Limon Kızı Hikayesi

Limon Kızı Masalı Oku

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde günlerden bir gün dağların ötesinde hem de çok yükseklerde bir padişah yaşarmış. Bu padişah oralardaki her yerin efendisiymiş ve oldukça da güçlü bir kişiymiş. Yiğitmiş, cesurmuş ve kimse ona meydan okuyamazmış. Bu padişahın yakışıklı bir şehzadesi varmış, bu şehzade dışında hiç çocuğu olmamış ve haliyle hükümdarlığını da bu şehzadeye bırakacakmış. Bu yüzden oğlunu çok ama çok fazla severmiş. Tüm düşmanları da bunun farkında olduğu için oğluna çok dikkat edermiş. Eğer oğluna bir şey olursa tahtını bırakabileceği kimsesi olmayan padişah başka çocukta istemiyormuş zaten. Padişahın yakışıklı şehzadesi günler geçtikçe biraz daha büyümüş, önce ergenliğe girmiş ve zor zamanlar geçirmiş, sonra ise biraz daha büyüyüp genç bir erkek olmuş. Yirmili yaşlarına gelmiş ve oldukça yakışıklı, güçlü ve kuvvetli bir delikanlı olmuş. Padişah oğlunu ne zaman görse dualar edermiş, ona bir şey olmaması için Allah’a yalvarırmış. Zaten bu padişah oldukça inançlı bir insanmış ve başkalarına iyilik yapmayı da çok severmiş. Her ramazan binlerce köylüye yemek ziyafeti verip onları doyururmuş. Halkı kendisinden korkuyor olsa da aynı zamanda onu seviyorlarmış. Bu yüzden padişahın çok fazla düşmanı yokmuş ancak yine de padişaha karşı kötü düşünceler besleyen bazı kişiler de eksik olmazmış. Bu kötü düşünceli kişilerden bir tanesi padişahın sarayındaki kale veziriymiş. Kale veziri adeta bir ajan gibi sarayda gezip bilgileri alır ve kötü niyetli insanlara ulaştırırmış. Bu kötü emellerini gerçekleştirme yolundaki davranışlarının farkına kimse varmamış ve zaten daha önce de böyle bir suçtan yargılanmadığı için kimse buna ihtimal bile vermemiş. Kötü niyetli kişilere padişahın oğlunu ne kadar çok sevdiğini anlatmış. Bu kişiler padişahın canını yakabilmek için oğluna zarar vermeleri gerektiğini rahatlıkla anlamışlar. Padişahın oğlunun oldukça genç olduğunu da biliyorlarmış. Gönlü çabuk kanar diye Limon Kız Masalı adı altında bir masal uydurmuşlar. Bu masalı dilden dile yaymışlar ve Padişahın oğluna da ulaşmasını sağlamışlar.

Padişahın oğlu Limon Kızı Hikâyesi ile ilgili bir şeyler duymuş ancak önce hiç ilgisini çekmemiş. Daha sonra bu masal o kadar ağızdan ağza yayılmış ki Padişahın genç ve yakışıklı oğlu bu işin aslını öğrenmeye karar vermiş. Birçok kişiye bu masalın kaynağının ne olduğunu ve gerçek olup olmadığını sormaya başlamış. Herkes başka bir şey söylüyormuş ve kimsenin söyledikleri inanılır gibi görünmüyormuş. Padişahın genç oğlu bu durumdan rahatsız olmaya ve bu masalın gerçek yüzünü öğrenmeye gerçekten de çok istekliymiş. Ancak bir türlü masalın gerçek yüzünü öğrenemiyormuş. Ne yapıyorsa yapsın bir şekilde önüne yeni bir soru işareti çıkıyormuş. Bu durum Padişahın genç, yakışıklı ve güçlü oğlunu o kadar üzmüş ki bir süre sonra bu yakışıklı genç hasta olmuş. Hastalığı ağırlaşmış ve çok zayıflamış, gücünden düşmüş. Babası Padişah da bu durumdan çok mutsuzmuş ve oğlunun sağlığına kavuşmasını istiyormuş. Ancak oğlunu ne olduğunu bilmediği bir maceranın içine de atmak istemiyormuş. Oğlunun git gide kötü bir hale doğru ilerlediğini görünce en sonunda dayanamamış ve şu sözleri söylemiş:

– “Evladım, Limon Kızı Masalı ile ilgili olanları duydum. Haline bende çok üzülüyorum. Bu yüzden bu konuyla ilgili bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm. Günler geçtikçe daha da kötü oluyorsun ve daha da kötü bir duruma doğru gidiyorsun. Artık kendini düzeltme vaktin geldi. Yemeğinin başına geç, sana gönderdiğim tüm yiyecekleri ye ve şifana kavuş. Ondan sonra Limon Kızı Oku ve nereye gitmen gerektiğini oku. Sonrasındaysa o kızı bulmak için elinden geleni yapman için senin gitmene izin vereceğim. Tüm bu maceran oldukça zor olacaktır evladım. Bu yüzden çok dikkat et ve asla tembellik etme. Her zaman olabildiğince dikkatli ol. Ancak hepsinden önce şifaya kavuşmak için yemeklerini yemelisin. Bugünden itibaren çeşnici senin için özel yemekler hazırlayacak. Bu yemeklerin hiçbirini tabağında bırakmayıp hepsini yiyeceksin ve sonra Limon Kızı bulmak için yollara düşeceksin.”

Babasının bu sözlerini duyan genç şehzade bir anda öyle büyük bir mutluluk duyar ki hemen doğrulup babasının elini öper. Padişah oğlunu mutlu görmekten çok memnundur ancak oğlunun bilinmeyen bir maceraya göndermek zorunda kalacağından dolayı da oldukça mutsuzdur. Yine de oğlunun hasta olmaması için bunu yapmak zorunda kalmıştır. En azından böyle olursa bir şansı olacağını düşünmüştür. Tüm bu olanlardan sonra günler geçer, aylar geçer, yıllar geçer ve en sonunda padişahın genç oğlu sağlığına kavuşup ayağa kalkar. Eski günlerdeki gibi güçlü ve kuvvetlidir. Tüm bu olanları aşmayı başarmış ve tekrardan eski sağlığına kavuşmuştur. Artık maceraya çıkmak için her anlamıyla hazır olan padişahın genç oğlu kılıcını kuşanır ve yanına beş adam alır. Bu beş adamın her biri padişahın en çok güvendiği adamlarıdır. Gerçekten de bu macerayı sağ salim bitirebilmek için ihtiyacı olan tüm mühimmatlara artık sahiptir. Bir cuma günü herkes sabah namazına uyanır ve gün doğmadan namazlarını kılıp dualarını ederler. Daha sonra genç şehzade ve yanındaki beş asker halkın eşliğinde gönderilirler. Yola çıktılar ve günler geçti, uzun yürüyüşler yapıp yollarını ilerlettiler. Yürüdüler, yürüdüler ancak bir türlü bir yere varamadılar. Kime Limon Kız ile İlgili soru sordularsa başka bir şey söylemeye başlamıştır. Bu durum genç şehzadenin canını sıkıyormuş ancak asla pes etmeyeceği de her halinden belliymiş. Muhafızlarla birlikte bir toplantı yapmış ve bu toplantının sonucunda yollarına devam etmeye karar vermişler. Bu kararın ardından uzun bir yolculuğa daha başlamışlar. Günlerden bir gün yine bir köyün yanından geçerken bir pazara girmişler ve buradan kendilerine erzak almaya karar vermişler. Erzakları aldıkları sırada yaşlı bir adam yanlarına gelmiş ve onlara şöyle demiş:

– “Günlerdir yollardasınız ancak hiçbir şey bulamadınız. Çünkü neyi aradığınızı bile bilmiyorsunuz. Yapmanız gereken şeyin ne olduğunu bilmiyorsunuz. Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekliyorsunuz ancak böyle yaparak başarılı olamazsınız. Yapmanız gereken şey doğru çözümün ne olduğunu anlamak. Bunun içinde bir bilgiye danışmalısınız. Köyün aşağı tarafında eski bir evde büyük bir bilge yaşamaktadır. Bu büyük bilgenin yanına gittiğiniz zaman ihtiyacınız olan her bilgiyi size verecektir. Ancak bu bilgeye asla saygıda kusur etmeyin. Eğer ona saygısız davranırsanız muhtemelen çok kötü bir kadere razı olacaksınız. Çünkü aradığınız şeyi size ondan başka kimse veremez. Ayrıca bilgenin evinin yanındaki o güzel saraya asla girmeyin. O saray çok cazibeli görünür ancak asla istediğinizi size vermez ve oradan asla çıkamazsınız. Zevk ve sefanın içinde boğulup gidersiniz. Bu nedenle dikkatli olun ve kendinizi tutmaya çalışın. Eğer iradeniz yeterince güçlü olursa Limon Kızı Hikayesi ile ilgili istediğiniz tüm detayları öğrenebilirsiniz.”

Bu sözleri duyan genç çok mutlu olmuştu. Muhafızlarda sonunda bu uzun yolculuğun sonunu görebileceğiz diye seviniyorlardı. Çünkü aradan zaten neredeyse 3 sene geçmişti. Bu kadar zaman boyunca yollarda sürünmüşlerdi ve geçen bu vakitte ailelerini hiç görememişlerdi. Karşılarına zaten bir tehlike de çıkmış değildi. Ancak padişahın düşmanlarının kötü amaçlarından da haberdar değillerdi. Tüm bu durumlar bir anda ortaya çıkmamıştı tabi ki de. Bilge adam da köyde karşılarına çıkan adam da aslında bir planın parçasıydı. Padişahın düşmanları Limon Kız Masalı Oku diye adeta şehzadeyi kandırmıştı. Bu durumun farkına ne Padişah ne de genç şehzade varmış değildi. Tüm bunlar olurken yolculukta devam ediyordu. Köyün aşağısına sonunda şehzade ve yanındaki beş muhafız gelmişti. Ancak muhafızlardan bir tanesi kendine hâkim olamayıp yandaki güzel saraya girdi ve oradan bir daha asla çıkamadı. Onun için beklediler ancak hiçbir şey olmadı ve hiçbir gelişme yaşanmadı. Bunun üzerine onu orada bırakıp bilge adamın evine gitmek için kapıyı çaldılar. Kapıyı çaldılar ancak kimse kapıyı açmadı. Bunun üzerine şehzade bir defa daha hayal kırıklığı yaşamış oldu. Ancak saatler boyunca kapıda beklediler ve sonuçta kapının açıldığını duydular. Kapı açıldı ve içeri davet edildiler. İçeri de sadece bir tane yaşlı adam oturuyordu. Bu yaşlı adamın önünde tuhaf bir küre vardı.

Yaşlı adam kendi kendine anlaşılmaz kelimeler söyledi ve kimse bu adamın ne söylediğini anlayamadı. Tüm bu olanların ardından şehzade şaşırmıştı ve ne olduğuna anlam verememişti. Acaba ne yapsam diye düşünüyor ve bir yandan da aklımı kaybetmek üzereyim diye içten içe sayıklanıyordu. Aradan birkaç dakika daha geçti ve yaşlı adam tuhaf sözler etmeye devam etti. Ancak geri kalan 4 asker ve genç şehzade mantıklı düşünüp adamı acele ettirmediler. Çünkü ona saygısızlık ettiklerinde kötü bir kaderin ona geldiği bilgisini almışlardı. Böyle bir durumla karşılaşmak istemedikleri için sakin bir şekilde beklemeyi sürdürdüler ve adam birden normal bir şekilde konuşmaya başladı:

– “Bu meşakkatli yola aslında altı kişi çıktınız. Ancak artık beş kişi kaldınız. Çünkü arkadaşınız zevk ve sefa peşinde koşarak hayatını kararttı. Bir daha sonsuza kadar hiçbir zaman o saraydan ayrılamayacak. Her zaman orada kalacak ve hiçbir zaman da Limon Kızı Masalı ile ilgili bir şey öğrenemeyecek. Siz ise sabırlı oldunuz ve kalan zamanda mantıklı davrandınız. Söylediğim anlamsız sözler sizin sabrınızı zorladı ancak siz bana saygısızlık etmediniz. Öyleyse siz ödüllendirilmeyi hak ettiniz demektir. Sizin ödülünüzü ben vereceğim hem de sadece sözlerimle vereceğim. Limon Kızı Masalı Özeti ile ilgili bilgileri size aktaracağım ve siz bu masalın gerçeğini öğreneceksiniz. Ancak bundan daha önemli bir şey var. Limon Kızı arama yolculuğunuzun bu kadar meşakkatli olması çok normal, çünkü bu kız karşınıza çıktığında güzelliğine öyle hayran kalacaksınız ki birbirinize düşeceksiniz. Kızı arayan şehzadenizdi ancak siz muhafızlar kızı gördüğünüz de Limon Kızı şehzadenin elinden almak için mücadele edeceksiniz. Hatta aranızdan bazıları şehzadeyi öldürmeye çalışacak. İşte bu duruma maruz kalmamak için yapmanız gereken bir şey var. Limon kızı ilk gördüğünüzde arkası dönük duruyor olacak, onun sırtını gördüğü zaman muhafızların arkasını dönmesi lazım. Onun yüzünü yalnızca şehzade görebilir. Eğer olur da muhafızlardan biri gizlice başını çevirip kızın yüzünü görürse o da kıza aşık olup sahip olmak ister. Bu yüzden asla kızın yüzünü şehzadeden başka kimse görmemeli. Hatta padişah bile kızın yüzünü görmemeli.”

Bilge Adam bu sözleri söyledikten sonra muhafızlar ve şehzade bir anda şok oldular ve ne yapacaklarına karar veremediler. Bu macera düşündüklerinden daha ilginç bir yönde ilerliyordu. Bilge Adamın söyledikleri doğru çıkarsa büyük sorunlara gebe olabilirdi. Bu tip durumlarla karşılaşmak istemedikleri için bir toplantı yapmaya karar verdiler ve şehzade şunları söyledi:

– “Muhafızlar, bilge adamın söyledikleri size saçma gelmiş olabilir. Ancak bu adamın samimiyetine ben inandım ve sizde inanın. Bu günden sonra bu adamın söylediği her bir kelimeyi olabildiğince dikkate alacağız ve Limon Kızı gördüğümüz gün asla ona bakmayacaksınız. Eve dönerken ben onun yüzünü saklayacağım ve onu kimse göremeyecek. Eğer onun yüzünü bir başkası görürse bilge adamın sözlerine göre birbirimize düşüp birbirimizi öldürebilirmişiz. Bu olmamalı, evimize sağ salim dönmek istiyorsak bu adamın sözlerini dikkate alacağız. Zaten ne yapmamız gerektiğini bize anlattı. Şu garip görünümlü ormanın içinden geçip tüm riskleri almamız gerekiyor. Orada karşımıza bazı canavarlar çıkacağından bahsetti. Bu canavarların her birini sakin bir şekilde geçip o kızı bulalım. Sonra da evimize dönelim. Eğer tüm bunları iyi bir şekilde yapabilirsek hepinize bir çuval dolusu altın vereceğim. Ancak dediğim gibi asla Limon Kızı Masalı ile ilgili okuduklarınızdan etkilenip de kızın yüzüne bakmaya kalkmayın. O kızın yüzünü benden başka kimse görmemeli. Eğer olur da aranızdan biri böyle bir hata yaparsa geri kalanlar onu öldürmek için mücadele edeceğine söz versin. Tüm bu işleri sadakat ile yaptığınızı padişahımıza da bildirmek istiyorum. Bir çuval altının yanına daha size vereceği birçok ödül olduğunu biliyorsunuz. Bana sadakatinizi gösterin ve yanlış bir şey asla yapmayın.”

Bu sözleri duyan muhafızlar başlarını sallayarak onay verdiler ve asla kızın yüzüne bakmayacaklarını söylediler. Şehzade muhafızların sadakatine güvendiği için rahatladı ve sakin bir şekilde aşağıdaki ormana doğru yol aldılar. Ormanın içine girmek üzereyken önlerine bir çocuk çıktı. Çocuk oldukça yıpranmış ve zayıf görünüyordu. Muhafızlar ve şehzade içten içe bu çocuğa acıdılar ve ne yapsalar da bu çocukla iletişim kursalar diye düşüncelere daldılar. Ancak ne yapacaklarını da bilemediler. Bir süreliğine bir sessizlik oluştu. Daha sonra muhafızlardan birisi elindeki testiden çocuğa biraz su verdi. Çocuk gülümsedi ve bunun üzerine ortam yumuşamıştı. Çocuk bir anda konuşmaya başladı:

– “Nereden geldiğinizi ve ne amaçla bu ormana girdiğinizi biliyorum. Ancak siz bu ormanda nelerle karşılaşacağınızı bilmiyorsunuz. Bu yüzden Limon Kızı aramanın buna değip değmeyeceği konusunda iyice düşünün. En mantıklı kararı vermeye çalışın. Çünkü bu zorluklarla karşılaştıktan sonra buna katlandığınıza mutlu olmayacaksınız. Evet, gerçekten de göreceğiniz kız dünya da yaşamış olan en güzel canlı. Ancak bu güzelliğe giderken hayatınızda hiç görmediğiniz kadar çirkin ve tehlikeli canavarlar ile karşılaşacaksınız. Bunları nereden bildiğimi bana sormayın. Ancak size sadece şunu söyleyebilirim. Bu ormandan içeri bir defa girerseniz asla geri dönemezsiniz. Ya bu yolu tamamlayıp geçersiniz ya da bir daha asla buradan çıkamazsınız. Burada geri dönüş diye bir şey yok, burada sadece ölüm ve kalım var. Bu söylediklerimi ciddiye alın ve mümkün olduğunca dirayetli olmaya çalışın. Birbirinize asla düşmeyin, çünkü yolculuk boyunca aklınızı kaybetmenizi engelleyecek tek şey yanınızdaki arkadaşlarınız olacaktır. Bu öğütlerin bir çocuktan geldiğini ve kıymetsiz olduğunu düşünebilirsiniz, ancak bu sizi ölüme götürür. Söylediğim sözlerin her birini aklınıza mıh gibi kazıyın. Çünkü bu söylediklerimi yapmadığınız takdir de ölüm sizi beklediğinizden çok daha hızlı bir şekilde bulacaktır.”

Bu sözleri duyan muhafızlar ve şehzade biraz ürkmüştü ve korkmuştu. Ancak bu sözlerin tesirinden çıkmalarının tek bir yolu vardı. O da ormana cesurca girip olacaklarla yüzleşmek. Bu nedenle hemen çocuğa teşekkür ettiler ve söylediklerini dikkate alacaklarını söylediler. Bu sözlerin onlar için ne kadar önemli olduğunu fark ettiler ve yola koyuldular. Karşılarına çıkabilecek olan her şeyin farkındaydılar. Ancak bu durum yine de ne olacağını kestirmelerini sağlamıyordu. Limon Kızı Masalık çok etkileyiciydi ancak ölüme gitmek için değer miydi? Kafalarında bunun gibi yüzlerce soru vardı. Bu yüzden ormana girmek konusunda tereddüt etmeye devam ettiler. O sırada muhafızlardan iki tanesi bu ormana girmeyeceklerini söylediler. Şehzade dehşete düşmüştü ve sadakatlerinden emin olduğu bu muhafızların sözlerine çok şaşırmıştı. Ne yapacağını bilemiyordu ancak onları zorla ormana sokamazdı. Bu sebeple ormana yanında sadece iki muhafızla girmek zorunda kaldı. İki muhafız ve bir şehzade ormanın derinliklerine doğru ilerlemeye başladılar. Karşılarına bir ahtapot çıktı. Ancak bu ahtapot hiçte bildiğimiz gibi normal bir ahtapot değildi. Oldukça büyük ve korkunç görünüyordu. Ahtapot sinirli bir şekilde bu üç kişiye baktı ve bir anda saldırmaya başladı. Saldırdığını görünce şehzade ve muhafızlar kılıçlarını çekip onu kestiler. Bu üç gerçek asker için çokta zor olmayan bir işi tamamlamış oldular ve sorun yaşamadan yollarına devam ettiler. Ancak macera henüz bitmiş değildi, bu yalnızca başlangıçtı. Daha sonra yollarına doğru giderlerken birden bire tuhaf sesler duymaya başladılar. Bu tuhaf sesler her birinin daha çok korkmasına ve daha çok dehşete düşmesine neden olmuştu. Olabildiğince sakin bir şekilde ilerleyeceklerine dair birbirlerine söz verdiler ve bir süre daha bu seslere katlanabileceklerini düşündüler. Ancak muhafızlardan birisi artık dayanamayıp kulaklarını tıkayıp yere çöktü. O muhafızın çektiği acıyı fark ettiler ancak ellerinden gelen hiçbir şey yoktu. Onu ikna etmeye çalıştılar ve bunu da başardılar. Daha sonra bu iğrenç sese maruz kalarak yollarına devam ettiler. Orman gerçekten de oldukça lanetli ve korkunç bir yerdi. Şehzade bile yolda giderken bu maceraya girdiğine pişman olmuş gibi hissediyordu.

Yollarına devam ettiler ve karşılarına ne çıkacağından habersiz bir şekilde yakınmaya başladılar. Şimdiye kadar gördükleri ve duydukları her şey onlara acı veriyordu. Bu orman gerçekten de oldukça korkunç ve can sıkıcıydı. Ancak akıllarına Limon Kızı Hikayesi geldikçe biraz daha iyi hissedip bunları boşuna yapmadıkları konusunda kendilerine teselli veriyorlardı. Yolculuk devam ederken karşılarına bir grup örümcek çıktı. Bu örümcekler o kadar büyüktü ki hiçbir insan bu kadar büyük bir örümcek görmemiştir dediler. Bu örümcekleri görünce şehzade ve muhafızları bir ağacın arkasına girdiler ve sakin bir şekilde orada beklemeye başladılar. Gitmelerini umut ettiler ancak örümceklerin gitmeye niyeti yoktu. Şehzade ise bir an önce Limon Kızı görmek istiyordu. Bunun üzerine şunları söyledi:

– “Uzun bir süredir siz sadık askerlerimle birlikte bu macerayı yaşıyorum. Gerçekten de şu ana kadar yanım durmanız ve sadık bir şekilde benimle kalmanız beni çok mutlu ediyor. Ancak bu noktada yeni bir mücadelemiz var. Örümcekler oldukça tehlikeli ve zehirli görünüyorlar ancak arka taraftan gelen ince bir ışık var. Bu ışık çok büyük bir ihtimalle Limon kızın olduğu yere götürecektir bizi. Önümüzdeki tek engel artık bu örümcekler, sakin olun ve bildiğiniz tüm dövüş silahlarınızı kullanın. Bu canavarları geçmeyi başarırsak önümüzde hiçbir engel kalmayacak. Ancak olabildiğince dikkatli olun. Ben sadece 15 örümcek saydım ve biz ne yazık ki şu an 3 kişiyiz. Onları öldürebilmek için birbirimize yardım etmemiz gerekir. Eğer dalgınlık ederseniz hepimiz ölebilirsiniz bu yüzden çok dikkatli ve temkinli davranmalıyız. Eğer geçmemize izin vermezlerse bir anda onlara saldırıp hepsini yolumuzdan atalım. Eğer geçmemize izin verirlerse temkinli bir şekilde yavaşça yürüyüp geçelim. Asla onların ağlarına takılmamanız gerektiğini unutmayın.”

Bu sözleri duyan iki muhafız şehzadeye sarıldılar ve duygusal bir an yaşadılar. Bunun üzerine planladıkları gibi yavaş bir şekilde örümceklere doğru yürümeye başladılar. Örümceklere yürüdüler, yürüdüler ve biraz daha yürüdüler. Örümcekler henüz hiçbir şey yapmamıştı ve temkinli bir şekilde onların arasından geçiyorlardı. Örümceklerin zararsız olabileceği ihtimali akıllarına geldi ve Limon Kızı görmeye gittikleri akıllarına geldi. Bir anda hepsi çok mutlu oldular ve akıllı bir şekilde davranarak temkinli olmalarını sürdürdüler. Ancak tam da bu sırada örümceklerden biri muhafızlardan zayıf olanını kaptı ve onu götürdü. Bir anda dövüşmeye başladılar. Bir muhafız ve bir şehzade tek başlarına 15 tane örümcekle baş etmeye çalışıyorlardı. Bu oldukça çetin ve zor bir mücadeleydi. Ancak yine de şehzade ve muhafız bu mücadelenin üstesinden gelebildiler. Sakin kaldılar ve güçlerini birleştirip örümceklerin her birini yoldan attılar. Örümcekler bu iki yiğitle daha fazla mücadele edemeyeceklerini anladı ve yoldan çekildiler. Daha sonra mutlulukla şehzade ve muhafız birbirlerine sarıldılar ancak diğer arkadaşlarının örümcekler tarafından götürülmesine de çok üzüldüler. Yapabilecekleri hiçbir şey yoktu, ellerinden gelen sadece yola devam etmekti. Tam olarak altı kişi çıktıkları bu yolda artık iki kişi kalmışlardı. Limon Kızı Masalı peşinde koşan şehzade yaptığının bencilce olduğunu düşündü. Ancak zaten buraya kadar gelmişken bir de bu tip düşüncelerle aklını karıştırmasının hiçbir anlamı olmadığını fark etti. Tüm bunlar olurken yolun sonundaki ince ışıkta gitgide büyüyordu. Gerçekten de bu lanetli ormanın sonu yaklaşıyordu. Artık yapılması gereken sadece ilerleyip Limon Kızı görmekti. Ancak bu ışığın sonu bir türlü gelmek bilmiyordu. Sanki yakın görünen bir dağa doğru yürüyorlardı da bu dağa bir türlü ulaşamıyorlardı. Birkaç saat daha yürüdüler ve ormanın sonuna artık gelmişlerdi. Ormanın sonundaki ışığın içinden geçtiler ve geniş bir tarlayla karşılaştılar. Burada bir sürü limon vardı ve bu limonların her biri çok güzel görünüyordu. Gerçekten de bu limon ağaçları insana hayranlık veriyordu. Ancak şehzade de muhafız da bunlara dokunmadılar ve yollarına devam ettiler. Limon Kızı Masalı ile ilgili son parçaya artık gelmişlerdi ve kızı artık alabileceklerdi.

Limon ağaçlarının arasında iki kişi yürümeye devam ettiler ve artık ortalıkta bir tehlike görünmüyordu. Tek yapmaları gereken ilerlemekti. Bu noktadan sonra Limon Kızı ile karşılaşmak üzere olduklarını hissettiler. İkisinin de kalpleri huzurla dolu ve ikisi de hızlı bir şekilde rahatladılar. Daha sonra biraz daha vakit geçti ve şehzade, muhafıza doğru sertçe baktı. Ona söylemek istediği bir şeyler var gibi görünüyordu. Ceplerinden birinden yazma gibi bir şey çıkarttı ve şunları söyledi:

– “Muhafız, buraya kadar ki sadakatin takdire şayandı. Sana hayal bile edemeyeceğin ödüller vereceğim ve sarayımıza döndüğünde senin vezir olmanı sağlayacağım. Ancak bundan önce yapman gereken son bir şey var. Limon kızı benden başka kimse görmemeli. Sırtını gördüğümüz anda senin gözlerini bu yazmayla kapatacağım ve onun yüzünü kapatana kadar asla gözlerini açmayacaksın. Bu dediklerimi de yaparsan tüm ödülleri sen alırsın. Ancak bunları yapmaz ve kızı görmeye çalışırsan seni ölüme mahkûm ederim.”

Muhafız bu sözleri duyduktan sonra başını sallayarak onayladı ve sakin kalmaya çalıştı. Ancak gerçekten de limon kızı görmeyi o da istiyordu. Ancak bunu nasıl yapacağı konusunda hiçbir şey bilmiyordu çünkü bu kızı görürse ona aşık olabilirdi ve bu durum büyük sorunlar ortaya çıkartabilirdi. Bunları umursamak istemedi ve yollarına devam ettiler. En sonunda limon kızın sırtını gördüler ve ikisinin de ağzı açık kaldı. Kızın saçları o kadar güzeldi ki şehzade ve muhafız daha o saniye de kıza aşık oldular. Limon Kızı Hikayesi Oku ile ilgili içeriklerde anlatıldığı kadar güzel bir kızdı ve daha bunu yüzünü görmeden önce düşünmüşlerdi. Muhafız gönülsüz bir şekilde şehzadenin gözlerini kapatmasına izin verdi. Daha sonra şehzade ile muhafız, kıza doğru yaklaşmaya başladılar. Şehzade kızla konuşmaya başladı ve artık tam anlamıyla bu kızın aşkından esir olmuştu. Kızın sesi ve yüzü o kadar güzeldi ki dünya üzerinde yaşayan hiçbir erkek buna karşı koyamazdı. Muhafız kızın sesini duyduğu anda o da kıza aşık olmuştu. Yüzünü daha görmemişti ancak kendine hakim olması da mümkün değildi. Kızın yüzüne bakmak için dayanılmaz bir istekle yanıp tutuşuyordu.

Muhafız en sonunda dayanamadı ve gözlerini açtı. Kızın yüzünü görünce bir anda Limon Kız ile ilgili düşler görmeye başladı ve ona aşık oldu. Aşkından yanıp tutuşuyordu, bunu gören Şehzade bir anda öfkelendi ve ne olduğunu anlamaya çalıştı. Limon kız da muhafıza bakınca şehzade kıskançlığından aklını yitirecek gibi oldu. Bir anda muhafız ve şehzade birbirlerine düştüler. İkisi de birbirlerini öldürmek için uğraşıp durdular. Onlar didinirken Limon kız da yalnızca onları izledi ve kimin bu dövüşü kazanacağını anlamaya çalıştı ancak ne olduğu belli değildi. Daha sonra bir anda bir ışık çöktü ve Limon Kız kayboldu. O an ikisi de büyük bir üzüntüyle ağlamaya başladılar. Bir muhafız ve bir şehzade durmaksızın ağlıyorlardı. Eve dönüş yolunda da ağlamaya devam ettiler ve saraya vardıklarında bile hala ağlıyorlardı. İşte bu Limon Kızı Masalı idi, gerçekten de Limon kız dünya üzerinde birkaç dakikalığına görülebilecek en güzel şeydi. Bu masalla ilgili en önemli detay da buydu zaten. Bu kızı görmek mümkün olsa bile bir başka kişi onun yüzünü görürse yok oluyordu. Muhafız gözlerini açtığı için Limon Kız bir defa gelmemek üzere gitmişti. Bu durum şehzadenin canını çok yakıyordu ancak elinden bir şey gelmiyordu. Daha sonra muhafız yolda üzüntüden öldü ve saraya şehzade tek başına varmak zorunda kaldı. Birkaç saat boyunca sarayın önünde oturdu ve etrafta kimseyi göremedi. Sarayın içine girdi ve yaşlanmış babasını gördü. Aradan tam 15 sene geçmişti ancak şehzade bunun farkında bile değildi. Ona sanki sadece birkaç gün geçmiş gibi geliyordu. Sadece boş bir maceranın peşinden 15 sene koşmuştu. En sonunda Padişah babasının elini öpmüş ve yuvasına dönmüştü. Limon Kızı Hikayesine kendini kaptırdığı için çok üzgündü ancak elden gelen hiçbir şey yoktu. O günden sonra bu şehzade ömrünün sonuna kadar Limon Kızı bekledi ancak hiçbir zaman onu bulamadı.

Limon Kızı Masalı Özeti

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde büyük bir dağın arkasında yüce gönüllü bir padişah yaşarmış. Bu padişah hem çok güçlü ve kudretli hem de oldukça merhametliymiş. Bu padişahı halkı çok severmiş ama aynı zamanda ondan korkarlarmış. Padişahın hayattaki en büyük zaafı evladıymış. Bir tane genç bir şehzadesi varmış ve bu genç şehzadeden başka evladı yokmuş. Yani tahtını mecburen ona bırakacakmış ve başka da çocuğu olmuyormuş. Bu yüzden bu şehzadesine en iyi şekilde bakıyormuş ve onun olabildiğince sağlıklı olması için her şeyi yapıyormuş. Bu padişahın bazı düşmanları da varmış ve bu düşmanlarının arasında saraydaki kale vezirlerinden biri de varmış. Ancak tabi ki de padişahın bu durumdan haberi yokmuş ve vezirin ne yapmaya çalıştığını bilmiyormuş. Vezir, Padişahın düşmanlarına oğluyla ilgili zaafını anlatmış ve oğluna zarar vererek Padişahı yaralayabileceklerini söylemiş. Aradan yıllar geçmiş ve padişahın düşmanları Limon Kızı Masalı adı altında bir masal uydurmuşlar. Bu masalla birlikte padişahın genç şehzadesini kandırmaya çalışmışlar. Uzun zaman boyunca bu masalı yaymak için uğraşmışlar ve Limon Kızı Masalının Özeti ile ilgili dokümanları tüm köylere dağıtmışlar. Bu masalla ilgili her şey neredeyse herkes tarafından öğrenilmiş ve padişahın genç şehzadesi de bu masalı duymuş. İlk başta ilgisini çekmese de bir süre sonra o da merak etmeye başlamış ve Padişah babasıyla konuşmuş:

– “Baba, lütfen bana müsaade et. Gidip Limon Kız kimmiş öğreneyim. Böyle bir güzellik varsa eğer onunla tanışmak istiyorum, onu görmek istiyorum. Lütfen bana müsaade et. Önümüzdeki günlerde bana güvendiğin askerlerden bazılarını ver ve gidip o kızı bulup geleyim. Sen bu hikayeye inanır mısın bilmem ancak ben kesinlikle inanıyorum ve bu kızın gerçek olduğunu düşünüyorum. Onunla ilgili tüm efsaneleri okudum ve her bir detayı biliyorum. Onu bulmanın ne kadar zor olduğunu da biliyorum. Ancak bu süreçte oldukça dikkatli olup onu bulacağım. Ayrıca başıma hiçbir şey gelmeyeceğine de eminim. Eğer Limon Kız Hikayesi doğruysa onu getirip onunla evleneceğim. İstediğim tek şey bana beş tane çok güvendiğin muhafızlardan vermen ve gitmeme müsaade etmen olacaktır.”

Padişah oğlunun bu kadar kararlı olması karşısında bir şey diyemez ve mecburen gitmesine izin verir. Sonuçta o genç bir delikanlıdır ve ona engel olmak oldukça zor bir iştir. Bu nedenle yapılabilecek en iyi şey onu olabildiğince güvenli bir şekilde göndermektir. Günler geçer ve muhafızlarla şehzade hep birlikte kızı almaya giderler. Ancak uzun maceralar yaşarlar. Bu maceralarla birlikte muhafızlardan dört tanesi yolda kalır, ancak bir muhafız ve şehzade limon kızı bulabilirler. Eğer limon kızı aynı anda iki erkek görürse limon kız yok olacaktır bu yüzden muhafızın gözü bağlıdır. Ancak Limon Kızın sesini duyan muhafız dayanamaz ve Limon Kızı Masalının büyüsüne kapılır. Gözlerini açar ve kıza bakar. Kız yok olur ve muhafız da şehzade de kıza olan aşklarından üzülüp dururlar. Muhafız öylesine üzgündür ki aşkından ölür. Şehzade ise ömrünün geri kalanında hep Limon Kızı arar ve onu bekler. Ancak asla bulamaz. Bunun üzerine babasının yanına döner ve onunla yaşamaya devam eder. Aradan geçen 15 yıl boyunca hiçbir zaman kızı tekrar göremez. Bunu bilmesine rağmen yine de içinde bir umutla bekler. Padişah babası ise onun bu sorumsuz davranışlarına çok kızmaktadır ancak aşkından neredeyse meczup olan oğlu için elinden hiçbir şey gelmemektedir. Bu hikaye o kadar çok konuşulur ki bir yerden sonra dilden dile geçer. Herkes şehzadenin ve muhafızın büyük aşkını, limon kızın güzelliğini konuşup durur. Hayal bile edilemeyecek kadar bu güzel kızı bir daha hiç gören olmamıştır. Limon tarlasının içinde sadece iki kişi onu görme şansına erişmiştir ve bu yüzden de sonsuza kadar dünyadan gitmiştir.

Limon Kızı Masalı ile İlgili Merak Edilenler

• Şehzade Neden Limon Kızını Bulmak İstedi?

Padişahın düşmanları Şehzadenin aklını yitirmesi için ellerinden geleni yaptılar ancak bir türlü başarıya ulaşamadılar. Bunun üzerine bir masal yoluyla onu meczup etmeyi denediler. Limon Kızı Masalı ile ilgili her şeyi ona aktardılar ve kızın güzelliğine hayran kalan şehzade onu bulmak için yollara düştü.

• Limon Kız Neden Bir Anda Kayboldu?

Limon Kızı Hikayesi içeriğinde de geçtiği gibi bu kızı aynı anda iki erkek gördüğü anda kızın kaybolacağı biliniyordu. Ancak muhafız kızın sesine aşık oldu ve onu görmek istedi, dayanamadı. Bunun üzerine aynı anda iki erkek kızı görmüş oldu ve kız bir anda kayboldu.

• Lanetli Ormanda Neler Vardı?

Bu orman gerçekten de türlü tehlikeler içeriyordu. Özellikle de ormanın içerisinde çok ilginç sesler vardı ve bu sesler insanı deli edebilirdi. Zaten muhafızların bazıları bu ses yüzünden akıllarını yitirdiler ve ne yapacaklarını bilemediler. Bunun yanında vahşi ahtapotlar ve insanları yiyen örümcekler bile vardı. Muhafızlardan birini kaçırmayı başardılar ancak şehzade ve bir muhafız bunlardan kurtuldu.

• Şehzade ve Son Muhafız Neden Dövüştüler?

Çünkü ikisi de bir anda Limon Kız ile ilgili hayallere daldılar ve onun yüzünü görüp ona aşık oldular. Bu aşk ikisinin de içini kavurdu ve ikisi de kızı almak istedi. Ancak kızı aynı anda iki erkek gördüğü anda kaybolacağı için ikisi de kıza kavuşamadılar.

Çocuk Masalları Kısa – Çocuk Hikayeleri Kısa – Çocuk Hikayeleri