
Bir varmış, bir yokmuş yemyeşil ağaçların, rengarenk çiçeklerin ve cıvıl cıvıl kuş seslerinin arasında saklı, minik bir kasaba varmış. Bu kasabanın tam ortasında, kocaman ve eski bir meşe ağacı yükselirmiş. Kasaba halkı, bu ağacın sihirli olduğuna inanır, altında toplanır, hikayeler anlatır, iyilik ve dostluk üzerine sözleşirlermiş. Kasabanın en sevimli sakinlerinden biri, minik ve meraklı yaramaz Tavşancık Zıpzıp’mış. Zıpzıp, sadece oyun oynamakla yetinmez, etrafındakilere yardım etmekten de büyük mutluluk duyarmış.

Bir güz sabah, Zıpzıp uyanır uyanmaz penceresinden dışarı baktığında, ağacın dalları arasında parıldayan garip bir ışıltı fark etmiş. Heyecanla hemen kocaman kulaklarını dikmiş ve “Acaba bu nedir acaba?” diye sormuş kendi kendine. Kendi küçük kalbi, bu ışığın bir maceranın başlangıcına işaret ettiğini hissetmiş. Hemen yolundan çıkarak, küçük patilerini yavaşça çimenlere bastırarak ağaca doğru ilerlemiş. Yol boyunca, Tıslak adını verdiği sevimli su sıçramaları yapan sincap, “Neredesin Zıpzıp? Yeni bir maceraya mı atılıyorsun?” diye sormuş. Tavşancık gülümseyerek, “Evet, Tıslak! Işığın peşinden gidiyorum. Belki de orada bir iyilik sırrı saklıdır,” demiş ve ikisi birlikte ağaca doğru neşeyle yol almaya başlamışlar.

Meşe ağacının altında yürürken, Zıpzıp ve Tıslak, karşılarına çıkan yaşlı kaplumbağa Bilgeyi selamlamışlar. Bilge kaplumbağa, yavaş ve derin bir ses tonuyla, “Sevgili çocuklar, o ışıltı aslında ‘İyilik Işığı’dır. Bu ışık, ormanda kaybolmuş, üzülen bir kalbin ihtiyacını simgeler. Eğer onun izini sürerseniz, karşınıza çıkan zorluklar ne olursa olsun, iyilik ve cesaretle hepsini aşabilirsiniz,” demiş. Zıpzıp ve Tıslak, Bilge’nin bu bilge sözlerini dinledikten sonra, iyilik dolu yürekleriyle daha da cesaret bulmuşlar ve ışıltıya doğru yol almışlar.

Işıltının geldiği yer, ormanın derinliklerinde, rengarenk kelebeklerin uçuştuğu, minik hayvanların birbirlerine yardım ettiği huzur dolu bir vadideymiş. Vadinin ortasında, ağacın altına oturmuş, gözleri dalgın dalgın ufku izleyen Küçük Ayşecik adında bir sincap varmış. Ayşecik’in gözlerinden hafifçe yaşlar süzülmekteymiş. Zıpzıp, Tıslak ve Bilge, hemen yanına gitmişler. “Sevgili Ayşecik, neden üzgünsün? Belki de biz sana yardımcı olabiliriz,” diye sormuş Zıpzıp. Ayşecik derin bir nefes almış, “Ben bu vadideki en özel çiçeği beklerdim. Annem, bana her zaman büyükanne Çiçek’in söylendiği efsaneden bahsederdi. Bu çiçek, iyilik ve umut anlamına gelir. Fakat bir türlü açmadı, belki de görünenin ötesinde bir yardım bekliyordur,” demiş. Zıpzıp, “Belki de bu çiçek, iyilik ışığının bir işaretiyle, güvenebileceğimiz sevgiyi bekliyordur,” diyerek sevgi dolu bir tebessümle cevap vermiş. Tıslak, “Haydi, birbirimize destek olalım. Hep birlikte arayalım ve çiçeğe dokunarak ona olan sevgimizi hissettirelim,” diye söz vermiş.

Böylece, Zıpzıp, Tıslak, Bilge ve Ayşecik el ele vererek, vadide uzun uzun dolaşmışlar. Yolda küçük tilki Vımıldak ile karşılaşmışlar Vımıldak’ın kırık kanadı olduğunu görmüşler. Hemen yardım etmek için durmuşlar. Bilge kaplumbağa, “İyilik, başkalarının dertlerine ortak olmakla başlar,” demiş. Ayşecik, nazik bir şekilde Vımıldak’a yaklaşmış, “Korkma, dertlerini paylaşmak iyileştirir. Sana birlikte yardım edeceğiz,” demiş. Kısa sürede, kasabanın diğer sakinleri de oraya gelmiş minik fare Löpür, kırlangıç Cikcik ve chichir, hepsi sevgiyle Vımıldak’ın kanadına bakım yapmış. Kırlangıç’ın taptaze tüyleri, Vımıldak’ın yanını ısıtmış ve minik fare Löpür’ün bulduğu şifalı bitkilerle panzehir hazırlanmış. Bir süre sonra, Vımıldak’ın kanadı güç toplamış, ağrıları azalmış ve gülümseyerek “Teşekkür ederim, dostlarım. Sizlerin iyiliğine, sevginize minnettarım,” demiş.

Hepsi yeni arkadaşlarının sağlığına kavuştuklarından sonra, vadinin en güzel köşesinde saklı olan efsanevi çiçeğin izini sürmeye başlamışlar. Adım adım ilerlerken, karşılarına türlü türlü renkli böcekler, usul usul uçuşan kuşlar çıkmış. Sonunda, vadinin en ucundaki küçük, pırıl pırıl bir çiçek tarlasına ulaşmışlar. Bu tarlada, diğer çiçeklerden farklı olarak, tek bir çiçek parlamış adeta ışık saçıyormuş. İşte bu, annelerinin anlattığı “İyilik Çiçeği”ymiş. Çiçeğin etrafında minik kelebekler dans ederken, kuşlar neşeyle şarkılar söylemiş. Ayşecik, “İşte o! Annemin bahsettiği mucize çiçeği!” diye sevinçle bağırmış.

Zıpzıp öne çıkarak nazikçe çiçeğe dokunmuş. O anda, çiçek hafifçe titremiş ve kalbindeki sevgi dalgaları tüm vadide yayılmaya başlamış. İyilik Çiçeği, sevgiyi, umudu ve dostluğu sembolize eden bir sihirle parlamaya başlamış. Tarladaki her varlık, yandaki çimenler, rüzgar bile o anın güzelliğini paylaşır gibi fısıldamaya başlamış. Herkes bir arada olmak, birbirine destek olmak ve iyiliğin gücünü hissetmekten büyük mutluluk duymuş. O günden sonra, vadide yaşayan tüm hayvanlar aralarındaki küçük dertleri paylaşmanın, birbirlerine yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu anlamışlar.

Günler, haftalar geçtikçe, İyilik Çiçeği’nin ışığı tüm kasabaya yayılmış. Kocaman meşe ağacı altındaki toplanma yerinde, herkes birbirine yardım eder, sevinir, üşünce ısınır, ağlarken omuz omuza dururmuş. Kasabanın yaşlıları, gençleri, hatta en küçük çocuğu bile, iyiliğin gücünü, paylaşımın ne kadar değerli olduğunu öğrenmişler. Her akşam, gün batımında, güneşin altın ışıkları meşe ağacının yapraklarını sararken, kasaba halkı İyilik Çiçeği’nin öyküsünü hatırlayıp, kalplerinde umut ve sevgiyle birbirlerine “İyi geceler!” dermiş.

Zıpzıp, Tıslak, Bilge, Ayşecik ve yeni edindikleri tüm dostlar, birbirlerine olan sevgilerini büyütmenin, yardımlaşmanın ve birlikte hareket etmenin ne kadar büyülü bir etki yarattığını keşfetmişler. Herkes, küçük bir dokunuşun bile büyük mucizelere dönüşebileceğini, sevginin ve iyiliğin sınır tanımadığını öğrenmiş. İşte o günden sonra, kasaba artık sadece bir yer değil, iyiliğin, umudun ve sevginin yaşayan bir masal kahramanı olmuştu.

Herkes mutlu mesut yaşamış ormanda, vadide, kasabanın her köşesinde dostluk ve sevgi çiçek açmış. Minik yüreklerin attığı aynı ritimde, yeni nesil de iyilik ve paylaşımın kıymetini bilerek büyümüş. Masal burada bitse de, iyilik tohumları her kalpte yeşermeye devam etmiş. Ve böylece, masalımız da mutlu sonla noktalanmış çünkü gerçek masallar, sevgiyle, iyilikle ve umutla sonsuza dek yaşarmış.
Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!