluymuş. Evet, benim adım Elif. Bu ormanı çok seviyorum. Meyveleriniz de gerçekten çok güzel görünüyor.

Mino, Elif'i tanımak için heyecanlanmış. Hoş geldin Elif! Erik ağacımız, ormanın en değerli varlıklarından biri. Gel, sana hikayesini anlatayım.
Elif memnuniyetle kabul etmiş ve Mino ile birlikte erik ağacının etrafında dolaşmaya başlamışlar. Mino, ormanın diğer hayvanlarını da tanıtarak Elif'e her birinin erik ağacına nasıl yardımcı olduğunu anlatmış. Tavşanlar kökleri korumuş, arılar meyveleri sağlıklı tutmuş, kuşlar ise dalları güçlendirmiş. Elif, bu birlikteliği duydukça hayran kalmış.
Bu ne kadar harika bir topluluk, demiş Elif. Hepiniz birlikte çalışarak erik ağacına ve ormana nasıl yardımcı oluyorsunuz. Çok etkileyici!

Mino gülümsemiş ve Evet, birlikte çalışmak bizim için çok önemli. Herkesin katkısı büyük bir fark yaratıyor, demiş.
Elif, bu hikayeyi dinledikçe kendi toplumunda da benzer bir dayanışma yaratmak istemiş. Evine döndüğünde ailesine anlatmış, arkadaşlarına da ormandaki bu güzel birlikteliği paylaşmış. Kısa sürede Elif’in evinde ve okulunda da herkes birbirine yardım etmeye, paylaşmaya başlamış.
Ormanda geçen bu güzel günler boyunca, erik ağacı ve ormanın tüm sakinleri mutlu mesut yaşamışlar. Meyvelerini paylaşmanın, birlikte çalışmanın ve birbirine destek olmanın ne kadar değerli olduğunu her gün bir kez daha anlamışlar.

Günlerden bir gün, erik ağacının dallarının arasında parıldayan özel bir erik ortaya çıkmış. Bu erik, diğerlerinden farklı olarak, adeta küçük bir güneş gibi ışıldıyormuş. Mino, Elif ve diğer hayvanlar bu özel eriği görünce şaşkınlıkla birbirlerine bakmışlar.
Bu neden bu kadar özel? diye sormuş Elif merakla.
Erik Ağacı, nazikçe fısıldayarak yanıtlamış: Bu, birlikte çalışmanın ve paylaşmanın simgesi olan özel bir eriktir. Her yıl, topluluğumuzun bu güzel davranışını hatırlatmak için böyle bir erik saklıyorum. Onu bulmak, ne kadar ileri gittiğimizi gösterir.

Mino, Elif ve diğer hayvanlar, bu özel eriği bulmak için birlikte yolculuğa çıkmışlar. Ormanın derinliklerinde birlikte ilerlerken, birbirlerine olan güvenleri ve sevgi dolu bağları daha da güçlenmiş. Zorlu engelleri aşmış, akarsu kenarlarında oyunlar oynamış ve en sonunda, gün batımında özel eriği bulmuşlar.
Bu an, ormanda herkes için unutulmaz bir kutlamaya dönüşmüş. Erik Ağacı, özel eriği topluluğun en güzel anını temsil eden bir simge olarak saklamış. Her yıl bu özel eriği bulmak için düzenlenen kutlamalar, ormanın hala sevgi, dostluk ve paylaşım dolu kalmasını sağlamış.
Elif, bu deneyimden çok şey öğrenmiş. Kendi toplumunda da ormandaki bu güzel arkadaşlığı yansıtarak, herkesin birlikte çalışarak ne kadar güzel şeyler başarabileceğini göstermiş. Ailesi ve arkadaşları, Elif’in bu pozitif enerjisinden ilham almış ve çevrelerinde mutluluğu yaygınlaştırmışlar.

Ormanın tüm sakinleri, erik ağacının altında toplanıp hikayelerini paylaşırken, her biri kendi rolünün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlıyormuş. Tavşanlar, arılar, kuşlar, sincaplar ve insanlar, her biri birbirine bağlı ve destek veren büyük bir aile olmuşlar.
Ve böylece, yemyeşil ormanda, erik ağacının meyveleriyle dolu yıllar, sevgi, arkadaşlık ve paylaşımın hüküm sürdüğü mutlu günler olarak geçmiş. Erik Ağacı, dallarını göğe doğru uzatırken, her meyvesiyle ormanın neşesini artırmaya devam etmiş. Tüm çocuklar, ormanın bu güzel hikayesini dinlerken, paylaşmanın, birlikte çalışmanın ve sevgiyi yaymanın önemini öğrenmişler.
Ve ormanda bir daha asla yalnızca tek başına yürümemiş. Herkes birbirine destek olmuş, zor zamanlarda birlikte hareket etmiş ve her günlerini mutlulukla doldurmuşlar. İşte böylece, yemyeşil ormanın kalbinde, erik ağacı ve arkadaşları sonsuza dek mutlu yaşamışlar.
Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!