Köpeklerin Dünyası Hikayesi
Süs Köpeği Bobi
Bobi, o zengin bir kadının süs köpeğiymiş, Hanımı her sokağa çıkışta onu yanına alırmış.
Tasmasını boynuna geçirip onu peşine takar, güzel bahçelerde, çiçekli parklarda gezdirirmiş.
Bobi o kadar şımarmış ki, ciğerden başka bir şey yemezmiş. Bir gün tabağında ciğer görmese yüzünü ekşitir, huysuzlaşırmış.
Bunu bilen sahibi, her zaman tabağını temiz tutar, ciğer parçalarıyla doldururmuş. Bobi’de bu zenginlikten gelen bir şımarıklık varmış.
Sokakta gezerken kemikleri belli olan, zayıf, sahipsiz köpeklerle alay eder, onları küçümsermiş:
– Aman sizinki de hayat mı sanki? Böyle yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim, diyerek parlak tüylerini titrete titrete kibir yaparmış.
Evlerinin yakınındaki parka bazen yalnız başına gittiği de olurmuş. Parkın kenarındaki kasaptan kemik isteyen sokak köpeklerini küçümser:
– Sizi görünce köpekliğimden utanıyorum, diye burun kıvırırmış.
Günlerden bir gün Bobi yine hanımı ile gezmeye çıkmış. Tam caddeden karşıya geçerlerken kamyonun arkasından çıkan bir araba hanımına çarpmış.
Kadın acı, acı bağırmış. Bobi’nin tasması bir yana, kendisi bir yana fırlamış.
Etraflarına toplanan kalabalığa şaşkın şaşkın bakıyor, ne yapacağını bilemez bir halde acı acı uluyormuş Bobi.
Yalnız başına eve dönmüş. Birkaç gün tabağında kalan ciğer artıklarını yiyerek bekleyedurmuş. Sonra ciğerlerin yenisinin gelmediğini görünce üzülmeye başlamış. Ciğerden başka bir şey yemeyen Bobi, artık ne bulursa yemeye hazırmış. Ama evde tabağına bir kemik bile koyacak kimsecikler yokmuş.
Karnı son derece acıktığı zaman sokağa çıkmış. Parktaki kasap aklına gelmiş.
“Arar, bir şeyler bulur, belki de açlığımı bastırırım” diye düşünmüş.
Kasapta yine birçok köpek, kemik aramakla meşgulmüş. Bir türlü onların arasına karışıp kemik aramak içinden gelmiyormuş.
Karnı da çok kötü acıkmış. Sert kemikleri keskin dişleri ile kemirmekte olan köpeklere imrenerek bakıyormuş. Sokak köpekleri, Bobi’nin başına gelenlerden haberdar değillermiş. Bunun için onu hâlâ zengin evinin tek
köpeği olarak biliyorlarmış.
Alay eder endişesiyle de konuşmaya çekiniyorlarmış.
Oysa Bobi onların kendisiyle konuşmalarını çok istiyormuş. Bir konuşsalar cesaretlenecek, aralarına karışabilecekmiş.
Bobi köpeklerden kedisine bir gülümseme bile gelmediğini görünce daha da üzülüyormuş. Gittikçe ümidini kaybediyormuş. Gözlerinden yaşlar akmaya başlamış:
– Ne kadar aldanmışım, diye acı acı düşünüyormuş. Dünya ne kadar çabuk değişiyor.
Meğer bir köpeğin başına her şey gelebilirmiş. Kim bilir kendileriyle alay ettiğim şu köpekler de benim gibi zengin evin tek köpeğiydiler. Ciğerlerle besleniyorlar, şımartılıyorlardı. Kim bilir benim başıma gelenler bunların da başına gelmiştir. Ne çok hata etmişim ben. Şimdi onlardan nasıl özür dileyeyim? Başıma gelenleri nasıl anlatayım? Beni artık aralarına da kabul etmezler ki.
Gözlerinden yaşlar akmaya başlamış. Hüngür hüngür ağlıyormuş bizimki…
Bütün vücudu hıçkırıklara sarsılıyormuş. Bu arada köpekler de işlerini bitirmişler, karınlarını doyurmuşlar. Hepsinin ağzında bir kemik varmış. Gitmek üzereymişler.
En önde giden yaşlı köpek birden durmuş. Bobi’nin ağladığını fark etmiş. Sorup sormamakta bir an tereddüt etmiş.
Bobi’nin yalvaran gözlerini görünce dayanamamış, yanına gitmiş. Tatlı bir sesle:
– Ne oldu kardeş, diye sormuş. Başına bir şey mi geldi? Bobi için bu kadarı yeterliymiş zaten. Bir yandan hıçkırıklarla sarsılırken, bir yandan da başından geçenleri hikâye etmiş:
– Sahibime araba çarptı. Bende yalnız başıma kaldım. Birkaç gün içinde tabağımdaki bütün yiyecekler de bitince mecburen karnımı doyurmak için sokağa çıktım. Yaşlı köpek başını eğmiş. Uzun uzun düşünmüş. Bobi’nin kalbi heyecanla çarpıyormuş.
“Acaba beni aralarına alırlar mı?” diye içinden geçiriyormuş.
Onlarla ne kadar alay ettiğini, büyüklük tasladığını düşündükçe de ümidini kaybediyormuş.
“Ölmekten başka çarem yok artık” diye düşündüğü sırada yaşlı köpek söze başlamış:
– Bak dostum, demiş. Dünya böyledir. Biz de bir zamanlar senin gibi ciğerle beslenirdik. Çoğumuz zengin evlerden gelmeyiz. Kimimizin sahibi değişti, kimimiz ihtiyarlayıp
işe yaramadığımız için sokağa atıldık. Ne yapalım açlıktan ölmektense şu çöplüklerden yemeğimizi çıkarıyoruz. Hem alnının teri ile çalışıp yemek başka bir huzur veriyor. İstersen sen de bizimle arkadaş ol. Olanları unut. Bobi bu kadar anlayışı hiç mi hiç beklemiyormuş.
Utanmasa kalkıp boynuna sarılacakmış: – Sağ ol kardeşim, demiş. Size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Çok hata ettiğimi anlıyorum şimdi. Ama o zengin ve rahat hayat her zaman devam edecek sanmıştım.
Yaşlı köpek acı acı başını sallamış: – Aldanmışsın, demiş. Dünyada hiçbir zenginlik ölene kadar devam etmez. Her şey gibi dünya mutluluğu da geçicidir. Acı bir şekilde de olsa hatanı anlayıp pişman olman güzel bir şey.
Seni aramıza almaktan memnun olacağız.
Arkadaşlarına dönmüş:
– Değil mi arkadaşlar?
Diğer köpekler hep bir ağızdan:
– Elbette, diye tasdik etmişler. Biz zaten Bobi’yi eskiden beri severdik.
Bobicik şimdi sevinç gözyaşları döküyormuş. Dünyada iyi kalpli köpeklerin de var olduğunu görüyor, için, için seviniyormuş.
Yaşlı köpek önüne koyduğu kemiği Bobi’ye doğru sürmüş:
– Karnın aç olsa gerek kardeş. Al bunu ye!
– Hepsini ye, demişler.
Bobi utancından kıpkırmızı olmuş. Gururun ne kadar saçma bir his olduğunu anlamış. O günden sonra bir sokak köpeği gibi yaşamış. Ama ne kibirlenmiş, ne kimseyi küçük görmüş.
Eski günlerini hatırlayınca:
“İyi ki o hayat devam etmedi yoksa ölünceye kadar yardımseverlik, alçak gönüllülük, alın teriyle kazanma gibi çok tatlı duyguları bilmeden yaşayacaktım” diye düşünür olmuş.
8 Yaş Masalları – Çocuk Masalları Kısa – Çocuk Hikayeleri Kısa
hadda degil hatta olucaak
Cümle küçük harfle başlamaz, büyük harf ile başlar. Olucaak diye değil, olacak diye yazılır.
Masalın başında bu nasıl hikaye diye sitem ederken sonuna doğru, hikayeyi yazan arkadaşa helal olsun demeye başladım. Gerçekten çocuklar için hadda sadece çocuklar değil benim gibi 40 yaşında olan biri için bile muhteşem bir site. Bu siteyi kuran ve emeği olan tüm arkadaşlara teşekkür ederim.