Küçük Kepçe Bırbır Hikayesi

Küçük Kepçe Bırbır Hikayesi

Abone Ol google news
Küçük Kepçe Bırbır
Küçük Kepçe Bırbır

Hiç Bilinmeyen Masallar Oku

Masal adasında, küçük bir kasabada, Tortor adında bir kepçe yaşıyordu. Hayli becerikli ve çalışkan bir kepçe olan Tortor, bu özellikleri sebebiyle inşaatların gözbebeğiydi.

Tortor’un bir de oğlu vardı. Küçük bir kepçe olan Bırbır, babası gibi değildi. Biraz sakardı ve ilgisi çok çabuk dağılıyordu. Fakat Tortor, herkes onu övsün istiyor; etraftaki traktörler, kamyonlar “Oğlu da tıpkı babası gibi çok becerikli!” desinler, diye yanıp tutuşuyordu.

Tortor, bir gün oğlunu iş yerine götürmeye karar verdi. Böylelikle ona yaptığı işleri gösterip yardım etmesini sağlayacak ve etrafındakilerden istediği güzel sözleri duyabilecekti. Bırbır da babası ile işe gitmeyi çok istiyordu. Babası onun gözünde dünyadaki en yetenekli kepçeydi.

En büyük hayali de bir gün büyüyüp onun kadar başarılı bir iş makinesi olabilmekti. Bu sebeple babası ona, “Haydi Bırbır benimle birlikte işe geliyorsun” dediği vakit çok mutlu olmuş ve heyecanlanmıştı!

Bırbır, inşaat alanına giderken mutluluktan bir o yana bir bu yana tekerlekleri üzerinde dönüp durmaya başlamıştı. Babası ile birlikte işe gidiyor olmak, ona kendisini kocaman bir kepçe gibi hissettirmişti.

Tortor, sürekli çalıştığı için oğlu ile çok fazla zaman geçiremiyordu. Uzun zamandan sonra ilk defa babası ile zaman geçirecek olmak çok eğlenceliydi.

O gün inşaat alanına vardıklarında bu mutluluğu ikiye katlandı. Daha alana girer girmez gözleri fal taşı gibi açıldı. Burası muhteşem bir yerdi! Bırbır kendine hâkim olamayarak, birden çığlık attı:

– Baba burası bir harikaaa!

Her taraf kazılabilecek topraklar, taşınabilecek demirler ile doluydu. Bir kepçenin isteyebileceği her şey fazlasıyla mevcuttu.

Bırbır büyülenmiş gibiydi… Oğlunun bu ilgisini gören Tortor çok sevinmişti. Keyifle oğluna etrafı gezdirmeye başladı. Oğluna:

– Sakın yanımdan ayrılma Bırbır. Kaybolmanı istemiyorum ve unutma burası benim iş yerim! Bu yüzden sözümden çıkmamalısın, dedi.

Başlangıçta, Bırbır, babasının sözünden hiç çıkmamıştı. Babası nereye gitse peşinden gidiyor, onun izni olmadan adım bile atmıyordu. Bu sayede gezisi gayet güvenli oluyordu.

Babası inşaat alanını çok iyi bildiğinden, onu karşısına çıkabilecek tehlikelere karşı uyarıyordu. Bir yandan da uzun uzun, gün içinde işte yaptıklarını anlatıyordu. Bırbır babasının anlattıklarını çok önemsiyor olsa da bir süreden sonra ilgisini kaybetmeye başlamış ve etrafta gördüğü şeylere dalmıştı.

Neredeyse gerçekte bulunduğu yerden tamamen uzakta, hayal dünyasında seyahat ediyordu. Geldiğinde babasının sözünden çıkmayan küçük kepçeden eser kalmamıştı…

İlgisi etraftaki şeylere kaydığı ve önüne bakmadığı için de sürekli tökezliyordu. İnşaat alanında ilerlerken hiç ummadığı bir anda kendini kocaman bir çukurun içinde buldu. Bırbır’a, toprak, tekerleklerinin altından kayıp çökmüş gibi geldi.

Babası, Bırbır çukura düştüğünde kahkahalara boğulmuştu. Neyse ki bir kepçe olduğu için canı yanmamıştı. Hem de genç ve güçlü motoru sayesinde kolayca çukurdan çıkabilmişti Bu düşüş onu birazcık utandırmış gibiydi. Tabi ki bunda, her tarafının toz toprak içinin de kalmış olmasının da etkisi vardı.

Babası bu küçük kaza yüzünden ona hiç kızmadı, ama daha dikkatli olması gerektiğini öğütledi. Onlar kepçe oldukları için başlarına gelebilecek en kötü şey bir parçalarının kırılması olurdu.

Bunu Bırbır da istemezdi tabi. Evde kalmaktan pek hoşlanmıyordu. Her zaman dışarıda arkadaşları ile oynamayı tercih ediyordu. Bırbır, başına gelebilecek şeyleri bildiği hâlde etrafındaki tüm o yapılardan etkileniyor;

onların yanlarına gitmek için sabırsızlanıyordu. Babası lafa dalmışken gördüğü kocaman demirden bir kule, Bırbır’ın çok merakını uyandırdı. Kendini birden onun yanına giderken buldu. Adeta hipnotize olmuş gibiydi. Sanki demir kule onu yanına çağırıyordu.

Küçük Bırbır kulenin yanına vardığında hayranlıktan gözleri kamaşmıştı. Kule kadar sağlam görünüyordu ki kepçesi ile bir kere dokunmaktan bir zarar gelmeyeceğini düşündü.

Hata üzerine bir demir de kendisi eklerdi. Belki de kuleyi daha da büyütüp dünyanın en yüksek binası hâline getirirdi! Kim bilir? Bu hayallere dalınca babası tamamen aklından çıkmıştı.

Tortor ise Bırbır’ın peşinden geldiğini düşünerek ona bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Oğlunun çoktan yanından ayrılmış olduğunun ve kendi kendine konuştuğunun farkında bile değildi. Tam o sırada bir gürültü ile kendine geldi.

Arkasına bakıp Bırbır’ı göremeyince bu patırtının sebebinin o olduğunu anladı. Bırbır’ın masumca dokunduğu kule, şangır şungur devrilmişti. Küçük kepçe çok korkmuştu. Öylesine korkmuştu ki, tekerlekleri sanki ona ait değilmiş gibi titriyordu.

Küçük Kepçe Bırbır Masalı
Küçük Kepçe Bırbır Masalı

Babasının kendisini gördüğünde ona kızacağını düşünerek biraz daha korkan Bırbır, panikle kaçacak yer aramaya başladı. Çitlerin arkasına saklanmaya çalıştı, ama çitler çok alçaktı ve Bırbır son zamanlarda çok uzamıştı.

Çitlerin, kendisini saklamak için yeterli olmadıklarına karar verdi. O telaş ile arkasında duran çimento makinesini hiç fark etmedi bile! Geri geri gitmeye uğraşırken çalışan çimento makinesine çarptı ve her tarafı çimento ile kaplandı.

Öyle ki o makineyi fark ettiğinde, makine hâlâ etrafa çimento saçmaya devam ediyordu. Bu arada babası da inşaat alanında onu aramaya devam ediyordu. Babası, Bırbır’ın kuleyi yıkması yetmezmiş gibi birde bu çimento makinesi ile yaptıklarını görünce ne diyecekti, kim bilir?

Her yanı da çimento olmuştu zaten… “Ben neden bu kadar sakarım!” diye ağlamamak için, kendini zor tutuyordu. Küçük bir kepçe gibi ağlamak için vakti yoktu Bırbır’ın.

Üzerine sıçramış olan çimentoları bir an önce temizlemesi gerekiyordu. Yoksa çimento, üzerinde donacak ve birisi onu temizleyene kadar hareket etmekte güçlük çekecekti.

Tıpkı bir mumya gibi görünecek olması da cabası! Böyle düşündükçe vidaları korkudan fırlayacak gibi oluyordu. O kadar gergindi ki kendini farları kırılacak, tekerleri patlayacakmış gibi hissediyordu. Hem sanki hareketleri de ağırlaşıyor gibiydi…

– Galiba, bundan sonra inşaatın ortasında kocaman bir kepçe heykeli olarak kalacağım, dedi.

Bir an önce temizlenmek için yeterli miktarda suya ihtiyacı vardı! “Nereden bulabilirim, nereden bulabilirim?” diye kara kara düşünürken yanındaki koca koca kovaları fark etti. İçlerinde su olduğunu sanarak, hiç düşünmeden kepçesi yardımıyla içlerindeki sıvıyı üzerine boşalttı.

Burnuna keskin bir boya kokusu gelmişti, çünkü su dolu sandığı kovalar, inşaatta kullanılan boya kovalarıydı. Her şey daha da kötü hâle gelmeye başlıyordu.

Rengârenk boyalar ve çimento sebebiyle üzerinden buram buram kokular yayılan Bırbır sonunda yorgunluktan bitkin düştü. Pes edip babasını beklemeye başladı.

Bu arada onu aramakta olan babası, nihayet olduğu yeri bulup yanına geldiğinde yüzünde kızgın bir ifade vardı. Önce Bırbır’ı temizlemek için kepçe bakım alanına götürdü, daha sonra da ona şunları söyledi:

– Bugün, sana tembih ettiğim hiçbir şeyi yapmadın ve beni çok üzdün. Seni bir şeyler öğrenebilmen için buraya getirmiştim, ama çok yanılmışım. Sanırım artık çok sakar bir çocuk olduğunu kabul etmem gerekiyor! Hem sakar, hem de dikkatsiz!

Bırbır, olan bitenden dolayı çok üzgün görünüyordu. Gün boyunca yaptığı hiçbir şeyde kötü bir niyeti yoktu. Sadece, böyle bir yeri ilk defa gördüğü için heyecanlanmıştı ve oyun oynamak istiyordu.

Babasının sözünden çıkmış olması, doğru bir şey değildi, bunu biliyordu. Başına gelenlerde hem onun sözünden çıkmasının hem de dikkatsizliğinin etkisi vardı.

– Ama bir yandan da kendine engel olamamıştı. Tıpkı diğer tüm kepçeler gibi, ileride o da böyle bir yerde çalışmanın hayallerini kuruyordu.

Belki de bu hayalleri sadece hayal olarak kalmaya mahkûmdu. “Bu sakarlıkla kimse beni işe almaz! Ben bütün kepçeler içinde en beceriksiziyim!” diye düşünmeye başlamıştı. Tortor da oğluna:

– Seni buraya getirmekle hata etmişim. Şimdi ben işimi bitirene kadar şurada bekle ve hiçbir yere ayrılma. İşimi bitirir bitirmez eve dönüyoruz, dedi.

Bu sözleri babasından duymak, onu daha da üzmüştü. Aslında Tortor’un bu kadar kızmasının en büyük sebebi, oğlu için endişeleniyor olmasıydı.

Oğlunu bırakıp kalan işlerini halletmeye gittiği sırada, Bırbır’a bağırmış olduğu için çok pişmandı. Sonuçta o daha çok küçük bir kepçeydi. O da tıpkı diğer kepçeler gibi, zamanla her şeyi öğrenecekti.

Şu an herkes, baba Tortor’u en yetenekli kepçe olarak görüyor olabilirdi, ama o da çocukken çok büyük sakarlıklar yapmıştı.

Hatta bir keresinde kepçesini kendi evlerinin balkonuna çarpıp balkonun yıkılmasına bile sebep olmuştu. Zamanla, kepçesini nasıl kullanması gerektiğini öğrendi ve çok başarılı oldu. Bırbır da eğer isterse her konuda başarılı olabilirdi!

Tortor, “Bırbır’ın üstüne bu kadar gitmem hiç doğru olmadı” diye geçirdi içinden. Hem biraz sakar olsa da oğlunu hiçbir kepçeye değişmezdi. Onu çok seviyordu. Aslında kendisinde de büyük hata vardı.

Küçük Kepçe Bırbır Hikayesi
Küçük Kepçe Bırbır Hikayesi

O yaşta bir kepçenin iş yerine gelmesi hiç de doğru değildi. Bütün bunları düşünerek oğlunun yanına gidip gönlünü almaya karar verdi.

Bırbır ise bu sırada mutsuz mutsuz bir köşede dururken bir kunduzun kendisine seslendiğini duydu. Sevimli kunduz, onun neşesini biraz olsun yerine getirmeyi başarmıştı.

Küçük kunduzun bir sorunu vardı ve bunu çözse çözse bizim Bırbır çözebilirdi. Kunduzun yerin altında yollarla bağlanan kocaman bir yuvası vardı, fakat inşaat yüzünden yuvanın girişi kapanmıştı. Eğer yuvasının girişini bulamazsa geceyi dışarıda geçirmek zorunda kalacaktı ve gözleri pekiyi görmediği için bu çok kötü olurdu. Bırbır kunduza yardımcı olmayı çok istiyordu.

Bu küçük hayvanın akşam soğuğunda dışarıda kalmasına gönlü razı olmuyordu. Eğer ona yardım edecekse çok dikkatli olmak zorundaydı, çünkü kepçesini çok derine daldırırsa yuvasını yerle bir edebileceğini biliyordu. Sakar olduğu düşüncesiyle ilk anda tereddüt içinde kalsa da cesaretini topladı ve ustaca bir hamle ile topraktan bir parçayı kazdı.

İnanılır gibi değildi, fakat daha ilk hamlesinde başarılı olmuştu. Kunduzun yuvasının girişi açılmış ve evin tek bir zarar bile gelmemişti. Küçük kunduz Bırbır’a nasıl teşekkür edeceğini bilemiyordu. Bu olanları uzaktan izleyen Tortor gözlerine inanamadı.

Kendisi o kunduza yardımcı olmak istese büyük ihtimalle yuvanın tamamı yıkılırdı, çünkü kepçesi çok büyüktü. Oğlu, onun bile başaramayacağı bir şeyi başarmıştı. Ama bundan daha önemli bir şey daha vardı. O da oğlunun yardımseverliği idi…

Bırbır farkında olmadan, gerçekten çok güzel yetiştirilmiş bir çocuk olduğunu böylece ispatlamış oldu. Tortor bu olanlar karşısında oğlu ile öylesine gurur duymuştu ki neredeyse ağlayacaktı!

Ne de olsa başkalarına yardım etmenin dünyadaki en önemli değerlerden biri olduğunu biliyordu. Bir süre, uzaktan oğlu ve kunduzun vedalaşmasını izledikten sonra Bırbır’ın yanına gitti. Eve dönme vaktinin geldiğini söyledi.

Bahçelerine gelene kadar da tek bir kelime bile konuşmadılar. Hatta öyle ki Bırbır hâlâ babasının kendisine kızgın olduğunu sanıyordu. O sırada çitlerin arkasından kepçesine doğru bir top sıçradı!

Topu yakalayan Bırbır, onu atanın babası olduğunu görünce bir anda yine eski neşesine kavuştu. Tortor:

– Oğlum, seninle gurur duyuyorum! Sen çok yetenekli ve iyi bir çocuksun. İyi ki benim küçük kepçemsin, dedi. Ona çocukken başından geçen sakarlıkları anlattı:

– Biz seninle uzun zamandır top oynamıyorduk, değil mi? diye sordu.

Bırbır babası ile saatlerce top oynayarak eğlendi. İki kepçe de beraber zaman geçirmenin ne kadar da keyifli olduğunu düşündü.

O günden sonra baba Tortor, oğluna daha çok zaman ayırmaya başladı. Bırbır ise elinden geldiğince, dikkatli bir çocuk olup babasının sözünden hiç çıkmadı.

Türkçe Masallar1 Yaş HikayeleriPrenses Masalları


Benzer İçerikler

Kendini Beğenmiş Tavşan
Kendini Beğenmiş Tavşan Hikayesi
Küçük Kardeş
Küçük Kardeş Hikayesi
Aslanın Burnu
Aslanın Burnu Hikâyesi
Tavşandan Kim Korkar? Masalı
Tavşandan Kim Korkar Hikayesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Masal Oku | © 2023, Tüm hakları saklıdır.