Yeni Bir Dost
Çok İyi Bir Dost Masalı
Testere balığı herkes tarafından çalışkanlığıyla ve dürüstlüğüyle tanınan neÅŸeli bir balıktı. En sevdiÄŸi ÅŸey, marangoz atölyesinde neÅŸeli ÅŸarkılar söyleyerek yeni ürünler yapmaktı. Deniz ÅŸehri sakinlerinin ihtiyacı olan tüm mobilyaları o yapardı. Küçük Yunus’un elbise dolabı, ahtapotun koltuÄŸu, hep onun eseriydi.
Testere balığı, o sabah yine erkenden kalktı. Bugün ne yapsam diye düşünürken birden rüyası aklına geldi. Rüyasında muhteşem bir resim çerçevesi görmüştü. Ahşap çerçevenin kenarları ince ince oyulmuş, beyaz inciler ve deniz kabuklarıyla süslenmişti. Rüyasında gördüğü çerçevenin bir benzerini yapma isteği doğdu içinde. Hemen işe koyuldu. Çok emek vermesi gerekeceğini biliyordu. Ama başarabilirse rüyasında gördüğü kadar güzel bir eser ortaya çıkacağından emindi.
Bu düşüncelerle su altı şehrinde dolaşmaya başladı. Önce mercan kayalıklarına gitti. Bulduğu en orijinal deniz kabuklarını topladı. Ama testere balığı daha özel şeyler bulmak istiyordu. Yüzerken bir mağaraya rastladı. Mağaranın içi oldukça karanlık görünüyordu. Tam da o anda fener balığının oradan geçtiğini fark etti.
Sevgili fener balığı, merhaba! Çok özel deniz kabukları, taşlar ve inciler arıyorum. Şu mağaranın içinde olabileceğini düşünüyorum ama içerisi çok karanlık. Acaba benim için fenerinle mağarayı aydınlatabilir misin? Fener balığı, gülümseyerek karşılık verdi.
– Yardımcı olmak beni mutlu eder. DoÄŸrusu ben de bu maÄŸaranın içini hep merak ediyordum.
– Fener balığı, maÄŸaradan içeri girerken ışığını yaktı. Bir anda etraf ışıl ışıl aydınlandı. Birlikte içeri girdiler. Her yerde muhteÅŸem taÅŸlar, pırıl pırıl kabuklar, rengârenk bitkiler vardı.
Testere balığı, çerçevesi için, renkli taşlardan biraz topladı. Tam çıkacakken bir köşede kapalı bir istiridye gördü. Heyecanla arkadaşına:
– Acaba içinde inci var mıdır? – Hadi, bakalım! Dedi. Birlikte istiridyeyi açtılar.
İstiridyeyi açtıklarında ikisinin de gözleri kamaÅŸtı. – Vaavvv… MuhteÅŸem bir inci. Bugüne kadar çok inci gördüm ama hiç böylesini görmedim, dedi fener balığı.
Testere balığı, inciyi büyük bir özenle aldı. Çerçevesini süsleyeceği en kıymetli parçayı bulmuştu. Arkadaşına teşekkür ederek oradan ayrıldı.
Heyecanla atölyesine doğru yüzmeye başladı. Atölyeye vardığında aceleyle işinin başına geçti. Çerçevesini süslemeye dalan usta marangoz saatlerin nasıl geçtiğinin farkında bile değildi.
Testere balığı çalışırken bir yandan da en sevdiği şarkıyı söylüyordu;
“Ne güzel ÅŸey çalışkan olmak,
Arkadaşların için bir şeyler yapmak.
Ne güzel şey ne güzel şey, Bir testere balığı olmak.
Ne güzel şey ne güzel şey
Çalışıp mutlu olmak…”
O günlerde deniz şehrine, sarıkuyruk adında bir balık taşınmıştı. Evi, testere balığının atölyesinin karşısındaydı. Sarıkuyruk, o gün keyifle çalışan testere balığının çıkardığı seslerden rahatsız olup hızla atölyesine gitti. Testere balığı kendini işine kaptırmış çalışırken gergin bir sesle irkildi.
– Lütfen sessiz olur musunuz? Bir yandan testerenin sesi, bir yandan ÅŸarkın! Bütün gün seni mi dinleyeceÄŸim!
Testere balığı, neye uğradığını şaşırdı. Başını kaldırdığında kendisine seslenenin, komşusu sarıkuyruk olduğunu gördü. Özür dilerim sarıkuyruk. Seni rahatsız ettiğimi fark etmedim. Şarkımı biraz daha sessiz söyleyebilirim istersen. Fakat testeremle yaptığım işime devam etmek zorundayım.
Sarıkuyruk, sert bir tavırla arkasını dönerek gitti. Aslında sarıkuyruk yalnızlıktan sıkılıyor ve birileriyle sohbet etmek istiyordu. Testere balığını çalışırken gördükçe kendi kendine “Bu testere balığı da ne çok çalışıyor böyle!” diye söyleniyor, bütün gün atölyesinde neler yaptığını merak ediyordu. Testere balığı ise her gün çerçevesi ile ilgileniyor; onu zevkle, ince ince süslüyordu. Çerçeve tamamlandıkça onu seyretmeye doyamıyordu.
Günler böylece geçip giderken sarıkuyruk, testere balığını her gördüğünde başını çeviriyor, onunla konuÅŸmuyordu. Testere balığı kendi kendine: “Sanırım sarıkuyruk kendisini yalnız hissediyor, arkadaÅŸlığın tadını bir bilse aslında, bir yolunu bulup onunla konuÅŸmalıyım,” diye düşündü.
Sonunda testere balığının günlerdir uğraştığı çerçevesi bitmek üzereydi. Ve nihayet beklenen an geldi. Testere balığı, sakladığı muhteşem inciyi çıkararak çerçevenin ortasına yerleştirdi. Bu güzel sanat eserini atölyesinin en güzel köşesine yerleştirdi.
Tam bu sırada “Kimse yok mu?” diye bir ses duydu. Gelen fener balığıydı. Testere balığı:
– Hey dostum, bu ne güzel sürpriz, gelsene!
– Fener balığı, içeri girince hemen duvardaki çerçeveyi fark etti. Bu ne kadar güzel bir çerçeve, muhteÅŸem görünüyor! Ellerine saÄŸlık!
Testere balığı gülümseyerek:
– 0 çerçeve benim için çok kıymetli. Çünkü onu yaparken sevgimi de içine kattım. Tam o sırada, sarıkuyruk yanlarından geçerken yine selam vermedi. Testere balığı bu duruma çok üzülüyordu. Bunun üzerine aklına bir fikir geldi.
Fener balığına:
– Bu yanımızdan geçen, yeni taşınan komÅŸum sarıkuyruk. Onu ziyarete gidelim mi? Fener balığı:
– Olur gidelim.
– Testere balığı, yeni yaptığı çerçeveyi aldı ve onu güzel bir hediye paketiyle kapladı. Fener balığı:
– Bu kadar uÄŸraÅŸtığın bir ÅŸeyi ona mı hediye edeceksin?
Testere balığı gülümsedi.
– Neden olmasın? Bizim için deÄŸerli olan ÅŸeylerden vermek, bizi de mutlu eder. Hediyeyi alıp sarıkuyruÄŸun evine gittiler. Sarıkuyruk karşısında testere balığını ve fener balığını görünce çok ÅŸaşırdı. Sevinçle onları içeri davet etti. Yalnızlıktan kurtulmuÅŸ, küçük dünyası geniÅŸlemiÅŸti sanki.
Sarıkuyruk, o gün hiç bitmesin istedi. Misafirlerine evinde bulunan en güzel yiyeceklerden ikram etti. Arkadaşlığın güzelliğine dair uzun süre, tatlı tatlı sohbet ettiler. Testere balığı, hazırladığı hediyeyi sarıkuyruğa uzattı. Paketi açan sarıkuyruk gözlerine inanamadı.
– Bu muhteÅŸem bir ÅŸey! Daha önce hiç bu kadar güzel bir hediye almamıştım.
O gün testere balığı, sarıkuyruk ve fener balığı için çok güzel bir dostluğun başlangıcı oldu. O günün anısına birlikte fotoğraf çektirdiler. Sonra da vedalaşıp ayrıldılar. Ertesi gün sarıkuyruk, erkenden testere balığının atölyesine gitti. Arkasında bir şeyler saklıyordu.
Testere balığı, dostuna gülümseyerek:
– Hayırdır! Ne saklıyorsun öyle arkanda? Sarıkuyruk, elindekini uzatıp:
– Bak! Bu dostluÄŸumuzun baÅŸlangıcının anısına! İyi ki varsın, iyi ki dostumsun testere balığı!
– Testere balığı, gördüğüne inanamıyordu. Hiç böyle bir ÅŸey beklemiyordu. Çok sevindi ve:
– Dostum beni çok ÅŸaşırttın, dedi sevinçle.
Çünkü sarıkuyruk, testere balığının yaptığı çerçevenin içine o gün birlikte çektirdikleri fotoÄŸrafı yerleÅŸtirmiÅŸti. O günden sonra sarıkuyruk ve testere balığı, çok iyi iki dost oldular. “Demek ki sevgi, dokunduÄŸu her ÅŸeyi güzelleÅŸtiriyordu.”
Uzun Hikayeler – 9 YaÅŸ Masalları – Uyku Öncesi Masallar