Heidi Hikayesi
Annesinin ölümü üzerine teyzesinin onu farklı bir ülkeye götürmesini ve bun üzerine küçük kızın yaşadığı serüvenleri konu edinen güzel bir düşündürücü masal. İyi okumalar.
Heidi Masalı
Henüz daha 3 yaşındayken ailesini kaybetmiş olan Heidi. Teyzesi Dete tarafından büyütülmüş ama teyzesi Frankfurt’a bir iş için gidince, küçük kızı dağların yamacında yaşayan yaşlı büyükbabasının yanına bırakmaya karar vermiş.
Heidi “Dete teyze, burada yaşamak istemiyorum. Lütfen beni bırakıp gitme”
Teyzesi: “Bunu senin iyiliğin için yapıyorum hayatım.” demiş.
Heidi çok üzülmüş ama çaresizce aksi olan büyükbabası ile dağlarda yaşamaya başlamış. Kısa sürede oraya alışan küçük kız, doğaya, kızıl günbatımına, egzotik bitki örtüsüne ve çiçeklere aşık olmuş.
Bir keçiyi sahiplenmiş ve gündüzleri onunla oynamaya başlamış. Geceleri ise karanlıkta göz kırpan yıldızları izlerken samanların üzerinde uyur, doğanın her parçasının tadını çıkarmaya çalışırmış.
Birkaç gün sonra Peter isminde biriyle tanışmış ve onunla arkadaş olmuşlar. 7 yaşındaki bu çocuk yakındaki bir kulübede annesi ve görme özürlü büyükannesi ile birlikte yaşıyormuş.
Birbirlerine iyice alışan Heidi ile Peter her gün keçilerle birlikte çayıra gitmeyi çok seviyormuş.
Zamanla yaşlı büyükbaba da Heidi’ye iyice alıştığından onu gözünün önünden hiç ayırmak istemiyormuş. Hatta onu okula göndermeyi bile reddetmiş. Çünkü aşağıdaki Dörfli köyünde yaşayan Alp amca olarak bilen biriyle eskiden bir tartışma yaşamış. O yüzden Heidinin başına bir şeyler gelir korkusuyla okula bile göndermemiş.
Bir gün Dete çıkıp gelene kadar mutlu ve mesut bir şekilde hayatlarına devam etmişler. Dete Heidiyi kendisiyle götürmek için babasını zorda olsa ikna etmiş ve bir hafta sonra heidi istemese de onu Frankfurt’a götürmüş.
Dete’nin çalıştığı konağın sahibinin 10 yaşında olan Clara isminde sakat bir torunu varmış. Teyzesi Heidiyi onunla arkadaşlık etsin diye kendi yanına almıştı.
Heidi ile Clara tanışmış ve arkadaş olmuşlar. Clara ona geniş oyuncak koleksiyonu göstermek için odasına götürmüş. Kısa sürede birbirine alışan kızlar keyif almaya başlamışlardı bile. Evde bulunan herkes gibi Claranın babası ve büyükannesi bu tatlı kızı sevmeye ve ona hayranlık duymaya başlamışlardı bile.
Konağın kahyası olan bayan Rottenmeier ise Heidi’yi pek sevmiyormuş. Ona göre giysileri kirliymiş, okuyamıyormuş ve büyük evde nasıl davranacağını bilmiyormuş. O yüzden ara ara “Disiplinli olmayı öğrenmelisin Heidi.” diye uyarır o küçük kız ise “Özür dilerim bayan Rottenmeier.” diye cevap verirdi.
Aradan epey bir zaman geçtikten sonra Heidi dedesini ve köyünü özlemeye başlamıştı. Clara’nın büyükannesi Heidi’nin mutsuz olduğunu görünce Dete ile konuşmuş ama Dete çok bencil biri olduğundan o sözleri pek dikkate almamış.
Heidi ise büyükanneye kendini iyi hissetmediğini o yüzden kendisini köyüne yollaması için yardım etmesini istemişti.
Büyükanne “Heidi benim tatlı çocuğum, yardım etmesi için tanrıya dua etmelisin. Ben yine teyzenle konuşurum.” demiş
Heidi’nin hayatında her türlü konfor olsa da adeta bir kafeste tutulduğunu hissediyormuş. Artık hiçbir şeye ilgisi kalmamış. Yüreğinin derinliklerinde büyükbabasına, Peter’a ve kırlara dönmeyi diliyormuş. Ama nasıl döneceğini de bilmiyormuş.
Bu durum onun sağlığını öyle çok etkilemiş ki geceleri uykusunda bile sayıklamaya başlamıştı. Bir gün Heidi evine gittiğini düşünerek ön kapıyı açmış. “Peter, büyükbaba ben geldim.” demiş. Onu öyle gören büyükanne onun durumuna çok üzülmüştü.
Çok geçmeden sıkıntıdan yataklara düşen Heidiyi muayene eden doktor. Onun büyükbabasının yanına gönderilmesi için ısrar edince en sonunda teyzesi kabul etmiş.
Büyükanne: “Heidi sana çok güzel haberlerim var.”
“Ne oldu büyükanne?”
“Seni evine, büyükbabanla Peter’a yolluyoruz.”
“Ah, seni seviyorum büyükanne çok iyisin. Artık herkesle vedalaşmam gerekiyor. Clara gitme zamanım geldi. Yakında bizim orda görüşürüz. Lütfen dağlara gel, sana bir sürü yer gösteririm.”
Clara “Gitme Heidi. Seni özleyeceğim.”
“Bende sizleri özleyeceğim, ama gitmeliyim.” demiş. Heidi yola çıkmadan önce Clara’yı ve ailesini dağlara davet etmiş.
Köye dönmek için yola çıkan Heidi, uzun süren bir yolculuktan sonra köyüne ulaştığında mutluluktan koşmaya başlamış. “Büyükbaba ben geldim, seni çok özledim.”
“Bende seni çok özledim yaramaz çocuğum. Ah, sevgili Heidi artık seni hiçbir yere bırakmayacağım. Bebeğim.. ” demiş.
Büyükbaba tekrar Heidi’yle olmaktan mutluymuş ve tekrar birlikte olmanın tadını çıkarıyorlarmış. Büyükbabasıyla Biraz hasret giderdikten sonra hemen Peter’in yanına gitmiş. “Peter bak geri döndüm.”
“Ooo hoş geldin, hepimiz seni çok özledik.”
“Bende seni çok özledim” demiş.
Heidi, Peter ve büyükannesine öğrendiği masallar ve hikayeleri anlatmış. beraber gülmüş ve eğlenmişler.
Birkaç ay sonra Clara Heidi’ye sürpriz yapmaya karar vermiş. Büyükannesiyle beraber Heidinin köyüne gitmişler.
Büyükbaba: “Bak Heidi seni ziyarete kimler gelmiş.”
“Kim gelmiş büyükbaba?”
Clara: “Benim, ben”
Heidi ismini duyduğu anda Heidi’nin gözleri açılmış ve doğruca dışarı koşmuş. “Bunca zaman sonra seni gördüğüme çok sevindim.” Clara’da onu gördüğü için mutluymuş.
Heidi Clara’yla oynamak için her sabah erkenden kalkar, ona yeşil otlakları, kızıl günbatımlarını, öten güzel kuşları göstermiş. Clara bunların hepsini çok sevmiş.
Heidi: “Peki, dağları nasıl buldun bakalım?”
Clara “Gördüğüm her şeyi çok sevdim, hepsi için teşekkür ederim.”
Diğer taraftan Peter Clara’yı kıskanıyormuş. Onun en iyi arkadaşını çaldığını düşünüyormuş. Bir gün Peter Clara’yla Heidi’yi çimenlerde oturmuş gülerlerken görmüş.
Peter: “Clara şimdi görürsün, tekerlekli sandalyeni saklayacağım, evine dönüp Heidi’yi rahat bırakacaksın.” demiş.
Öfkeye kapılan Peter tekerlekli sandalyeyi alıp, dağdan aşağı itmiş ve tekerlekli sandalye kırılmış.
Peter: “Aman tanrım ben ne yaptım böyle?” diyerek pişman olmuş ama artık iş işten geçmişti.
Clara ve Heidi oyunları bitince tekerlekli sandalyenin orda olmadığını fark etmişler. Clara kendini çaresiz hissetmiş: “Heidi tekerlekli sandalyem nerede? Endişelenmeye başlıyorum.”
Heidi hemen onu aramaya başlamış ama hiçbir yerde bulamamış: “Onu hiçbir yerde bulamıyorum Clara, büyükbabamı çağıracağım. sen burada bekle” demiş
Heidi yardım çağırmak için eve koşmuş. Yoldayken Peter’le karşılaşmış: “Peter Clara’nın yardıma ihtiyacı var. Sen onun yanına git.” demiş.
Peter yaptığı hatanın pişmanlığıyla Claranın yanına giderek kolundan tutup : “Hadi Clara kalk ve beraber yürüyelim. Merak etme başaracaksın.” diyerek yürümesi için onu zorlamış. O anda bir mucize gerçekleşmiş. Peter’in yardımıyla Clara birkaç adım atmaya başlamış.
Etrafındaki doğanın güzelliği onu başka bir şekilde büyülemiş ve bu Peter’ı şok etmiş. Clara ile birlikte eve doğru yürürken onu gören Heidi ve büyükannesi çok mutlu olmuştu.
Clara: “Büyükanne ayağa kalktım ve yürüyebiliyorum artık çok mutluyum.”
“Senin adına bizde çok mutluyuz Clara,” diyerek ona sarılmışlarç
Bu arada suçluluk hisseden Peter ağlamaya başlamış.
Büyükbaba: “Sana ne oldu Peter, neden ağlıyorsun?”
Peter “Clara’nın tekerlekli sandalyesini dağdan aşağı yuvarladım. Çünkü Clara’nın Heidi’nin benimle ilgilenmesine engel olduğunu düşünüyordum.”
Clara’nın büyükannesi bunu niye yaptığını anlamış. Suçluluk hissettiğini bildiğinden onu cezalandıracağı yerde ödüllendirmeye karar vermiş. “Hadi küçük çocuk bunu al ve sakın hayır deme.”
Sesemann ailesi hayatlarını kolaylaştırmak için Heidi’ye ve Peter’ın kör büyükannesine hediyeler vermiş. Heidi’nin büyükbabasına da kendisinin ölümünden sonra torunuyla ilgilenileceklerine dair söz vermişler.
Bu hikaye Heidi ve büyükanne aralarında konuşurlarken ve hayatlarına getirdiği iyi şeyler için tanrıya dua ederlerken sona ermiş.
Heidi Hikayesi Özeti
Henüz daha çok küçükken ailesini kaybeden Heidi’ye Teyzesi bakar. bir gün teyzesinin önüne bir iş fırsatı çıkınca bu sefer Heidi’yi küçük bir dağ kulübesinde yalnız başına yaşayan dedesinin yanına götürüp bırakır.
Heidi ilk başlarda çok sıkılsa da doğaya alışınca köy hayatını dedesini ve arkadaşı Peteri çok sever. Bir gün teyzesi köye dönerek Heidi’yi alıp, Frankurt’a götürür.
Orada Clara isimli sakat bir kız ile arkadaş olurlar. Herkes Heidi çok sevdiği halde evin Kahyası Heidi’yi pek sevmez.
Heidi oraya bir türlü alışamaz köyündeki yemyeşil çayırları dedesini ve keçilerini çok özler ve günden güne iyice zayıflayıp hastalanır.
Herkes Heidi’nin mutlu olması için geri dönmesi gerektiğine kanat getirir ancak teyzesi buna müsaade etmez en son doktor Heidi’nin köyüne dönmesi gerektiğini söyleyince Teyzesi mecburen göndermeye razı gelir.
Heidi köyüne dönünce iyileşir ve yine mutlu günler geçirmeye başlar bir gün clara ve nenesi heidiyi ziyaret etmek için köylerine giderler.
Heidi ve clara’nın arkadaşlıklarını kıskanan Peter, Clara’nın tekerlekli sandalyesini uçurumdan atar. Tekerlekli sandalyesinin olmadığını öğrenen Clara, yürümeye başlar. Onu o halde gören ailesi ve Heidi çok sevinir. Beraber mutlu günler geçirirler.
Masal ile ilgili Merak Edilen Sorular.
- Heidi aslında neyi anlatıyor: Heidi’nin hikayesi aslında 1789 yılında İsviçre’de 14 yaş ve altında olan çocukların fabrikalarda çalışmaları yasaklandı. Ancak bu yasak dahi çocukların sömürülmesine mani olamamıştı. bu nedenle çocuk sömürüsüne karşı yazılmış bir hikayedir.
- Heidi ne anlama geliyor: Bu kelimenin Türkçe anlamı “Sözleşmeli Çocuk ve “çıplak ayaklı çocuklar” olarak söz edebiliriz.
- Heidi nasıl bir karakter: Heidi hem iyiliksever hemde her gittiği yerdeki kişiler tarafından sevilen bir karakterdir.
- Heidi nin gerçek adı ne: Küçük Heidi karakterinin, asıl adı Adelheid’dır
- Heidi hikayesi gerçek mi: Oldukça popüler bir hikaye olan Heidi’nin yaşadığı kasaba, vb. şeyler hep birer kurgu, gerçek hayatta yaşadığı bir yer yok.
- Heidi hangi ülkede yaşıyor: İsviçre’nin o yüksek köylerinde yaşıyor.
- Heidi Türkiye’de ilk nerede yayınlandı: ilk olarak TRT tarafından yayımlanan bir çizgi filmdir.
Ben Heidi maslına bayıldım ve uykumu mütiş şekilde getirdi.Bu hikayeyi sizede tavsiye ediyorum.Keyifle okuyabileceğiniz bir masalllllll.
Çok güzel
Ya inanmıyorum, ben daha önce nasıl olur da Heidi masalını okumamışım. Gerçekten harika ve heyacanlı bir hikayeydi herkesin de Heidi Masalaını okumasını şiddetle tavsiye ediyorum.