Bizi De Yaktı Aziz Mahmut Hüdayi Hz. Hikayesi

Bizi De Yaktı Aziz Mahmut Hüdayi Hz. Hikayesi Kıssadan Hisse

Abone Ol google news
Bizi De Yaktı Aziz Mahmut Hüdayi Hz. Hikayesi Kıssadan Hisse
Bizi De Yaktı Aziz Mahmut Hüdayi Hz. Hikayesi Kıssadan Hisse

Bizi De Yaktı Aziz Mahmut Hüdayi Hz. Hikayesi Kıssadan Hisse

Eskici babanın ebedi istirahat kahı Bursa’da Tez gelen Hazretlerine giderken dar sokakların hemen kenarındaki yol üzerinde bulunmaktadır. Bu hikayede onun ve Kadı Mahmut Efendinin de, aziz mahmuthü dayı olmasına açılan kapısının hikayesidir. Sokakta bir adam başını iki elinin arasına almış ağlıyordu. Binek taşının üzerine oturmuştu, hava iyice ayazlamıştı, neredeyse sabah ezanı okunacaktı. Ağlayan adam birden dizinin dibinde belirleyen birini gördü, gelen çok sessiz gelmişti. Onun zuhur anında ağlayan içinde en ufak kederi, bir sıkıntısı kalmadığını anlayıverdi. Başını kaldırıp gelenin yüzüne baktı çocuksu çocuksu. Gözlerini  gözyaşlarından ıslanan sakalını sildi.

Neden ağlıyorsun?

-Karım evden kovdu.

Kimsin sen?

-Ben  mi?

-Eskici baba. Şu köşedeki küçük dükkanda beni hiç görmedin mi?

Gördüm. Ben kimim biliyormusun?

-ŞehEftadi’sin seni tanımayan var mı.

Neden evden kovuldun?

-Hacca gidemediğim için. Karım hacı karısı olmak istiyor. Yıllardır başımın etini yer ama ben fukara bir eskiciyim. İki kuruşu bir araya getiremiyorum ki, hacca gidebileyim.

Peki şimdi hacca gitmek ister misin?

-Neye yarar yarın hacılar Arafat’ta olacaklar. Onlara yetişmeminin imkan yok ki.

İstersen yarın sende Arafat’ta olabilirsin.

-Benimle şaka etmeyin ya Eftatdi.

Hayır şaka etmiyorum. Kapa gözünü. Haydi Allah selamet versin. Davacı eskicinin karısını, Bursa’nın  en ünlü Kadısı Aziz Mahmut Hüdayi Efendinin önüne götürdüler. Nefes almadan belki bir saat konuştu. Artık bu adamla oturamam kadı efendi diyordu. Kurban bayramından iki gün evvel  Bursa’da olduğunu herkes biliyor. Halbuki ona sorun hacca gitmiş, arafata çıkmış, şeytan taşlamış, zemzemler, sürmeler getirmiş. Beni aldatıyor, nasıl gidermiş. Bir alayda yalancı şahit bulmuş. Hepsi eskici baba orda bizimle beraberdi  diye yemin üstüne yemin ediyorlar. Kadı şahitleri dinledi. Evet eskici baba hicaza gitmiş, hacı olmuştu. Bursa’daki şahitleri dinledi. Evet eskici baba kurban bayramından iki gün evvel Bursa’daydı. Bursa’nın ünlü kadısı, şahitlerin sözüne göre eskici babayı hac yapmış  kabul ederek, kadının boşanma isteğini geri çevirdi. Fetvayı vermişti ama bu işte anlayamadığı bir yan vardı. Zaten  son zamanlarda her işte ona iki yan görünüyordu. Bir akıl erdirebildiği, bir de akıl erdiremediği yan. Bilgindi, develer yükü kitap okumuştu, aklı her şeye erer zannediyordu.

Fakat bir gece rüyasında cehennemi görmüş, rahatını, huzurunu kaybedivermişti. O günden sonra Ferhadiye Medresesinde kürsüdeyken, yada bir davayı halle uğraşırken aklına gelse soğuk soğuk terler dökerdi. Bozulmuş düzeni yerine getirecek, kaybettiği huzuruna onu geri verecek bir şey arıyordu.  Bu aradığı neydi, kimdi, sorsanız ünlü kadı cevabını veremezdi. Aziz Mahmut Efendi eskici babayı dükkanında buldu. Bana bak eskici diye başladı. Fetvayı aldın, şahitlerin seni kurtardı,  şimdi söyle bakalım bu işin iç yüzünde neler var. Eskici saflık kapısından girdi. Hangi işti, ne olabilirdi. İç yüzü yoktu diye kem küm etti, kadıyı kandıramadı. İnkar kapısında girdi, gittim işte, geldim işte diye kem küm etti diye yine kadıyı kandıramadı. Yalanı, dolanı beceremezdi zaten. Oturdu o sabah ezanı başına gelenleri bir bir anlattı. Lakırdısının sonu yarım kalmıştı. Kadı Üftadi’nin adını duyunca yerinden fırladı, aradığı oydu işte. Daha adını duyar duymaz gönlüne bir aydınlık gelmiş, kalbinin üzerindeki ağır yük kalkmıştı. Gidip eteğini tutmalı, sensin demeli, kalpleri açacak murad istemeliydi.

  Aziz Mahmud Hüdayı, Üftadi Hazretlerini bulup eteğine yapıştı. Sen bilirsin dedi, sana geldim, sofin olama mı dilerim, beni kabul etmeni isterim, yandı yakıldı. Şeh Üftadi hazretleri , Aziz Mahmud Hüdayi’yi  dinledi, dinledi, dinledi sonra nazlı, nazlı boynunu büktü. Yazık kadı efendi dedi. Yanlış kapı çaldın. Burası yokluk kapısıdır. Biz yokluk kapısının kuluyuz. Sense varlık kapısının adamısın. İkimiz bağdaşamayız. Senin ilmin var, bilgin var; şanın, şerefin; malın, mülkün, kısaca Allah’tan başka her şeyin  yani dünyan var. Bizimse hiç hiçbir şeyimiz yok, Allah’tan başka. Aziz Mahmud’un gözünlerin den iki sıra yaş indi. Her şeyi mi bu kapının önünde bırakıyorum. Şanımı, şerefimi; malımı, mülkümü , her şeyimi, yeter ki sen elini üzerimden çekme dedi.  Ertesi gün ve sonraki günler bursa şehriye mahkemesinin en ünlü kadısı görevi başına gelmedi, makamı boş kaldı. İşini, gücünü, kitabını, defterini, adını, şanını bırakmış bir aba bir asa, Hazreti Üftadi’nin kapısına kul olmuştu. Halkın nazarında veliyle, deli arsında büyük bir fark yoktur. Aziz Mahmud Hüdayi Hazretinin de adı tez vakitte bursa da deli kadı oluverdi. Şehir bu haberle günlerce çalkalandı, günlerce bu haberi konuştu. Sonra her zaman olduğu gibi usandı peşini bırakı verdi.

Mürşid ve mürid baş başa, can cana kaldılar. Aziz Mahmud Hüdayı Hazretleri mürşidini aşktan üstünü bir duyguyla seviyordu. Develer yükü kitabın ona öğretemediğini  Üftadi’nin bir bakışı öğretiyor, gönlünden geçen bir sualine bin cevap birden geliyor, müşgüller müşgülden çözülüyor, imkansızlar mümkün oluyordu. Üftadi müridine hakkı sevmek ancak halkı sevmekle mümkün olur diye öğretiyordu. Her zerre de hakkı göreceksin, her zerreye hak muamelesi yapacaksın başka yolu yok, bu böyledir. Aziz Mahmud hak tecellisiyle içi nur kesilmiş, mürşidinin yüzüne baktıkça gerçekten hakkı görüyor ve ne kadar doğru söylüyor diyordu. Bir kış sabahıydı gözlerini açtı ki mürşidin abdest alma vakti gelmiş ama, o abdest suyunu ısıtmaya geç kalmıştı. Bu gafletini affedemedi. Ateş yakmaya vakit yoktu. Bakır ibreyi kalbinin üstüne koydu, cübbesiyle sardı, içten zikre başladı. Allah Allah diye inliyor suyu kendi ateşiyle ısıtmaya çalışıyordu. Üftade abdest alırken başını kaldırıp eline su döken ünlü kadıya baktı. Azizim dedi. Bu su odun ateşiyle ısınmış suya benzemiyor. Aşkının ateşiyle kaynamış bu su. Bizi de yaktın.

Ders Verici HikayelerDede Korkut Hikayeleri8 Yaş Masalları


Benzer İçerikler

İki Kardeşin Kıssadan Hikayesi
İki Kardeşin Hikâyesi
İki Nasihat
İki Nasihat Hikayesi
Habibin Tövbesi
Habibin Tövbesi Baba ve Kızın Hikayesi
İbrahim Edhem Hz. Kıssadan Hisse
İbrahim Edhem Hz Hikayesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Masal Oku | © 2023, Tüm hakları saklıdır.