Güvercin ile Karınca Hikayesi
Yardımlaşmayı konu edinen birbirinden güzel iki kısa masal, okurken çocuklarınız eğlenecek. İyi okumalar…
Güvercin ile Karınca Dostluğunun Hikayesi
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde havanın çok sıcak olduğu bir günde susayan bir karınca içmek için biraz su arıyordu.
Bir süre su bulmak için etrafta dolaştıktan sonra başka bir çimenlik alana rastladı. Karınca su bulmuştu ama o suyu naslı içeceğini bilmiyordu. Çünkü bulduğu su bir dere suyuydu.
Karınca derenin dibindeki çimenlere tırmanmak isterken kaydı ve suya düştü. O anda derenin üzerinde bulunan bir ağacın dalına konmuş olan bir güvercin karıncanın sudaki mücadelesini görünce, hemen üzerine konduğu ağacın dalından bir yaprağı kopartarak, karıncaya yakın bir yere suya bıraktı.
Karınca güvercinin bıraktığı yaprağa doğru ilerleyerek üzerine tırmandı. O yaprak onu kuru zemine sürükledi. Bu sebeple karınca sağ salim dışarı çıkmıştı.
Karınca artık güvende olmanın mutluluğuyla susuzluğunu bile unutmuştu.
Tam o sırada, avlanmaya çıkmış olan bir avcı, Güvercini görmüş ve sessizce yaklaşarak onu tuzağa düşürmek için ağını güvercinin üzerine atmak üzereydi.
Avcının ne yapmak istediğini anlayan karınca hemen avcının ayağının üstüne çıkarak onun topuğunu ısırdı. O Acıyı hisseden avcının dikkati dağıldığından ağını yere düşürdü.
Avcıyı gören güvercin ise hemen oradan uzaklaşarak güvenli bir dala kondu.
İşte Güvercin ile karıncanın birbirine yardım etmeleri üzerine aralarında sıkı bir dostluk oluştu. O günden sonra zaman zaman görüşür, birbirlerine masallar anlatır güzel bir zaman geçirirlermiş.
Tilki ve Üzümler
Bir öğleden sonra, bir tilki ormanda yürüyordu ve yüksek bir daldan asılı bir avuç üzüm bulmuştu. “Sonunda susuzluğumu gidermek için bir şey buldum.” dedi tilki.
Birkaç adım geri çekilen tilki atladı ama asılı üzümleri kaçırdı. Tilki yine birkaç adım attı ve onlara ulaşmaya çalıştı ama tekrar başarısız oldu.
Sonunda tilki pes ederek burnunu çevirdi ve “Muhtemelen ekşimişlerdir.” dedi. Ardından oradan uzaklaştı.
Hikaye hakkında bir not
“Tilki ve Üzümler” çoğu zaman bilimsel uyumsuzluğa bir örnek olarak gösterilmektedir: Rahatsız insanlar, inançları / eylemleri diğer inançlarla / eylemlerle çeliştiğinde yaşarlar. Hikayede, tilki bir asma üzerinde bazı üzümleri görür ve onları yemek ister.
Atlamaya çalışır, ama onlara ulaşamaz çünkü onlar çok yüksektedir. Üzüm yiyemeyeceğini fark ettiğinde, tilki küstah olur ve üzümlerin ekşi olduğunu söyler.
Psikolog ve öğretmen Leon Festinger 1957’de, çoğu zaman iki çelişkili inanca sahip olduklarını ya da bir şeye inandıklarını ancak bu inanca karşı bir şey yaptıklarını belirtmişlerdir.
Ortaya çıkan bilimsel uyumsuzluk psikolojik olarak üzücüdür ve genellikle eylemlerimizi haklı göstererek veya inançlarımızı değiştirerek onu hafifletmeye çalışırız. Her iki durumda da amaç, inançlarımızı ve eylemlerimizi birbirimizle uyumlu hale getirmektir.
Bu masal da ilginizi çekebilir.