Küçük Deniz Kızı Hikayesi

Gördüğü bir prense aşık olan güzeller güzeli bir deniz kızının, prense kavuşmak için yaptıklarını konu edinen çok güzel bir Kız Masalı. İyi okumalar.

Küçük Deniz Kızı Masalı

Bir varmış, bir yokmuş evvel zaman içinde okyanusun çooook çok derinliklerinde kimsenin bilmediği, büyük bir dünya gizliymiş. Okyanusta, büyük balinalar, neşeli yunuslar, rengarenk ve çeşit çeşit canlılar yaşarmış. Daha da derinlerde, güneş ışıklarının bile ulaşamadığı derinliklerde bulunan su altı krallığında, deniz insanları tüm diğer su altı canlıları ile beraber barış içinde yaşarmış.

Su altı sarayında ismi Ariel olan küçük deniz kızı babası olan denizler kralı, annesi ve beş kız kardeşi ile birlikte yaşar, denizleri yönetirmiş. Denizler kralı kızlarını çok severmiş. En büyük korkusu denizin üstünde yaşayan insanların onlara zarar vermesiymiş. Bu yüzden deniz kızlarının yetişkin birer genç kız olmadan denizin üstüne çıkması, denizler kralı tarafından yasaklanmış.

Deniz canlıları küçük kızı çok sever bazıları ise kendisine, küçük deniz kızı arya, diye hitap edermiş.

Bir gün denizler kralı kızlarına: “Suyun yüzeyinde karada yaşayan insanlar kötüdür.” 

Küçük Deniz Kızı Ariel “İnsanlar neden kötüdür babacığım” diye sormuş.

“Çünkü insanlar denizi kirletiyor ve denizde yaşayan canlıları öldürüyor!” demiş

Küçük kız, denizin üstünü ve insanları çok merak ediyormuş. Zaman zaman ablalarının görüp, anlattıkları ona yetmiyormuş. Büyük annesi de onu insanlar konusunda her zaman uyarır, onunda ablaları kadar büyüyüp, tacını taktıktan sonra su altı kapısından çıkabileceğini söylermiş.

Bir gün Ariel, su altı kapısından çıkan ablalarının arkasından bakınca, o da onlar gibi su altı kapısından çıkabilmek için bir plan yaparak, arkadaşı yunus ile birlikte Balina Humo’nun yanına gitmişler. Çünkü Humo istediği zaman su altı kapısından geçebiliyormuş.

Küçük kız planını Balina Humo’ya anlatarak ondan yardım istemiş. Balina Humo önce bu teklifi kabul etmemiş çünkü oda denizler kralından çok korkuyormuş. Sonra da kızın durumuna üzülerek ona yardım etmeye karar vermiş.

Büyük mavi balina ve yunus su altı krallığının kapısına gelmişler. Nöbetçiler balina Homo’yu görür görmez kapıyı açmış. Dev balina ve arkadaşı yunus kapıdan kolaylıkla geçmişler. Balina Homo yeterince uzaklaştıktan sonra kocaman ağzını açınca Ariel balinanın ağzından dışarı çıkmış.

Hayatında ilk kez rüzgarı hissediyor, gökyüzünü görüyormuş. “Her şey muhteşem!” diye söylemiş kendi kendine, tam da o sırada bir müzik sesi duymuş. Duyduğu müzik sesine kulak verince, biraz uzakta duran gemiyi fark etmiş. İlk kez bir gemi görüyormuş.

Arkadaşı Yunus’a “Bu bir gemi değil mi? Hadi oraya gidelim.”

Arkadaşı yunus onu uyarmış ama Küçük Kız onu duymamış bile, hızla gemiye doğru gitmiş. Gördüğü gemi kralın gemisiymiş. Kral, oğlu prens için bir doğum günü kutlaması düzenlemiş ve oraya çevre ülkede bulunan prensesleri davet etmişti. Çünkü oğlunun o kızlardan biriyle evlenmesini istiyormuş.

Ariel: “Baksana o bir prensmiş!”

Yunus “Ama o bir insan,” diye uyarmış.

Güzel kız Ariel, güzel sesiyle prensin çaldığı melodiye eşlik etmeye başlamış. Geminin güvertesinde flüt çalan prens, şarkı söyleyen güzel sesi duyunca etrafa bakınmış.

Yunus “Dikkat et görecekler seni” diye uyarınca, kız hemen suyun içine dalmış ve gözden kaybolmuş.

Aynı anda su altı krallığında deniz cadısı cam küresinden denizin üstünden olup, bitenleri izliyormuş. 

Deniz cadısı: “Demek o büyük gün geldi. Denizler kralının kızı ve insan, hemen sihir yapmaya başlamış. “Bir fırtına kopsun, suyun üzerinde rüzgar çıksın, şimşekler çarpsın!” Deniz cadısının yaptığı sihirle, prensin gemisi dev dalgalar arasında kayalıklara doğru sürüklenmiş.

Ariel, fırtınadan savrulan gemiyi görünce çok korkmuş. Hemen arkadaşı Yunus’a “Gemi parçalanıp batacak onlara yardım etmeliyiz!” diyerek batan geminin arkasından suya dalmış. Gemi parçalarının arasından geçerek derinlere doğru yüzmüş prensin çaldığı flütü görmüş. Sonra da dibe doğru batmakta olan prensi görmüş. Hemen onu yakalayarak kıyıya çıkarmış.

Ariel: “Uyan lütfen hadi uyan!” demiş.

Prens gözlerini aralayarak, yavaş yavaş kendine gelince. ” Yaşıyorsun” demiş Ariel sevinçle. O anda uzaktan gelen köpek seslerini duyan Küçük Kız, prensi orada bırakıp tekrar suya dalmış. 

Prensin adamlarından biri ve bir prenses adayı genç kız, prensin yanına gelince Prens: “Beni bir kız kurtardı. Sesini daha önce duymuş gibiydim. Sanki dünyanın en güzel sesiydi!.” demiş.

Ariel tekrar su altı krallığına dönmüştü. Denizde bulduğu flüt ise hala elindeymiş. Prensi düşünmeden yerinde duramıyormuş.

Bu sırada denizler kralı kızının yanına gelince, kızının elindeki flütü görmüş ve insanlara ait olduğunu hemen anlamış.

Denizler Kralı: “Kurallarımız var, bunlara herkesin uymasını beklerim, özellikle çocuklarımın! Bir insanı boğulmaktan kurtardığın doğru mu?”

“Buna mecburdum eğer kurtarmasaydım ölecekti.”

“Yeter, insanlar kötülük getirir. İnsanların dünyasıyla deniz dünyasının ilişki kurması yasaklanmıştır.” Diyerek büyük bir öfkeyle dışarı çıkmış.

Küçük Deniz Kızı’nın vazgeçmeye hiç niyeti yokmuş. O yüzden hemen deniz cadısının yanına gitmiş ve ondan yardım istemiş.

Deniz cadısı ona yardım etmeyi kabul etmiş ancak karşılığında bir şey istiyormuş. Hemde çok değerli bir şey. “Seni insan yapacak bir iksir hazırlayacağım. İki ayağının üzerinde yürüyecek ve dans edeceksin. Fakat karşılığında güzel sesini senden alacağım.”

Ariel: “Sesimi mi? Ama ben sesim olamadan yapamam ki,” demiş. Sonra da çaresiz bir şekilde kabul etmiş cadının isteğini. Çünkü yeniden denizin yüzeyine çıkıp, prensi görmeyi çok istiyormuş.

Deniz Cadısı: “Şunu unutma, üçüncü gün sonunda prens sana aşık olmalı. Aksi halde yine eski haline dönersin ve prensi sonsuza denk unutacaksın. Hahahaaaahaaaa!”

Ariel, deniz cadısının verdiği iksiri içerek, denizin yüzeyine doğru yüzmeye başlamış ama yükseldikçe kuyruğu yok olmuş ve bir çift bacağa dönüşmüş. Yunus balığının yardımıyla da kıyıya ulaşmayı başarmış.

Prens şatosundan gemi  enkazına doğru bakarken kızıl saçlı bu güzel kızı hemen fark ederek, yanına koşmuş.

Prens: “Merhaba sizinle daha önce karşılaştık mı? Evet evet tanıştık galiba.”.

Ariel konuşamıyormuş ama elindeki flütü prense uzatmış. Prens gemide çaldığı melodiyi çalmış tekrar, Ariel ise müziği tanıdığını belli etmek için başı ile onaylanmış.

Prens: “Güvertede flüt çalarken seni gördüm, sesini duydum, sonra beni boğulmaktan kurtardın hep seni aradım.”

Prens kendisini kurtaranın bir deniz kızı olduğuna eminmiş. Hatırladığı kızın üstelik çok güzel bir sesi varmış.

Ariel konuşmaya çalışmış ama sesi çıkmıyormuş.

Prens: “Bir deniz kızı olduğunu sanmıştım.” demiş sonra da kendisini kurtaran kızın, o kız olmadığını düşünmüş ama yine de ona yardım etmeye karar vererek şatosuna götürmüş.

Kralsa bir an önce evlilik hazırlıklarına başlamasını istiyormuş. Çünkü gemideki Prenses adaylarından birisiyle onu evlendirecekmiş .Gemide düğün töreni için hazırlıkları devam ederken Ariel uzaktan çaresizce prensi izliyormuş. Sesi olmadan prensi ikna etmesi imkansızmış.

Deniz cadısının sözlerini aklına gelmiş “Şunu unutma üç gün sonunda prens sana aşık olmalı. Aksi halde yine eski haline dönüp, sonsuza denk prensi unutacaksın” Tam iki gün çabucak geçivermiş üçüncü gün gelip. çatmıştı. İşte bu son günde kral ve kraliçe prensini komşu krallığın prensesi ile evlendirecekmiş.

Zavallı kız prense aradığı Küçük Deniz Kızının kendisi olduğunu anlatamamış. Prens ise gördüğü Kızının bir rüya olduğuna inanmaya başlamış artık. Ariel için tek umut içinde taşıdığı sevgi imiş.

Bu sırada beklemediği bir şey olmuş. Önce ablaları çıkmış deniz yüzeyine, sonrada büyük annesi, hepsi Ariel’e yardım etmeye gelmişlerdi.

Büyük Anne: “Sevgili torunum deniz cadısının büyüsünü bozmaya geldik. Ariel çok sevinmiş ama ona nasıl yardım edeceklerini anlamamış.”

Kısa bir süre sonra denizler kralı denizden çıkmış ve kızının böyle üzgün olmasına dayanamayarak hiç bir kuralın gerçek sevginin önüne geçemeyeceğini de anlamıştı.

Kral: “Sevgili kızım, senin için en doğrusu neyse öyle olsun hadi şimdi git.” Denizler Kralı asasını büyük annenin elinde duran deniz kabuğuna doğrultmuş, deniz kabuğunun içinde saklı olan Küçük Kızın sesi dışarı çıkmış.

Ariel: “Teşekkür ederim büyük anne, teşekkür ederim babacığım sizleri çok seviyorum.”

Balina Homo’nun yardımıyla hızla prensin gemisine doğru yüzmüşler. Prens ve Prenses evlilik kürsüsüne doğru adım adım yaklaşırken prens birden durmuş. Uzaklardan daha önce gemide duyduğu o muhteşem sesi duymuş.

Prens hemen dışarı çıkarak, kıyıya doğru koşmuş. Balinanın üstünde kendisine doğru gelin kızı görünce hiç düşünmeden denize atlayıvermiş.

Prens: “Sen olduğunu biliyordum.”

Küçük Kız ailesinin ve dostlarının yardımıyla sesine ve prensine kavuşmuş fakat o artık bir Küçük Deniz Kızı değilmiş. Bir insan olarak yaşamaya devam edecekmiş. 

Prens ve Ariel sonsuza kadar mutlu yaşamışlar. Karada ve denizlerde, sevgi, dostluk ve barış içinde.

Deniz Kızı Hikayesi özeti

Bir zamanlar okyanusun derinliklerinde denizler kralı, ailesi ve diğer deniz canlıları ile beraber yaşarmış. Büyük anneleri deniz kızlarına zaman zaman masallar anlatır ve insanlardan bahsedermiş. Küçük kızın ablaları suyun yüzeyine çıkıp insanları izleyebiliyorken kral babası küçük kızın suyun yüzeyine çıkmasına müsaade etmediğinden küçük kız krallıktan ayrılamıyordu.

Küçük kız arkadaşı yunus ile suyun yüzeyine çıkarak gördüğü prense aşık olmuş sonra da onu boğulmaktan kurtarmıştı.

Küçük kız deniz büyücüsüne gidip çözüm aramış. Deniz büyücüsü ona bacakları olması için yardım edecek ancak karşılığında onun sesini alacaktı. Deniz kızı çaresizce bu teklifi kabul ederek hemen prensin yanına gitmişti.

Prens ise hayal meyal gördüğü o deniz kızını hatırlıyor gerçek olup, olmadığını bilmiyordu. Prensle karşılaşan güzel kız konuşamadığı için olanları prense anlatamıyor. Üzgün bir şekilde ne yapacağını bilemeden bir mucize bekliyordu.

Gördüklerinin gerçek olmadığına inanan prens artık başka biriyle evlenmeye karar vermişti ki, kızlarının durumuna üzülen denizler kralı büyücünün yaptığı büyüyü bozarak deniz kızını sesine kavuşturmuş.

Sarayın dışında şarkı söyleyen deniz kızının sesini işiten prens koşarak güzel kızın yanına giderek her şeyi öğrenmiş. Kısa bir sürede evlenen prens ve deniz kızı bir ömür mutlu yaşamışlar.  

Masal ile ilgili Merak Edilen Sorular.

• Deniz kızı Masalı orjinali: Deniz kızı Ariel, başka bir kızla evlenmek üzere olmayan bekar ve yakışıklı bir prense aşık olur. Ariel kötü kalpli Deniz cadısı ile bir anlaşma yapar. Dili karşılığında kendisine vereceği sihirli bir iksir ile bir çift bacak kazanır. Bacakları ise hemen sihirli bir şekilde ortaya çıkmaz. Ariel’in yüzgeçleri sanki bir bıçakla kesiliyormuşçasına ikiye ayrılır. Ariel bu dayanılmaz acıyı karada kalacağı süre zarfında hisseder. Bir de Ariel’in aşık olduğu yakışıklı prens; onunla değil başka bir kızla evlenmeye karar verir.
• Deniz kızı hikayesi nasıl ortaya çıkmıştır: Tarihte ilk olarak bilinen bir denizkızı hikâyesi Milattan önce 1000’li yıllarda yaşayan Asurlu medeniyeti döneminde görülmüştür. Bir çobana âşık olan Asur devleti kraliçesinin annesi olan Atargatis, genç çoban ölünce o da bir balığa dönüşmek için kendisini bir gölün sularına bırakır.
• Deniz Kızı Efsanesi Nedir: Bel kısmından yukarısı bir insan görünümünde olan deniz kızları, ayak bölgesinin ise bir balık kuyruğu gibi olduğu efsane hale gelmiş kurgusal inanışlardır.
• Deniz kızının adı nedir: Deniz kızlarından en küçüğünün adı Ariel, kendisinden büyük 6 tane de ablası vardı.
• Deniz kızı Ariel Hikayesi Gerçek mi: Asurlular döneminde yaşayan Atargatis’ten esinlenerek oluşturulmuş kurgusal bir hikayedir.
• Küçük deniz kızı yazarı: Ünlü Danimarkalı yazar Hans Christian Andersen tarafından 1837 yılında derlenerek yayımlanmıştır.

5 Yaş Masalları – En Güzel Masallar – En Güzel Hikayeler