Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarların birinde, adeta yıldızlarla süslenmiş bir köy bulunurmuş. Bu köyde, minik kalpli ve meraklı bir çocuk yaşarmış. Adı Mert’miş. Mert, akşamları annesinin anlattığı masallarla uykuya dalarken, rüyalarında adeta başka dünyalara kanat çırparmış. Bir gece, Mert uyumadan önce penceresinin dışındaki sessizliğe kulak vermiş hafif bir esintiyle fısıldayan ağaçlar, ona gizemli bir davetiyeyi müjdelercesine gelirmiş. Bu davetin nereden geldiğini merak eden Mert, yavaşça gözlerini kapatmış ve kendini büyülü bir dünyada bulmuş.
Mert, bembeyaz ışıklarla aydınlatılmış, rengârenk çiçeklerin açtığı kocaman bir bahçede uyanmış. Bu bahçe, sihirli düşler diyarının kalbiymiş. Her bir çiçek, yıldız tozundan yapılmış gibi parıldıyor, nazlı kelebekler etrafa neşeyle uçuşuyormuş. Hoş geldin Mert! diye seslenen, sevimli bir tavşan ona yaklaşmış. Tavşanın ismi Pamukmuş. Pamuk, Mert’e bu bahçenin uyku masalları diyarı olduğunu, her gece çocukların güzel rüyalarla uykuya dalabilmesi için hazırlanan sihirli anlar yüklü olduğunu anlatmış.
Mert, Pamuk ile birlikte bahçeyi gezmeye başlamış. İlk adımlarıyla, kocaman bir ağacın altından geçerken, ağacın dalları arasında minik periler oynuyormuş. Periler, gümüş kanatlarıyla dans ederken, narin sesleriyle Hayallerin en güzel masalları, kalbinle dokur diye fısıldarmış. Mert, bu sözleri duyunca içi umutla dolmuş ve aklına, rüyalarında sevdiklerine neşeyi getirecek hikayeler yaratma hayali girmiş.
İlerleyen yolda, Mert ve Pamuk, ışıldayan bir göletin kenarına ulaşmışlar. Göletin suyu, ay ışığının yansımalarıyla mavinin en güzel tonlarını sergiliyormuş. Göletin kenarında, bilge bir kaplumbağa oturuyormuş. Kaplumbağa, yavaş ama derin bir sesle Mert’e, Her uyku, bir başka maceraya açılan kapıdır. Rüyaların, gerçek hayattaki umut ve hayallerini besler. Sen de, kalbinin güzelliklerini toplayıp, dünyana neşe saçabilirsin, demiş. Bu sözleri duyan Mert, kaplumbağanın gözlerinde yaşanmış hikayelerin derinliğini görmüş ve her kelimesinin büyüsüne kapılmış.
Gölette dinlendirildikten sonra Mert ve yeni dostları bahçenin derinliklerine doğru yürümüşler. Yol boyunca, yanlarında uçuşan parıldayan ışık topları eşliğinde bir melodi çalınır gibi hafif adımlarla ilerlemişler. Bir anda karşılarında, devasa bir çiçeğin yaprakları arasında saklanan kocaman, neşeli bir kelebek belirmiş. Bu kelebek, her renkten bir renk kuşağını barındırıyor, adeta gökkuşağının tüm güzelliklerini içinde taşıyormuş. Kelebek, Mert’e “Büyülü Rüya Gölgesi” adını verdiği gizemli bir mağaraya gitmeyi teklif etmiş. Bu mağara, çocukların gecelerine ilham vermek ve onların en güzel hayallerini beslemek için saklı bir sır gibiymiş.
Merak ve heyecan içinde Mert, Pamuk, kaplumbağa ve kelebek, rüyaları besleyen bu özel mağaraya doğru yola çıkmışlar. Yol boyunca, her adımda minik bir mucizeye tanık olmuşlar. Rüzgar, yaprakların arasında mırıldanırken sanki eski masalların melodilerini yeniden anlatır, gökyüzü sakin yıldızlar sergilerken her biri birer umut ışığı gibi parıldamış. Mağaraya vardıklarında, içerisi altın rengi bir ışıltıyla doluymuş. Mağaranın duvarlarına, milyonlarca küçük hikayenin resmi çizilmiş her resim, bir çocuğun geceleri umutla uyuduğunu, güzel rüyalarla buluştuğunu simgeliyormuş.
Mağaranın en derin köşesinde, uzun zaman öncesinde unutulmuş eski bir sandık varmış. Pamuk, sandığın üzerinde oynayan küçük el yazmalarını fark etmiş. Bu sandık, çocukların rüyalarında sakladıkları, en özel dileklerini ve umutlarını yazdıkları bir hazineymiş. Sandığın kapağını araladıklarında, içi parıldayan renkli kağıtlarla, minik kalem izleriyle doluymuş. Her bir kağıtta, hayal gücünün verdiği sonsuz düşler, umutla örülmüş masallar yazılıymış. Mert, sandığın içinden kendisine ait küçük bir kağıt bulmuş. Kağıdın üzerine “Gelecek günlerimde, sevgi ve neşeyle dolu bir dünya yaratmak istiyorum” yazılmış. Bu satırlar, Mert’in hem kendi geleceğine dair umutlarını hem de diğer çocukların uykuya daldığı anlara ilham verecek bir mesajı barındırıyormuş.
Bu özel anın ardından, mağaranın duvarlarında canlı bir ışık gösterisi başlamış. Renkler dans ederken, tıpkı bir renk cümbüşü gibi etrafa neşe saçmış her renk, bir çocuğun hayalini, yaşam sevinci ve umut pınarını temsil edermiş. Mert, etrafındaki büyülü atmosferin tadını çıkarırken, aslında her rüyanın içinde sevgisinin, sabrının ve merhametinin izlerini taşıdığını fark etmiş. Bu güzellik, ona hayatın en değerli hazinesinin gönülden gelen sevginin ve paylaşmanın ne kadar önemli olduğunu hatırlatmış.
Gecenin ilerleyen saatlerinde, Mert’in yanında bulunan bütün dostları, birbirlerine güzel temennilerle veda ederken, Mert kendisini yeniden evinin sıcak kollarında, yumuşacık yatağında bulmuş. Annesi, hafif bir tebessümle onun uykuya daldığını görmüş. Mert, rüyasında gördüğü o renkli ve sihirli bahçeyi, bilge kaplumbağanın sözlerini, neşeli kelebeğin cömertliğini ve Pamuk’un sıcak dostluğunu unutmamış. Her gece, uykuya daldığında, o büyülü dünyadan aldığı güç ve ilhamla, kalbinde umutları tazeler, sevgi dolu düşlerle yeni maceralara yelken açarmış.
Böylece Mert, her gece uykuya dalmadan önce, “Bir gün herkes, kendi içindeki sihirli bahçeye ulaşabilir” diye fısıldarmış rüyalarına. Gecenin karanlığında, her çocuğun kalbinde saklı olan hayallerin, ışıklarını asla söndürmemesi gerektiğini, sevgi ve merhametin dünyayı ne kadar güzel kılacağını bir kez daha hatırlamış. Masalın sonunda, Mert’in rüyalarından yayılan ışık, bütün dünyanın uykuya daldığı o anlarda, minik kalplere umut ve huzur dağıtmış.
İşte böylece, her uyku masalında olduğu gibi, Mert’in macerası da mutlu sonla bitmiş. Uyku masalları diyarında geçirilen anlar, her çocuğun kalbinde bir umut tohumu bırakır, ertesi sabaha neşeyle uyanmalarını sağlar. Ve o günden sonra, Mert her uykuya dalışında, sihirli bahçeyi, neşeli dostlarını ve kalbinin en derinindeki masalları yeniden yaşamış, her yeni günün bir öncekinden daha parlak ve umut dolu olması gerektiğine inanmış. Böylece, her gece uykuya dalmak, Mert için yeni bir maceraya, yeni bir sevgi öyküsüne, yeni bir hayal gücü yolculuğuna dönüşmüş, gökyüzündeki yıldızlar kadar parlak umutlarla dolu masallar diyarında hep mutlu yaşamışlar.
Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!