Kar Keyfi Hikayesi

Kar Keyfi

Abone Ol google news
Kar Keyfi
Kar Keyfi

Kar Keyfi Masalı ve Hikayesi Oku

Açelya Mahallesi, güney kasabalarından birindeki şirin bir yerleşim yeriydi. Bu mahallenin çocuklarından bir kısmı hayatlarında hiç kar görmemişti. Bir kısmı da aileleri onları tatile götürdüğünde başka şehirlerde kara rastlamıştı.

Zaten hayatında hiç kar görmemiş olan çocuklara, karın çok güzel olduğunu anlatanlar da onlardı! Fakat mahalledeki diğer çocukların karda oynamanın ne kadar eğlenceli olduğunu anlamaları, ancak bunu yaşamalarıyla mümkündü.

O sene mevsim değişiklikleri yüzünden kış çok sert geçiyordu. Bir gün, pencereden dışarı baktıklarında her tarafın beyaz bir örtü ile kaplanmış olduğunu gördüler!

Tabi, Ahmet de dâhil hepsi o anda kendini dışarı attı. Daha önceden dolu yağdığını görmüşlerdi. Hatta arabaların üzerinde ince bir örtü gibi görünen kar kalıntılarına da şahit olmuşlardı. Fakat bu seferki çok daha farklıydı ve fazlaydı. Öyle ki gözleri ile görebildikleri her yer dizlerine kadar kar içindeydi. Önceki gece onlar uyurken lapa lapa kar yağmıştı.


Bu fırsatı değerlendirerek, hiç zaman kaybetmeden herkesin anlattığı kardan adamlardan yapmalıydılar. Bu iş için içlerinde en hevesli olan Ayşe idi. O, kardan adam yapma hayali ile büyümüştü. Kömürden gözler ve bir de süpürge bulduğu zaman tüm malzemeleri hazır olacaktı.

Kardan adam yapmak için oldukça fazla kar vardı. Eğer dilediği kadar büyük bir kardan adam yapacaksa bunu yalnız başına gerçekleştirmesi mümkün değildi.

Diğer çocuklar kartopu oynayıp, kayarken Tamer de ona yardıma geldi. İki çocuk neşe içinde kardan adamı tamamladı. İçlerinden biri, her zaman diğer çocuklarla uğraşmayı çok sevmişti. Onun adı Murat’tı. Onlara hiç de komik olmayan şakalar yapar ve sadece kendisi eğlenirdi.

Kar yağdığında da dalga geçmeye devam etmek niyetindeydi. Bu şakalarının bir gün birilerine zarar verebileceği ile ilgili çok uyarı almıştı. Fakat o, “Amaaan! Ben sadece şaka yapıyorum. Kimse de şakadan anlamıyor!” diye düşünüyordu.

Murat aynı şakaları yapmaktan çok sıkılmıştı. Karlar eriyinceye kadar, yeni numaralar sergilemek için önünde bir sürü zaman vardı! O bunları düşünürken Neşe, hiç alışkın olmadığı kar yüzünden yere düşüp duruyordu. Bu düşüşler, onu çok güldürüyordu. Her yer kar ile kaplı olduğu için canı da çok yanmıyordu.

Tuğkan ve Tuğçe kardeşler ise daha önceden kayak merkezine gitmiş oldukları için, nasıl kayacağını biliyorlardı. Hatta kendilerine ait kayak takımları bile vardı. Bu kayaklar ise sırayla kayıyor ve çok eğleniyorlardı. Tabii, bir yandan da arkadaşlarına nasıl kaymaları gerektiğini öğretmeye çalışıyorlardı.

Tuğkan, kayma sırasının kendisine geldiğinde, kardeşi gibi kar gözlüklerini takıyor ve bu sayede etrafı daha net görebiliyordu. Çocukların hepsi hasta olmamak için sıkı sıkı giyinmişlerdi. Eğer hasta olurlarsa bu eğlenceden mahrum kalacaklarını biliyorlardı.

Kışın özellikle atkı, bere ve eldiven takmalarının ne kadar önemli olduğunu ailelerinden öğrenmişlerdi. Kayma sırası tekrar Tuğçe’ye geldiğinde Tuğçe çok heyecanlandı.

Kardeşi kadar iyi kayabildiğini göstermek istiyordu. Önceden defalarca kaymış olduğu için de pek korktuğu söylenemezdi.

Bunda eşofmanının içine taktığı dizliklerin de etkisi vardı. Kazalardan korunmak için her önlemi aldığından kendini güvende hissediyordu. Bu sırada Murat, iki elini de kullanarak kocaman bir kartopu hazırlıyordu. İlk şakasını Tuğçe’ye yapacaktı. O tam kayarken kartopu oyununu başlatacaktı. Murat sadece, muziplik yapmanın mı peşindeydi. Sonuçlarını düşündüğü söylenemezdi.

Tuğçe kaymak için hazırdı. Kimseye çarpmamak için şöyle bir etrafına baktı. Zaten herkes onun kayacağını bildiği için uygun yerlere geçmişti. O da kimsenin önüne çıkmayacağından emin olunca kar yığınlarının üzerinde salınmaya başladı. Tam durmak üzereyken kafasına kocaman bir kartopu isabet etti. Kartopunu atan Murat’tan başkası değildi.

 Fakat onu kimse görmemişti. Tuğçe, bu ani olaydan sonra biraz paniğe kapıldı ve dengesini kaybedip düştü. Murat da dâhil bütün çocuklar iyi olup olmadığını sormak için Tuğçe’nin yanına geldi. Murat’ın gelme sebebi, kartopunu kendisinin attığının anlaşılmasını istememesiydi. Tuğçe gayet iyiydi. Çünkü hafifçe düşmüştü. Dizliği olduğundan dolayı hiçbir yerine zarar gelmedi.

Sadece kayma konusunda başarısız olduğunu düşünmeye başladı. Diğer çocuklar da daha çok üzülmesin diye ona yeniden kaymayı teklif etti. Bu sefer hepsi aynı anda kayacaktı. Ellerinde iki kayak takımı, bir kayak tahtası ve bir de kızak vardı. Tuğkan kaymayı istememişti. Kızlar, kayak takımlarını ve kızağı aldı. Murat da koşa koşa gidip babasının eski araba lastiklerinden birini kaptı.

Onunla kendine bir çeşit kar aracı yaptı. Bir kereliğine de olsa diğer çocuklarla birlikte oyun oynamaktan zarar gelmezdi herhalde. Tüm çocuklar neşe içinde kaymaya başladı. Tuğçe’nin başına gelen küçük kazayı kısa bir süre içerisinde unutmuşlardı. Tabii bu da Murat’ın hoşuna gidiyordu. Murat, birden onların oyunlarını bozma planını hatırladı.

Lastikten bozma kızağından indiği gibi daha çok kartopu toplamaya başladı. Ağaçların arkasına geçip onları etrafta savuruyordu. Çocuklar ne olduğunu anlayamadan kartopu bombardımanı altında kalmışlardı. Murat yine arada kaynamıştı. Olayı kimin başlattığı bilinmiyordu. Demet ise o sırada hâlâ kaydığı için olanlardan habersizdi ve çok eğleniyormuş gibi görünüyordu.

Kızağından indiği gibi oyuna katıldı. Şimdi çocuklar kahkahalara boğulmuşlardı. Murat da onların arasına katılmış, kendini onlarla eğleniyorken bulmuştu. Kartopu savaşı bittiğinde çocuklar, yorgunluktan bitkin düşmüşlerdi. Hepsi kendini karın üzerine bıraktı ve kar üzerinde yuvarlanıp, dönmeye başladı. Murat tekrar atağa geçmek istedi.

Bu sefer oyuna dalmayacak ve onları sinirlendirecek bir şeyler yapmayı başaracaktı, ama bir süre dinlenmesi gerekiyordu. Adım atacak hâli kalmamıştı. Bu sırada diğer çocuklarla sohbet etmeye başladı. Başta buna pek gönüllü değildi. O hep yalnız olmaya alışkın olduğu için nasıl konuşması gerektiğini bilemiyordu, ama çocuklar o kadar sıcakkanlı, sevecen ve neşeliydi ki çabucak alıştı.

Aslında içten içe onları sevmeye başladığı bile söylenebilirdi. Aradan bir süre geçmişti. Şimdi de çocuklar, kayak tahtası ile kaymak istiyorlardı. Yaptıkları deneme sürüşlerinde çoğu başarısız olmuştu. Fakat Lâle, bir süre sonra kayak tahtasına alışmış ve hepsini hayran bırakacak kadar güzel kaymaya başlamıştı.

O sırada Murat, yeniden bir şaka girişiminde bulunmaya karar verdi. Belki de Lale’nin kar üzerinde yağ gibi süzülmesi onu kıskandırmıştı.

Etrafta bulduğu ve taşıyabildiği en büyük kayayı eline aldı. Tam da Lâle’nin kaydığı yol üzerine koyup, üzerini kar ile kapattı. Kimse kendisini görmesin diye acele hareket ediyordu. Lâle, hızla kayaya doğru yaklaşıyordu.

Murat’ın planına göre, küçük kız kayayı kar yığını sandığı için umursamadan içinden geçmeye çalışacak ve çarpması birlikte düşüp çok komik bir görüntüye sebep olacaktı. Ama kaya biraz fazla büyüktü ve bu yaptığı çok tehlikeliydi. Bu arada diğer çocukların da ilgisi Kerim’e kaymıştı. Kerim de tahta ile kaymayı öğrenmişti.

Bu sırada Lâle kayaya doğru hızla yaklaşıyordu. Murat birden hatasının farkına yardı ve diğer çocukların gözleri de tam Kerim’e dalmışken hızla kayayı Lâle’nin önünden almak için harekete geçti. Murat’ın önüne geçtiğini gören Lâle, hızını kesip yönünü değiştirdi ve dengesini kaybederek devrildi.

Murat ve diğer çocuklar koşarak Lale’nin yanına gitti. Murat her şeyi itiraf etmek zorunda kaldı. Az daha bu küçük kız, onun yüzünden kötü bir kaza geçirecekti. Her şeyi itiraf ettikten sonra, Lale’nin cevap vermesini beklemeden üzgün şekilde çocukların yanlarından ayrıldı. Bir köşeye çekilip yaptıklarının utancı ile boynu bükük şekilde oturmaya başladı. Düşüncelere o kadar dalmıştı ki etrafta ne olup bittiğini göremiyordu. Bu sırada Lale de ona bir sürpriz hazırlıyordu.


Murat’ın arkasındaki çitlere saklanmış; elinde kartopu ile bekleyen Lale, hiç ummadığı bir anda ona kocaman bir kartopu fırlattı. Murat tam arkasına dönüp neler oluyor diye bakacaktı ki dört bir yandan gelen kartopu yağmurunun altında kaldı.

Mahalledeki tüm çocuklar etrafını çevirmiş, kahkahalarla ona kartopu fırlatıyorlardı. Bir ara hepsi kartopu fırlatmayı bıraktı ve Lale söze girdi:

– Seni affediyorum Murat! Önemli olan, yaptıklarından ders almış olman. Eğer biraz daha geç kalmış olsaydın çok kötü bir kaza geçirecektim. Neyse ki hatanın farkına erken vardın.

Diğer arkadaşlarımızın da seninle hiçbir problemi yok. Biz seninle oynamaktan çok keyif aldık. Sende bizimle oynamak ister misin? Dedi.

Bu sözleri duyan Murat, çok mahcup olmuştu. Kötü planlarına karşın, bu kadar iyi niyetli bir yaklaşımla karşılaşmak onu şaşırtmış ve bir yandan sevindirmişti. O gerçekten de hatasının farkına varmıştı ve bunun bir işe yaramayacağını sanıyordu. Neyse ki arkadaşları anlayışlı davranıp onu tekrar aralarına kabul etmişlerdi.

Murat şimdi ne diyeceğini bilemiyordu. O yüzden gülümseyerek bir kartopu da o fırlattı. Çocuklar neşe içinde oyunlarına döndüler. Bir daha aralarında bu tarz olaylar hiç yaşanmadı. O kış hepsi için unutamayacakları kadar güzel geçti.

Hayvan HikayeleriResimli HikayeDeğişik Masallar


Benzer İçerikler

Yedi Keçi Yavrusu
Yedi Keçi Yavrusu Hikayesi
Goldilocks ve Üç Ayı Hikayesi
Goldilocks ve Üç Ayı Hikayesi
Tek Gözlü Geyik
Tek Gözlü Geyik Hikayesi
Tavşandan Kim Korkar? Masalı
Tavşandan Kim Korkar Hikayesi

Yorumlar

  1. Nazlı ışık says:

    mükemmel😚😚😘😘😍😍😅😅🤣🤣🙄🙄😶😶😌😌

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Masal Oku | © 2023, Tüm hakları saklıdır.